01 Haziran 2012 15:50

Cezaevi değil, çözüm istiyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yarın partisinin il kongresine katılmak ve bazı açılışlar yapmak için Diyarbakır’da olacak. Çatışmaların yoğunlaştığı, Başbakanın söylemleri nedeniyle siyasi atmosferin gerginleştiği bir dönemde Diyarbakır’a gelecek olan Başbakanın Diyarbakır ziyaretini gazetemize değerlendiren kurum temsilcileri

Cezaevi değil, çözüm istiyoruz
Paylaş
Cumhur Daş / Faruk Ayyıldız / Kübra Kırımlı

2010’da yapılan Anayasa Referandumu öncesi Diyarbakır’ı ziyaret eden ve bir miting gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, tutuklamaların en yoğun yaşandığı illerden olan Diyarbakır’a yeni bir cezaevi yapacakları ‘müjdesi’ vermişti. Diyarbakırlılar Başbakanın yine yeni cezaevleri ‘vaadiyle’ değil, gelecekse Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin atacağı adımlarla kente gelmesini istiyor.

Başbakan Erdoğan’ın ve bakanların üsluplarını sertleştirdiğini söyleyen İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, “Her şeyden önce hükümet hakaret dilini, çatışmaları körükleyen inkarcı dili bırakmalıdır” dedi. Erdoğan’ın daha önceki ziyaretlerinde demokrasinin geliştirilmesine ilişkin yaptığı açıklamaların tam tersiyle karşılaştıklarını söyleyen Bilici, “Başbakan bölgeye gelmeden önce daha önce açıkladığımız 2011 yılı ve 2012 yılının ilk 4 ayını kapsayan hak ihlalleri raporlarını incelemelidir. Devlet 2006 yılından bu yana işkenceyi, ölümü, hak ihlallerini arttırdı. Roboskîile bunu taçlandırdı. Bu tablo Başbakanın içine siniyor mu?” dedi. Bilici, “Bizim isteğimiz, Başbakanın daha Ankara’dan, Diyarbakır’a gelmeden önce Kürt meselesinin demokratik ve barışçı yöntemlerle çözeceğini, askeri ve siyasi operasyonların derhal durdurulacağını, KCK operasyonları adı altında tutuklananların bir an önce salıverileceğini, diyalog ve müzakere sürecinin başlatılacağını ve demokratik adımların atılacağını söylemesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, Kürt sorununda yaşanan gelişmelerin kaygı vereci olduğunu söyledi. Başbakanın üslubunun gerginliği arttırdığını söyleyen Ebedinoğlu, “Başbakanın grup toplantısında yapmış olduğu konuşma Bölge’de tedirginliği arttırmıştır. Başbakan bir anda gerginliği alabildiği gibi bir anda da ortamı gerebiliyor, kızıştırabiliyor. Şu anki durum kötüye gitmektedir” dedi. Kürt sorunun operasyonlarla çözülemeyeceğini ifade eden Ebedinoğlu, “Geçmiş 30 yıl bunu ortaya koydu. Sağduyulu hareket etmek gerekiyor. Diyalog kapıları açık tutulmalı. Meclis içinden ve Meclis dışından etkili hangi güç varsa, kanı, gözyaşını, acıyı durduracaksa herkesle görüşülmelidir” şeklinde konuştu. Hükümetin açıkladığı teşvik yasasının yanlış hazırlandığını söyleyen Ebedinoğlu, küçük işletmelerin de teşvik kapsamına alınması gerektiğini söyledi. Ebedinoğlu, “Başbakan, 2008 yılındaki ziyaretinde GAP’ın 2012 yılında bitirileceğini söylemişti. Oysa Diyarbakır ve Batman için ekonominin hayatı olarak değerlendirdiğimiz, Silvan Barajının temeli yeni atıldı. Biz bu hedefin 2015-2016 yılında bile bitirileceğinden kuşkuluyuz” dedi.

Erdoğan’ın bölgeye gelişinin halkta bir heyecan yaratmadığını söyleyen Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar ise “Kullandığı dil tarafları diyalog zemininden uzaklaştırıyor. Bu dil böyle devam ederse gerginlik devam edecektir. Ancak toplumun bir dileği var; ölümlerin durması, hakaret dilinin terk edilmesi ve demokrasinin geliştirilmesidir. Özellikle Roboskî Katliamı ile ilgili ‘tazminatları ödüyoruz’ gibi açıklamalar yerine özür dilemesini ve adalet istiyoruz” dedi.

GÜNSİAD: DİYALOG KAPISINI AÇSIN

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, bölgede tansiyonun yüksek olduğunu belirterek, “Gerginliğin yüksek olduğu bir ortamda Erdoğan geliyor. Biz bu ortamda somut çözüm projesinden çok tansiyonu düşürücü, diyalog kapısını açan bir söylemde bulunmasını bekliyoruz” dedi.

Başbakanın gelişine ilişkin görüşlerini sorduğumuz ev hanımı Fatma Esendemir de başbakanın kadınlar için iş alanı yaratmasını istediklerini söyledi. Yaşanan çatışmalardan herkesin olumsuz etkilendiğini belirten Esendemir, “Kürt ve Türk halkları kardeştir. Kürt halkına kimliği verilirse savaş durur. Askere gidende dağa gidende bizim evladımız. Devletin bir çözüm bulması lazım” dedi.

‘BAŞBAKAN BİZE NE SÖYLEYEBİLİR Kİ?’

Dicle Üniversitesi Öğrencisi Abdurrahman Öncü, Başbakandan tek taleplerinin Diyarbakır’a gelmemesi olduğunu söyledi. Kürtler ile ilgili kötü düşüncelere sahip bir Başbakanı istemediklerini kaydeden Öncü, “Başbakan ne yapacak Diyarbakır’da? Halka ne söyleyebilecek” dedi.

SORUMLULARI AÇIĞA ÇIKARSIN’

Dershane Öğrencisi Serkan, Kürt halkının savaşı bitirmek istemesine rağmen Başbakanın savaşa devam ettiğini belirterek, “Erdoğan Kürt halkına verdiği zararı düşünmeli. Uludere’de 34 insan katledildi. Bunun üzerine bir özür dilenmesi ve tüm sorumluların açığa çıkartılması gerekiyor” dedi.

Dicle Üniversitesi Öğrencisi Emrah, Başbakanın bölgeye gelmesinin artık önemli olmadığını belirtti. Son süreçte diktatörce bir yönetim olduğunu söyleyen Emrah, “Yeni cezaevi müjdeleri almak istemiyoruz. Kürt dilinin mahkemelerce tanınmasını, ana dilde eğitim gibi taleplerin karşılanmasını istiyoruz. Bunlar olursa Başbakanın, Diyarbakır’a gelmesinin bir anlamı olur” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)


Erdoğan’ın ziyaretini değerlendiren Emek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Aslanoğlu, Erdoğan’ın 2005 yılında ‘Devletin yanlışları olmuştur. Kürt sorunu benim sorunumdur’ dediği Diyarbakır’a ‘Artık Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımın sorunu vardır’ diyen bir Başbakan olarak geldiğini belirtti.
Aslanoğlu şunları söyledi; “Erdoğan, 2008 yılında 3.8 milyon kişiyi istihdam edeceğini ve 2012 yılında tamamlanacağı sözünü verdiği ve bitirmek bir yana GAP Eylem Planına ilişkin tek bir çivi çakmamış bir Başbakan olarak Diyarbakır’a geliyor. Diyarbakır’da ve bölgede binlerce esnaf, küçük ve orta ölçekli işletme sahibi kan ağlarken, Bölge’yi Türkiye’nin Çin’i, sömürü cenneti haline getirmek için uyguladığı ve kendisine dayanak olarak gördüğü bir avuç patron için uygulamaya koyduğu teşvik paketini övmek için geliyor. Başbakan Erdoğan, savaş politikasının kararlı bir yürütücüsü. Referandumdan önce yeni cezaevinin yapımının ‘müjdesi’ni vermişti. Şimdi 7 bini aşkın Kürt siyasetçi Erdoğan’ın talimatıyla cezaevlerinde tutuluyor. Erdoğan Diyarbakır’a birlik ve kardeşliği sağlayacağız iddiasıyla çıktığı yolda Roboskî Katliamı ve sonrasında takındığı tutumla halkımızın ortak yaşama iradesini aşındıran, zayıflatan ve bu anlamıyla aslında ülkeyi bölünmeye götüren bir başbakan olarak geliyor. Başbakanın gelişi kimseyi heyecanlandırmıyor. AKP’ye oy verenler de dahil olmak üzere halkımız açısından Başbakanın Diyarbakır’a gelişinin ya da Diyarbakır’da söylediklerinin bir anlamı olması için Kürt halkının temsilcileriyle müzakereye oturmalı ve Kürt sorununun eşitlik ve özgürlük temelinde çözümü dışında bir seçenek kalmadığını görmelidir” dedi.


AKP Diyarbakır İl Başkanı Halit Advan ise Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinin önemli olduğunu belirterek, “2005’de Sayın Başbakan geldiğinde, Kürt sorununu tanıyan, büyük devlet olmanın gereği olarak özür dilemeyi ortaya koyan bir başbakan gördük. 2008’de Başbakan GAP müjdesini verdi. 2009’da demokratikleşme adımları atıldı. 2011’de 2023 vizyonu kapsamında Diyarbakır ile ilgili projeler açıklandı” dedi.
Demokratikleşmeyle ilgili adımların anayasa uzlaşma komisyonu tarafından atıldığını söyleyen Advan, “Dileriz ki ülkemizin ileriki süreçte daha da demokratikleşmesi için 2 Haziranda Diyarbakır’da Sayın Başbakanımız demokratikleşme adımlarının daha hızla ilerleyeceğini ve Diyarbakır’ın 2023 yılı vizyonu çerçevesindeki projelerinin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi için müjdelerini verir” dedi. Kürt sorununda çözüm yerinin Meclis olduğunu söyleyen Advan, GAP projesinde yaşanan gecikmelerin nedeninin de köylülere ait arazilerin istimlakinde yaşanan sorunlardan kaynaklı olduğunu söyledi.

ÖNCEKİ HABER

Kalleş dediğin halkı nasıl kucaklayacaksın?

SONRAKİ HABER

Bu yasak herkesi yakar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...