28 Mayıs 2012 17:46

Şiir kağıt kalem ister efendi değil

Hegemonya ve baskı koşullarından en çok da sanat payına düşeni alıyor. Ülkemizde de son yıllarda sanatın üzerindeki karabulutlar daha da yoğunlaştı. Hiç kuşkusuz ki bir takım politik aymazlıklarla, istedikleri gibi bir toplum yaratma inşasındaki mühendislerin önlerine en çok sanat engel olarak çıkıyor. Sanatın özgü

Şiir kağıt kalem ister efendi değil
Paylaş
Sevda Aydın

şiiristanbul, uluslararası şiir festivali bu yıl ‘Efendisiz sanat’ mottosunu paylaşmaya çağırıyor. Böylesi süreçlerde aktif olarak karşı durmak, ortalığa atılan bunca kavram kargaşasına pabuç bırakmamak da haliyle önem kazanıyor.
Bugün başlayacak olan festival bu yıl 7. kez düzenleniyor. İki yıl önce şiiri; saraylara, köşklere sokarak itibar kazandıracağını sananlara karşı “Şiir Her Yerdedir” demişti şiiristanbul. Geçen yıl ise Arap halklarının özgürlük coşkusunu paylaşarak “Arap Baharı İstanbul’da, Şiir Kazanacak!” başlığıyla Arap Şairleri ağırlamıştı. Bu yıl ise; sanatların her düzeyde karşılaştığı baskıya karşı “Efendisiz Sanat” sloganıyla yola çıkıyor. şiiristanbul Uluslarası İstanbul Şiir Festivali Direktörü Zeki Tombak’la ‘Efendisiz Sanatı’ ve festivali konuştuk.

Bu yıl 7.sini düzenleyeceğiniz şiir festivalinin üst başlığını  ‘Efendisiz Sanat’ olarak belirlemişsiniz. Son dönemde kültür ve sanat alanında yaşanılan tartışmalara bir gönderme mi bu başlık?
‘Efendisiz Sanat: Şiir’  başlığı, son dönemde kültür ve sanat alanında yaşanan tartışmalara dolaysız bir müdahale girişimidir. Şiir yazmak için şairin sadece kağıda, kaleme ihtiyacı var. Bazı çok önemli şairlerin bunlara bile ihtiyacı olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla şair, sanatını kimsenin destek, himaye ve imkanlarına yaslanmadan gerçekleştirebilir. Bu durum, özellikle yaşadığımız coğrafyada şairi; sözü olan, davası olan, itirazı ve isyanı olan; ama beklentisi olmayan kadın veya adam yapmıştır. Şairlik kumaşı dediğimiz de; yetenek, birikim ve çalışkanlığın ötesinde; budur.  İşaret etmeye çalıştığım kumaşa sahip olan çok değerli insanların sanatın her alanında var olduğunu da biliyoruz. Hapislerde, sürgünlerde, yokluk ve yoksulluklar içinde; el üstünde tutulmayı bir gün bile ummadan  bu ülkenin kimliğine, insanının zihnine ve gönlüne zenginlikler katmış pek çok sanat insanımız var. Gene de sanat, bilim ve siyaset alanında, kalıcı izler bırakan bütün isimlerin şiirle güçlü yakınlıkları olduğunu söyleyebilirim.
Evet son günlerde sanata ve sanat insanlarına efendilik ve patronluk taslayan girişimler var. Esasen bu tutumlar yeni değildir. ‘Sanatın içine tükürme’ arzularını hiç gizlemediler ki… ‘Ucube’ teşhisi ve heykel yıkma ihalesi bu zihniyetin kendisini ortaya koyuş örneklerindendir. “Fırça darbelerinde ve mısraların aralarında teröre destek veriyorlar” zehir hafiyeliği ise bu ülkenin başından hiç eksilmemiş bir ilkellik geleneğidir. Şimdi sıra geldi bu alanı bütünüyle ele geçirme, sindirme atağına. Birkaç mevzii başarıyla sevinebilirler. Ama toplamda avuçlarını yalayacaklardır. şiiristanbul’un geçen yıl dediği gibi “Şiir Kazanacak”tır.  

MUHAFAZAKAR SANAT YAPMALARINA KİM ENGEL OLMUŞ Kİ!

Muhafazakar sanat tartışmaları da sürüyor son günlerde. siz nasıl değerlendiriyorsunuz muhafazakar sanat istemlerini?
Muhafazakar sanat dedikleri ‘şey’i, eğer öyle bir sanat oluyorsa, yapmalarına kim engel olmuş acaba? Ellerini tutup bağlayan mı olmuş? Sepette pamuk olsa, çoktan dökülürdü ortaya. Sanat yapma ihtiyacını duymak için AKP iktidarının onuncu yılını  beklemek gerekmeyeceğine göre; demek sorun sanat yapmak değildir. Sola, özgürlüğe ve bu ikisiyle özdeş gördükleri sanat alanına düşmanlıktan ibarettir bütün patırtı. Başbakan ve bütün medyası bağırıyor, devletin tiyatrosu mu olur?​” diye... Ne güzel; sanırsınız arkadaşlar devlet ve belediye tiyatrolarını zihinlerinde bitirmişler, özel tiyatrolarını kurmuşlar, oralarda şahane oyunlar sahnelemekteler. Birkaç ‘müsamere’ girişiminden başka örnek işitmiş olan var mı?

Festivalin programından ve konuklarından bahseder misiniz? Neler bekliyor şiir severleri?
şiiristanbul’u bu sene Aya İrini’de  şiirimizin üç büyük ismine, Sait Maden’e, Kemal Burkay’a ve Hilmi Yavuz’a saygımızı ifade ederek ve Borusan Quartet’in konseriyle açıyoruz. Konuk şairlerimiz, Şili’den, Filistin, Lübnan, Fransa, İtalya, Bulgaristan, Fas ve Ermenistan’dan geliyor. Çok sayıda şair arkadaşımız da buradan katılarak festivale onur veriyor. Festivalin artık oturmuş gelenekleri var.  Festival kitabımız hazır. Genç şairler “Yeni Renkler”de buluşuyor. Kürtçe, Ermenice, Adigece, Lazca, Zazaca  bu festivalde yıllardır şiirlerde dile geliyor. Bu yıl da geleneğimizi sürdürüyoruz. şiiristanbul, politik bir festivaldir, bir özgürlük festivalidir. Bu niteliğimizi derinleştirerek sürdürmek istiyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)


SANATÇI KENDİSİNİN BİLE EFENDİSİ DEĞİLDİR

TYS Genel Başkanı Mustafa Köz: Sanat, insanı özgürleştirme eylemidir. Öyleyse öncelikle sanatçının özgür olması gerekir. O özgür değilse başkasını nasıl değiştirebilir ki? Ülkede muhafazakar sanat gibi bir tartışmayla “kapıkulu-besleme kültürü” oluşturulmak isteniyor. Bunun için de iktidar işe sanatçının özgürlüğünden başlıyor. Şehir tiyatrolarının başına gelenleri biliyoruz oysa gerçek sanatçı, çağının özgürlük tutanakçısıdır ve tiranlara, diktatörlere kulak asmaz. Onun tek bildiği, kendisini, toplumunu, daha da ötesi yeryüzünü özgürleştirmektir. Sanatçı, kendisinin bile efendisi değildir. Hele şair hiç değildir. O, yaratırken kendisine bile söz geçiremez. Umarım, şiir festivali de bu algıyı festival süresince iyi işler ve şiirin devrimciliğini yeniden ışıtır. Yine şiir ve özgürlük için.

ÖNCEKİ HABER

Cannes’da ödüllerin ardından

SONRAKİ HABER

28 Şubat soruşturmasında 6 tutuklama

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa