OHAL koşullarında gazetecilik ve ifade özgürlüğü tartışıldı

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) İzmir Şubeleri, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında, “Olağanüstü Koşullarda İfade ve Basın Özgürlüğü” başlıklı panel düzenledi. Tepekule Kongre Merkezinde gerçekleştirilen panele, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi Yazarı Hüseyin Aykol ve Gazetemiz Evrensel’in İzmir Temsilcisi Emine Uyar konuşmacı olarak katıldı. 

Uzman Dr. Zeki Gül’ün yönettiği panelde ilk olarak konuşan Emine Uyar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında çıkartılan KHK ile 177 basın kurumunun kapatıldığını, 2 bin 500’ü aşkın gazetecinin işsiz bırakıldığını, 770 basın kartının iptal edildiğini, cezaevlerinde 146 gazetecinin tutuklu olduğunu ve 102 haber sitesine erişimin engellendiğini kaydetti.

‘POLİSLER OHAL’DE GAZETECİLİK Mİ YAPILIR DİYOR’

Haber takibi yaptıkları sırada gözaltına alınan muhabirleri Cemil Uğur ve Halil Polat’a polislerin ‘OHAL’de gazetecilik mi yapılır’ dediklerini hatırlatan Uyar, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından medyaya ilişkin özel bir politika yürüttüğünü belirtti. "İlk olarak TMSF kanalıyla bazı medya kuruluşlarının sahipliği değiştirilerek iktidar medyası yaratıldı. OHAL’in ilanının ardından bağımsız yayıncılık yapan yayın organları da KHK’larla kapatıldı" dedi. İktidarın baskısından yabancı gazeteci ve basın kuruluşlarının da nasibini aldığını ifade eden Uyar, tüm bu saldırılar karşısında gazetecilerin daha çok bir arada durarak örgütlenerek ve dayanışarak mücadele ettiğini dile getirdi.  

‘GAZETECİLİK FAALİYETİ TÜRKİYE SUÇ SAYILIYOR’

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye’de medyaya yönelik baskının AB’nin müzakereler sürecinde AKP’ye medyaya yönelik yasaları dayatmamasının da payı olduğunu belirterek, AKP’nin de ilk önce medyayı kontrolü altına almak gibi bir hedefle iktidara geldiğini söyledi. Ana akım medyanın tamamının hükümetle organik bağının olduğuna dikkat çeken Önderoğlu, “Türkiye’de medya insanlara en az haber vermek üzerine tasarlanmış durumda. Bu toplumun haber alma hakkının gasbıdır. Bu yayın kuruluşları suç işliyor. Çünkü bunlar haber vermiyorlar” diye konuştu. OHAL kapsamında kapatılan yayın kuruluşlarından geriye 4 tane gazetenin kaldığının altını çizen Önderoğlu, “Evrensel, Özgürlükçü Demokrasi, Cumhuriyet ve Birgün’ün varlığı dahi göze batıyor. Türkiye’de gerçekten habercilik yaptığınız zaman hedefe alınıyorsunuz. Gazetecilik faaliyeti Türkiye’de suç sayılmaya başlandı. Biz sınır tanımayan gazeteciler olarak tüm meslektaşlarımızla dayanışma içerisinde olacağız” dedi.

‘GAZETECİLERE YÖNELİK BİR KATLİAM YAPILIYOR’

40 yıldır gazetecilik yaptığını bunun 27 yılını ise Özgür Gündem geleneği olan gazetelerde icra ettiğini söyleyen Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi Yazarı Hüseyin Aykol, "27 Mayıs’tan bu ya 9 darbe ve darbeye tanıklık ettim. 12 Eylül’de 10 yıl kadar cezaevinde yattım. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 12 Eylül’den daha kötü bir dönemdeyiz" dedi. 90’lı yıllarda köylerin boşaltıldığını ve yakıldığını hatırlatan Aykol, "Bugün ise şehirler yakıldı, yıkıldı. İnsanların yıkılan evlerinin yanında kurdukları çadırlar bile yakıldı. O yüzden bu günler daha kötü ve çetin geçiyor. 90’lı yıllarda gazeteler bombalanır gazeteciler öldürülürdü. Bugün ise gazetelerimiz bombalanmıyor ancak mallarına el konuluyor ve muhabirleri tutuklanıyor. Bugün yapılan post-modern bombalamadır” şeklinde konuştu. Gazetecilerin işsiz kalmasının her hangi bir mesleğe kıyasla daha yıkıcı olduğunu vurgulayan Aykol, " Gazetecilik özelliklede Özgür Basın geleneği gazetecileri bir meslekten ziyade bunu bir yaşam tarzı olarak yapıyorlar. Onun için bu meslek bir yaşam tarzıdır ve doğal olarak yaşam tarzına saldırıyorlar. Bugün gelinen noktada gazetecilere yönelik bir katliam yapılıyor. İşsiz kalan gazetecileri de bir şekilde öldürülüyor, yok ediliyorlar” dedi.  (İzmir/EVRENSEL)