15 Aralık 2016 16:07

Erdoğan: Türkiye Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır

Erdoğan, Slovenyalı mevkidaşıyla düzenlediği basın toplantısında 'AB üyeliği bizim için stratejik bir tercihtir' dedi.

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor ile basın toplantısı düzenledi. Erdoğan konuşmasında "Türkiye, Avrupa'nın ayrılmaz parçasıdır" diyerek "Yeni fasıllar açılmamasını kabul etmemiz mümkün değil" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, milli seferberlik açıklamasıyla ilgili "Bu birinci derecede milli dayanışma açısından bir çağrıdır. Önce bunu başaracağız ve milli dayanışma açısından atacağımız bu adımla birlikte Türkiye olarak terörle mücadelede gücümüzü birleştirmemiz lazım" dedi.

Erdoğan, Halep'ten tahliyelere ilişkin olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve yakında görevini devredecek olan ABD Başkanı Barack Obama ile görüştüğünü ifade etti. Erdoğan, Obama ile görüşmesine ilişkin olarak "Bölgede sadece Suriye yok. Irak'ta da özellikle Telafer ve Sincar'da istenmeyen bir durum olması halinde buradaki sorumluluğumuzun ne denli önemli olduğunu ifade ettim. Kendileri biz nasıl yardımcı olabiliriz dediler" dedi.

Erdoğan, İdlib'e bin 150 sivilin getirildiğini açıkladı.

T24'ün haberine göre Erdoğan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:

"13 Aralık'ta Avrupa Birliği genel işler konseyinde bir ülkenin vizyonsuz tutumuna rağmen diğer ülkeler sağduyulu davrandı. AB'ye üyelik sürecimize destek veren Slovenya'ya çabalarından dolayı teşekkür ederim. Ancak içinde bulunduğumuz koşullar altında yeni fasıllar açılmadığı öngörüsünü kabul etmemiz mümkün değildir."

"Maç yapıyoruz, maç esnasında bakıyorsunuz penaltının kuralları değişiveriyor. Çünkü rakip Türkiye. Bunu biz 53 yıldır yaşadık. Ne yazık ki hala yaşıyoruz. Artık buna tahammül etmek mümkün değil. Avrupa'da bazı kesimlerde insanların dış görünüşleri nedeniyle ırkçılıkla karşılaşması bizler için endişe kaynağıdır. Türkiye henüz AB üyesi olmasa da Avrupa'nın ayrılmaz bir parçasıdır. AB üyeliği bizim için stratejik bir tercihtir."

"Türkiye'yi dışlamaya çalışmak bölgenin istikrar ve güvenliğini de tehlikeye atmak demektir. Türkiye'nin yer almadığı Avrupa'nın güven ve huzur içerisinde olması mümkün değildir. Kısır siyasi çekişmelerin, siyasi rant arayışlarının odağına yerleştirilmemeliyiz. AB sürecinde samimi olduk. Verdiğimiz sözlerin arkasında durduk. Terörle mücadelede AB ülkelerine gereken desteği vermekten çekinmedik. Mülteci sorunu var buna göğsünü geren Türkiye var. yaptığımız harcamalar belli. Fakat AB'nin bize verdiği sözler de ortada. Ne yazık ki yerine getirmiyorlar."

"1 Temmuz itibariyle 3 milyar avro verilecekti. Şu ana 677 milyon avro geldi. İkinci taksit de 3 milyar avro olacaktı ses yok. Vize konusu vardı. Bu yıl sonuna kadar dediler, bu yıl sonuna kadar da bunun çözülmesi mümkün değil. Dünya medyasına sesleniyorum. Latin Amerika ülkelerinin AB ile ne alakası var? Ama Latin Amerika ülkeleri vize noktasında bu avantajı kullanıyorlar. Biz Türkiye olarak diyoruz ki onlara da verecekseniz verin ama 53 yıl bu kapıda bekletilen Türkiye'yi niçin oyalamaya devam ediyorsunuz?"

"Türkiye'den kaçıp giden teröristler AB'de rahatça dolaşıyorlar. Bu yanlışları düzelteceksiniz. NATO'da beraber olduğumuz ülkeler AB'de müzakere masasında olan Türkiye yalnız bırakılıyor. AB konusunda nasıl samimiysek onlardan da samimiyet bekliyoruz. Bugün gerçekleştirilecek AB Konseyi'nde aklı selimle hareket edeceklerine inanmak istiyorum"

'21. ASIRDA BÖYLE BİR TRAJEDİ YAŞANMASI UTANÇ VERİCİDİR'

"Sayın Cumhurbaşkanı ile Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdik. Halep'teki katliam, vahşet dünyanın gözü önünde işleniyor. Rejim ve destekçileri tahliyeyi engellemeye çalışıyorlar. Bizler yoğun bir çalışma gerçekleştirdik. 21. yy'da böyle bir trajedinin yaşanıyor olması insanlık adına utanç vericidir."

"Suriye'de çözüm isteniyorsa Halep'teki durumun kontrol altına alınması şarttır. Ateşkes ve tahliye sürecinde sayın Putin'le art arda birçok görüşme yaptım. Ve bunlarla birlikte Dışişleri Bakanları'nı talimatlandırmamız suretiyle beraber takip ettik. BM Genel Sekreteri Guterres ile de görüşme yaptım. Kendilerinden destek istedim. MİT ve Dışişleri Bakanlarımız yoğun görüşmeler yaptılar."

"Sayın Merkel ile neler yapabiliriz bunu konuştuk. İnsani yardım konusunda her türlü yardıma hazırız dediler. Sayın Obama ile uzunca bir görüşmemiz oldu. Ve kendileriyle yaptığımız görüşmede sadece Suriye değil, aynı zamanda Irak'taki gelişmeleri de ele aldık. Bölgede sadece Suriye yok. Irak'ta da özellikle Telafer ve Sincar'da istenmeyen bir durum olması halinde buradaki sorumluluğumuzun ne denli önemli olduğunu ifade ettim. Kendileri biz nasıl yardımcı olabiliriz dediler, ben de ayrıca ifade ettim. Takriben 1250 sivil ve yaralı tahliye edilerek İdlib'e geldi."

'AB'NİN BİZE KAZANDIRDIĞI BİR ŞEY YOK'

SORU: Yeni bir mülteci dalgası gelmesini mi beklemeliyiz?

CEVAP: Biz vize konusunda beklenen neticeyi almazsak şüphesiz ki aynı şekilde Kızılay'a ödenmesi gereken rakamlar ödenmeyecek olursa bu verilen sözler yerine gelmediği takdirde Türkiye'nin de B planı, C planı olacaktır. Hakkımızda alınan her karara 'evet' demek mecburiyetinde değiliz. AB'nin bugüne kadar bize kazandırdığı bir şey yok"

SORU: Milli seferberlik çağrısı milli dayanışma açısından mıydı?

CEVAP: Birinci derecede milli dayanışma açısından çağrıdır. Önce bunu başaracağız. Bu adımla birlikte Türkiye olarak terörle mücadele gücümüzü derleyip toparlayıp pekiştirmemiz lazım. Muhtarlar toplantısında söylediğim o ifade çok daha enteresandı. Benim bütün muhtarlarım kendi mahallesinde, kendi köyünde kim var kim yok en iyi bilendir. Muhtarların dışında en iyi bilen vatandaşımdır. Bunları ilgili mercilere duyurmak suretiyle teröristlerle mücadelemize yardımcı olmalıdır. Devlet sadece tek başına terörle mücadelede başarılı olmayabilir. İdlib'e gelen bu vatandaşların şurada haftalardır aylardır neler çektiğini biliyoruz değil mi? Video çekimlerinde televizyon ekranlarından  o çocukların nasıl ızdırab çektiğini görüyoruz. Biz  sayın Başbakan ve bazı bakan arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmede şuna karar verdik. Dedik ki 'Biz bu gelenlerin bir kısmını çocuk yaşlı hakikaten sıkıntılı konumda olanları gerekirse ülkemiz içine alarak ülkemizdeki evlere yerleştirmek suretiyle onlara rahat huzurlu bir imkan sağlayalım. Bunu insan hakları meselesi olarak görüyoruz. Bazı Batılı ülkelerin 1 kişi gelse almam dediği ortamda bin kişi de gelse almakta kararlıyız. O çocukların betonların içinden çıkışını gördüğüm zaman baba olarak içim kan ağlıyor. Bunlara ne yapmamız lazım bunun için adım atmamız lazım. O bakımdan hiç gecikmeden arkadaşlarımızla bunu konuştuk. Konteyner kentlerimizi yoğunlaştıracağız." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de ulaşıma yüzde 8'lik zam yolda

SONRAKİ HABER

Tanrıkulu: Sorunlar kindarlıkla değil, sağduyuyla çözülür

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...