07 Aralık 2016 00:42

'Antalya’da kılınan Türkiye tarımının cenaze namazıydı'

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, Antalya'da üreticilerin eylemlerinin nedenini ve çözüm yollarını anlattı.

Paylaş

Mahir DOĞAN
Mehmet  ZENGÜL
Antalya

Antalya’da üreticiler son günlerde yaptıkları eylemlerle gündemde. İlk olarak hal kapılarını kapatarak yaşadıkları sorunlara çözüm isteyen üreticiler son olarak da domatesin cenaze namazını kılarak gündeme geldiler. 

Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından gelen ambargo kararı en çok Antalya’yı etkiledi. Turizm sektörünün yaşadığı kriz nedeniyle yüz binlerce kişi işsiz kalırken üretici de büyük yara aldı. Ürünlerini Rusya’ya satamayan üreticiler, turizm sektörünün yaşadığı krizden de büyük oranda etkilendi. Bu süreçte hükümetten de yeterli desteği alamayan üreticiler aracıların insafına terk edildi. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Vahap Tuncer’le Antalya’da üreticilerin yaşadığı sorunları, eylemlerin nedenini ve çözüm yollarını konuştuk. 

'SIKINTILAR GELİYORUM DEMİŞTİ'

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer, Antalya toptancı halinde üreticinin kıldığı domatesin cenaze namazının aslında Türkiye tarımının cenaze namazı olduğunu dile getirdi. Domates üreticilerinin yaşadığı sıkıntının  yeni bir sıkıntı olmadığını dile getiren Tuncer, “Bu sıkıntının bu günlere geleceğini bizler daha önceden biliyorduk. Özellikle Rus uçağının düşürülmesinden sonra yaş sebze ve meyvede yaşanan bu sıkıntı, ihracatın durması ve iç pazarda fiyatların düşmesi sıkıntının bu noktaya geleceğinin işaretlerini taşıyordu. Ülkeyi yönetenler ve tarıma yön verenler bir panik havası yaşanmasın diye ‘geçecek ve bu sıkıntıları aşacağız’ demişlerdi. Sorun ihracatın sıkışmasından daha da büyüktü. Türk tarımında özellikle bitkisel üretime baktığımızda son yıllarda üretim girdilerinin maliyetleri sürekli artarken, sebze fiyatlarının yerinde saydığını biliyoruz” diye konuştu.  

'10 YILDIR DOMATES AYNI PARAYA SATILIYOR'

Yaşananların sadece 2016 yılının meselesi olmadığına dikkat çeken Tuncer, “Türkiye fide, gübre ve ilaçta tamamen dışa bağımlı. Her döviz artışı girdi maliyetlerini etkiliyor. Bu girdilerin fiyatları sürekli artarken aynı oranda ürün fiyatı artmadı. Bu da çiftçinin yoksullaşması anlamına geliyordu. Son 10 yıldır domatesin aynı paraya satıldığını söylemek mümkün. Yine son 30 yıldır mandalina, portakal, limon gibi narenciye ürünlerinin aynı fiyata satıldığını söyleyebiliriz. Başta da söylediğim gibi aslında cenaze namazı kılınan domatesin değil, tüm tarım ürünlerinin cenaze namazıydı. Domatesin ön plana çıkması artık domatesin bu fiyatlar ile üretilebilmesinin mümkün olmamasından kaynaklanıyor” diye konuştu. 

'2 YIL VADEYLE ALINAN BORÇLAR ÖDENMEDİ'

Üreticilerin para kazanamaması nedeniyle ilaç ve gübre satan işletmelerin de sorunlar yaşamaya başladığını söyleyen Tuncer, üreticinin iki yıl vadeyle aldığı ilaç, fide ve gübrenin parasını henüz ödeyemediği bilgisini verdi. 

Rusya ile kriz aşılması halinde bile kaybedilen pazarların geri kazanılmasının kolay olmayacağına dikkat çeken Tuncer, Rusya’nın ambargo döneminde 47 bin hektar alanda seracılığı teşvik eden çalışmalar yaptığını aktardı. 

‘HÜKÜMET TÜCCAR MANTIĞIYLA BAKIYOR’ 

Şu anda Antalya’da üreticinin yaşaya bilmek için borç yediğini söyleyen Tuncer, “Türkiye’nin bu hali ile tarımı sürdürebilmesi mümkün değildir. Yanlış politikalar sonucunda  tarımda gelinen bu noktada ülkemizde Belçika büyüklüğünde 27 bin dekar bir alan tarım dışına itilmiştir. Çiftçi para kazanamadığı için toprağını bırakıp şehirlere ucuz iş gücü olarak göç etmektedir. Yine ülkede tarımın durumu bu haldeyken Türkiye, Sudan’dan 5 milyon dekar bir tarım arazisini kiralayarak burada ucuz iş gücü ile üretim yapmayı ve tarım ürünleri üretmeyi hedeflemektedir. Ülkede bunca tarım arazisi üretimin dışına itilirken sizin tüccar mantığı ile Sudan’da üretim yapmanız tarımın tamamen bitmesine yol açacaktır” diye konuştu. 

ÇÖZÜM, KOOPERATİFLEŞME VE DEVLET DESTEĞİNDE

Sorunların çözüm yolunun basit, fakat kısa sürede olmayacağına dikkat çeken Tuncer, “1980 yılından sonra yaşanan neoliberal ekonomiler sonucunda tarıma bir şemsiye görevi yapan birlik ve kooperatifler ya satılarak ya da özelleştirilerek  devre dışı bırakıldı. Ülkeyi yönetenler hiç vakit kaybetmeden Kooperatif ve birlikleri hayata geçirerek ve Ziraat Mühendisleri Odası, ziraat odaları ile birlikte gerçekçi ve ayağı yere basan politikaları devreye sokmalıdır. Kooperatifler gerek yurt içi, gerekse yurt dışı pazarına direk girerek aracıyı aradan kaldırıp üreticinin para kazanmasını sağlamalı. Nasıl ki kriz dolayısıyla turizm sektörüne teşvik, borç erteleme ve borç silme gibi yardımlar yapıldıysa,  tarıma da açık destekler sunulmalıdır. Bizim sebzede ihracatta önemli  iki kalem ana ürünümüz var bunlar domates ve salatalıktır. Domates ihracatın yüzde 65’ini oluşturmaktadır. Demek ki uygulanması gereken tarım politikalarında ziraat mühendislerinin sahada ürün seçimi, ilaçlama ve diğer konularda çitçiye yol göstermesi, ürünün kalitesinin artmasını ve sağlıklı ürün yetiştirmesini sağlayacaktır. Kaliteli ve ucuz ürün üretildiğinde aracılar çıkınca hem üretici hem de tüketiciler kazançlı olacaktır” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Gıda-iş'ten ÇAYKUR kampanyası: Mevsimlik işçiye kadro

SONRAKİ HABER

Atina’nın merkezinde çatışma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa