Ötekileşen komşular antolojisi
Yanı başımızdaki yabancılar kimler? Türkiye’de öteki olanlar. Kürtler, Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler, Çerkezler, Lazlar mı? Yurt dışından kaçak ya da legal yollarla gelip bu ülkede çalışan, barınan Ortadoğu’dan, Rusya’dan, Nijerya’dan, Filipinlerden gelen insanlar mı? Bu sayılan halkları karş
Yanı başımızdaki yabancılar kimler? Türkiye’de öteki olanlar. Kürtler, Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler, Çerkezler, Lazlar mı? Yurt dışından kaçak ya da legal yollarla gelip bu ülkede çalışan, barınan Ortadoğu’dan, Rusya’dan, Nijerya’dan, Filipinlerden gelen insanlar mı? Bu sayılan halkları karşılaştırarak kesişen ya da alt kümeler de çıkarılabilir. Ancak değişmeyen tek şey hepsi birbirinden farklı din, örf ve adetlere sahip bu insanların bir diğerine öteki olarak bakması ya da kalması. Yüzyıllarca barış içinde yaşayan halklar, savaş anında nasıl olur da bir anda birbirinin gırtlağına sarılmaya kalkabilir hiç düşünmeden ve sorgulamadan. Birbirlerinden kız alıp veren, bayramlarını kutlayan insanlar bir anda nasıl can düşmanı olurlar.
Richard Swartz tarafından hazırlanan ve Everest Yayınları tarafından basılan Yanı Başımızdaki Yabancı, Doğu Avrupa’dan bir Antoloji isimli kitapta bu soruların yanıtları aranıyor. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti yıkılmadan evvel bir arada yaşayan Sırplar, Hırvatlar, Slovenler, Boşnaklar, Karadağlılar, Makedonlar, Arnavutlar, Macarlar, Türkler ve Rumenler’in savaştan evvel, savaş sırasında ve savaştan sonra yaşadıklarının tanığı oluyoruz her bir öykü sayesinde.
Kitaba henüz başlar başlamaz gerçek anlamda karnınıza bir yumruk yemiş hissine kapılıyorsunuz. Savaşın acımasız gerçeği şok bir dalga ile yüzünüze vurduğunda nefes alamaz oluyorsunuz. Konu ve anlatım öyle vurucu. Swartz’ın diğer yazar seçimlerinde de oldukça başarılı olduğunu kitap ilerledikçe görüyorsunuz. Her bir öyküde başka bir halkı diğerinin gözünden izleme imkanı bulurken aynı esnada ne kadar reddediyor olsak da benliğimize sinmiş ırkçılığın kırıntılarını süpürme fırsatı buluyoruz. Öyküler “ağır” ve üzerine düşünülmesi gereken konular içeriyor . Buna rağmen öyküler akıcılıklarından bir şey kaybetmiyorlar. Her bir kültürün hakaret, aşağılama ve yüceltme kavramlarının farklılıkları karşısında şaşkınlık içinde kalıyorsunuz çoğu zaman. Böylelikle yanı başımızda olan ama örf adet ve geleneklerine aslında sandığımız kadar aşina olmadığımız bir kültürü en baştan öğrenmeye başlıyoruz.
Antolojinin nasıl oluştuğunun ipuçlarını son sözde okuyoruz. “Ortak olan nerdeyse aynı olan- durumlar elverdiğinde kolayca ayrışabilir. Yeni bir durum değil bu ama mutfak dünyası reçeteler dışında çoğu zaman yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu görüş elinizdeki antolojiye egemen olan görüştür. Bunun dışında, Güney Doğu, Avrupa hakkındaki yaygın görüş ise, buraların inatla kendi gerçeği diye gördüklerinde ısrarcı olmalarıdır. Yani buraların Avrupa’nın en ırak bölgesi oluşu, nefret ve şiddetle dolu oluşu, kıtanın barut fıçısı olduğu, Bismark’a göre bir Pomak’ın kemiklerinin bile değerinin olmayışı, etnisite, din ve dil açısından karmakarışık oluşu, bir potadan bunların erimeyişi. Bir Alman ya da bir İsveçliye bu dünya dehşet verici görünebilir. Komşuya karşı bu güvensizliğin nedeni nedir? Ötekinde dost değil de düşman görmenin nedeni nedir? Etnik temizliğin neden arzulandığı ve programlandığıdır. Elinizdeki bu antoloji için bu sorular yirmi bir düz yazı kadın ve erkek yazarına soruldu.”
Yanı Başımızdaki Yabancı, Doğu Avrupa’dan bir Antoloji, Balkan Edebiyatını tanımak açısından da faydalı bir kitap. Türkiye’de henüz kitapları basılmamış, tanıma fırsatı bulamadığımız yazarlar ile bu vesile ile tanışıyoruz. Ve elbette daha fazlasını merak ediyoruz.
Etnik temizlik kavramının teorik olarak mazide kaldığı düşünüledursun pratiğin hiç de öyle olmadığını gördüğümüz yaşadığımız coğrafyada bu başarılı edebi eser bir başucu yapıtı olmaya aday.
[email protected]
Yanı Başımızdaki Yabancı, Everest Yayınları, Editör: Richard Swartz, Çeviren: Saadet Nebi, Melahat Pars, Sezer Duru, Naciye Güngörmüş, Rubin Hoxha ve diğerleri, 324 sayfa