15 Aralık 2016 00:46

Tamam da ne zaman bitecek!

'Ülkenin birçok kentinde patlayan bombalar, işçiler için bugünlerde geçim sıkıntısının da bir tık önüne geçmiş durumda.'

Paylaş

Osman DEMİRBİLEK
Ankara

Geçtiğimiz cumartesi memleketin ocağına yine ateş düştü, yine kan, yine göz yaşı. Son olarak Sağlık Bakanının yaptığı açıklama ölü sayısının 44’e yükseldiğine yönelik. Uzun zamandır memleketin hali bu aslında memleketin bir çok kentinde patlayan bombalar, sıkılan kurşunlar ve sonuç uzun zamandır aynı gözü yaşlı aileler, akrabalar, arkadaşlar, sevgililer ve yüreği dağlanmış milyonlarca insan. İşçiler için de bu konu bu günlerde geçim sıkıntısının bir tık önüne geçmiş durumda.

Burası Sincan, çoğunluğunun iktidar partisine oy verdiği, milliyetçi muhafazakar kesimin yoğunlukta yaşadığı yer. İçerde ve dışarda yürütülen savaş politikasının bir sonucu olarak hem içerden hem dışardan gelen ölüm haberleriyle uzun zamandır gündemimizin en başında “terör” bulunmakta. “Terörle mücadele ediyoruz”, “İç mihraklar, dış mihraklar”, “Ha bitti ha bitecek”, “Büyük Türkiye” derken susan vatandaş için artık bundan sonra çok öyle olmayacak gibi. Son olarak Beşiktaş’ta ki saldırıyla bir çok evladını toprağa veren insanlar sessizliğini bozmuş durumda.

KİMSENİN CANI YANMASIN!

Yeni yıl gelmeden hayatın bir çok alanına gelen zamlar, ekonomik bunalım ve gelecekte ki iş kaygısı derken asgari ücret görüşmeleri derken işçiler ile ekonomik talepleri için yüz yüze gelmek üzere buluştuğumuz da haklı olarak “Şu aralar hiç aldığımız maaşı düşünecek durumda değiliz” gibi cevaplar aldık. “Sorma kardeş memleketi kana buladılar bu kaçıncı patlama” dediğimiz her sohbettin peşine bir dokunduk bin ah işittik derler ya aynen öyle sohbetler yaptık. “Bu ülkenin istihbaratı yok mu? Bu adamlar elini kolunu sallayarak nasıl bomba ile gezebiliyorlar.”, “Bomba ne zaman patlasa garibanın çocukları ölüyor, şehitlikse bir bize mi şehitlik”, “Benim oğlum, kızım bir yerlerde öldürülmesin, şehit de olmasın. Gencecik çocuklar hepsi ateş düştüğü yeri yakar, kimsenin canı yanmasın” diyenler konuya en sert çıkışanlar. Bir de düne kadar AKP’nin savaş politikasının arkasında duranlar var tabi onlar da “Terörle mücadele ediyoruz. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. Fakat ne zaman bitecek onu bilemiyoruz.”, “ Tamam anladık mücadele edeceğiz terörle de, Suriye’den gelen şehit haberleri ne olacak ne işimiz var bizim orada”, “Yıllardır sürüyor bu AKP’den önce de vardı, tam bitti derken yeniden başladı. Bitecek ama Cumhurbaşkanımız öyle diyor. Ama ne zaman bitecek bilmiyoruz. Hepimizin beklentisi hemen bitmesi.”

BARIŞ İÇİN KOLLARI SIVAMANIN VAKTİDİR

Ama öyle ama şöyle, fakat makat derken aslında herkesin yüzünde aynı ifade dilinde aynı sözcük: “Tamam da ne zaman bitecek?” Yıllardır göz yaşı döken halklarımız artık savaştan yorgun düşmüş durumda. Siyaset meydanlarında “Umarım siz de şehit olursunuz” diye övgüler yağdıran vekillerin, bakanların evlatlarının olamadı, olmadığı bir mertebe olarak sunulan hayatlar artık işçi ve emekçiler için çokta öyle övgülerle geçiştirilebilecek gibi durmuyor. Sorumlular hesap vermiyor ve yeni ölümlerin olmayacağına dair ailelerin yüreklerine su serpecekleri yerde yenilerinin olacağını resmen ilan ediyorlar.

Bundan sonra iktidarın sürdüreceği politikanın yönü kendi kaderini de tayin edecektir. Savaş politikalarının faturasını bu zaman kadar ödeyen halklar, bundan sonra bu faturayı ödeme niyetinde olmadıkları göstermeye başladılar. Politikacıların ağzından çıkan övgülere anında cevap verildiğini ve hamaset edebiyatına doymaya başlandığını görmeye başladık. Kuşkusuz ülkenin birçok sorunun tartışılması için içerde ve dışarda barışın sağlanması ile hızlı çözüme ulaşacağı görülmektedir. Tam da bu yüzden problemleri ertelemek, sömürü çarkını büyütmek için sürdürmek istenen savaş politikalarına karşı tek çözüm barış için birlikte mücadeleden geçmektedir. Bugün bir araya gelemeyen mağdurların bir araya gelip hesap sordukları gün mağdurlukların sonunun geleceğini biliyoruz. “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır” demiş büyük üstat Yaşar Kemal. Dilimiz, üslubumuz farklı olsa da derdimiz aynı o zaman barış için kolları sıvamanın vaktidir.

ÖNCEKİ HABER

Çalıştığı otelde öldürüldü

SONRAKİ HABER

Cemil Uğur: Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...