06 Aralık 2016 00:29

Alfonso’nun annesi ve Fidel

Alfonso’nun annesi Küba’nın Pinar del Rio bölgesinde yoksul bir köylü ailesinde dünyaya geldi.

Paylaş

Elif GÖRGÜ 
İstanbul

Alfonso’nun annesi Küba’nın Pinar del Rio bölgesinde yoksul bir köylü ailesinde dünyaya geldi. En yakın doktor kilometrelerce uzaktaydı. Yol yoktu. Sadece bir parazit enfeksiyonu nedeniyle erkek kardeşi öldü. Kardeşinin cesedini yıkama görevi ona verildi. Bebeğin kulaklarından, ağzından ve anüsünden kurtçuklar çıkan soğuk bedenini yıkadığında 9 yaşındaydı. Kurtçukları tek tek temizledi, tek tek... 

Alfonso’nun annesi 9 yaşındaydı ve Küba’da Batista diktatörlüğü vardı. 

Alfonso’nun annesinin okulu bitirmesi mümkün değildi. 12 yaşında zengin bir ailenin yanına hizmetçi olarak verildi. Evin ‘babası’ tarafından defalarca tecavüze uğradı. 15 yaşına kadar bir çift ayakkabısı olmadı. Dikiş dikmeyi öğrendi ve dikiş atölyelerinde çalışmaya başladı. Küba’da Batista diktatörlüğü vardı. 

Alfonso’nun annesi 1950’lerde artık Küba’yı terk ederek ABD’ye gittiğinde de Küba’da Batista diktatörlüğü vardı. 

KÜBA’NIN BAĞIRSAKLARINDAKİ KURTLAR

Sonra Küba Devrimi oldu. Küba yoksulları örgütlendi, adanın bağırsaklarına yerleşmiş küçük büyük ne kadar kurt, ne kadar parazit; ne kadar diktatör, ne kadar emperyalizm iş birlikçisi, ne kadar kan emici patron varsa tek tek temizledi, tek tek.. Küba ölmeden temizledi, Küba’yı hayata döndürdü. 

Alfonso’nun annesi Küba’ya dönmek istedi ama ABD, diplomatik ilişkileri kesti, ablukaya başladı ve Alfonso doğdu. Alfonso’nun annesi Küba’ya dönemedi.  

Alfonso Casal, bugün Devry Üniversitesinde Tarih profesörü. Ayrıca Amerikan Emek Partisi Genel Sekreteri. Casal, annesi için “Ölene kadar Fidel’i sevdi” diyor: “Annem Küba’da büyük bir yoksulluğun içine doğmuş ve ABD destekli Batista rejimi döneminde korkunç acılar çekmişti. Onun sefalet, açlık ve aşağılanma hikayesi Kübalı köylü ailelerin tipik yaşamıydı. Küba’da devrimci mücadele başladığında, annem New York’taki 26 Temmuz Hareketi’nin kurucularından biri oldu. Devrimin zaferinin ardından ise ailem Küba’ya dönme planları yaptı. Hatta bir ev bile tuttular, fakat ABD’nin diplomatik ilişkileri keserek abluka politikasına geçmesi ve benim doğumum nedeniyle gidemediler” 

Casal, bu yüzden, Fidel Castro’nun ölümünü Miami kenti sokaklarında kutlayan ABD’li Kübalılardan biri değil. Peki kim o Kübalılar? 

ESKİ KÜBA’YI ÖZLEYENLER KİM?

Bebeklerin doktor olmadığı için basit hastalıklardan öldükleri, yoksul çocukların okul okuyamayıp hizmetçilik yaptığı, tecavüze uğradığı, atölyelerde sömürüldüğü Küba’yı; herkesin ücretsiz sağlık, eğitim, ulaşım; ucuz konut, gıda hakkına sahip olduğu, emperyalist ambargo nedeniyle çok yiyemediği ama aç kalmadığı; dünyanın en iyi hekimlerinin ülkesi Küba’ya tercih edenler kim?

Alfonso Casal, “Basitçe yanıtlamak gerekirse onlar karşı devrimci sürgünlerin; eski Batista rejimi destekçilerinin torunları” diyor. Sonra da “Fakat tüm hikaye bu kadar değil” diyerek devam ediyor: 

“Çoğu Kübalı-Amerikalılar -doğal olarak- işçi sınıfının mensupları. Küba’yı terk edenlerin büyük çoğunluğu siyasi nedenlerle terk etmedi, aynı zamanda yarım yüzyıldır devam eden ABD blokajı ve ambargosunun neden olduğu yoksunluktan kurtulmak için terk etti. Yine de, Miami’deki siyasi ve ekonomik güç kesin olarak Batistacıların elinde. Bunlar Miami’nin siyasetini ve büyük endüstrisini, hizmet sektörünü ve şirketlerini yönetiyorlar; ayrıca medya da tamamen onların kontrolünde. Batistacılar, Miami’nin kamuoyunu şekillendiriyor ve maniple ediyorlar. Kentteki, hatta Latin Amerika’da, önemli yazılı basın ve televizyonları onların elinde ve buralardan, onların izni olmadan hiçbir mesajın yayımlanması mümkün değil. Castro karşıtı gösterileri de onlar düzenliyor; finanse ediyor ve yönlendiriyor. Her ne kadar 1970 ve 1980’lerde olduğu gibi açıkça terör eylemleri yapmasalar da (O zamanlar Miami’de yüzlerce bombalama eylemi yapıldı, Castro karşıtı, karşı devrimci gruplar cinayetler işlediler) Miami’deki genel siyasi atmosfer aşırı gerici ve ortalama liberal bakış için bile düşmanca”

KÜBALILARIN AMERİKAN RÜYASI 

Kübalı göçmenlerin ABD’deki diğer göçmenlerden farklı karşılandığı kesin. Yıllarca teşvik edildiler. Örneği sınırı geçmeye çalışan Meksikalılar ‘avlanırken’, Kübalılar için tekneler gönderildi. Peki ABD’de yaşam Kübalılar için çok mu iyi? Alfonso Casal şöyle yanıtlıyor:  
“Çoğu Kübalı-Amerikalı ‘iyi yaşam’ ve ABD hükümeti tarafından ayrıcalıklı muamele görme vaadiyle ABD’ye çekildiler. Ayrımcılığa uğrayan, takip ve sınır dışı edilen Latin Amerikalı diğer göçmenlerin aksine Kübalı göçmenlere, ABD toprağına değdikleri andan itibaren ‘sığınma hakkı’ tanındı. 

Washington’ın Küba’daki yaşamı tahrip etme ve Küba’yı istikrarsızlaştırma girişimleri bağlamında, Soğuk Savaş döneminin piyonları haline getirildiler. 
Batistacı elit, ABD’nin Cumhuriyetçi Partisi içindeki en gerici unsurların desteğiyle güç ve zenginlik kazandı ve bu kesim güçlerini, Küba’ya yöneltilen karşı devrimci ve saldırgan emperyalist eylemleri teşvik için kullandılar.

Küba ABD’den sadece 90 mil uzaklıkta ve Amerikan televizyonları ve radyoları adadan kolaylıkla izlenebiliyor, dinlenebiliyor. Emperyalist propaganda bazı Kübalıları ABD’deki yaşamın televizyonda gösterildiği gibi; herkesin refah içinde ve varlıklı olduğuna inandırdı. ABD’deki Irkçılık, yoksulluk, ayrımcılık ve şiddet gerçeği ‘yalan’ denilerek görmezden gelindi. 

ABD’ye geldikten sonra iki haftada ‘iki ev ve üç yat’ sahibi olacaklarını sanan ancak sadece işsizlik ya da asgari ücretle fabrika işçiliği bulabilen birçok Kübalı tanıyorum. Küba kökenli Amerikalı işçi sınıfının yaşadıkları her yerdeki işçilerle aynı; fakat Batistacıların kontrolü olarak yoğun ve propagandaları o kadar fazla ki çoğu Kübalı-Amerikalı işçiler, doğru olan, gözleriyle gördükleri, hayatlarında deneyimledikleriyle inanmaları söylenen şey arasındaki çelişki içinde yaşıyorlar” 

‘KÜBA’NIN DAYANIŞMAYA İHTİYACI VAR’

Alfonso Casal, Fidel Castro için ise “Zamanımızın en büyük devrimcilerinden biri olduğuna inanıyorum. Söylemi ve gerçekleştirdikleri saygı görmesine ve sadece Küba’da değil, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da takdir toplamasını sağladı” diyor. 

Eleştirileri hiç mi yok diye sorduğumda ise şöyle yanıtlıyor: “Küba Devrimi, dünyanın her yerindeki devrimciler ve antiemperyalistler için umut ışığı oldu. Küba, kimi meselelerde aldığı bazı tutumlar nedeniyle eleştiriliyor ve bu eleştirilerin çoğu da haklı. Yanlışlar yapıldı mı? Sonradan düzeltilmesi gereken hatalı tutumlar alındı mı? Evet. Fakat bu devrimlerin doğasındandır. Küba’daki devrimci süreç sağlam kurulmuştur ve dayanışmamıza ihtiyacı var. Yaşanan tüm sorunlara rağmen Küba halkının devrime bağlılığı her zamanki gibi güçlü”

Alfonso’nun annesinin yaşadıkları 1950’lerin devrim öncesi Kübası’nda kalmadı...Yoksul çocukların okuyamadıkları, sistematik olarak cinsel istismara uğradıkları, tedavi edilebilir hastalıklardan ya da gidecek başka yer bulunamadığı için gönderildikleri tarikat yurtlarında yanarak öldükleri ülkeler var hâlâ... 

Tüm diğer devrimler gibi, Küba devriminin de yaptığı ve yapmadığından alınacak dersler, insanın insanı sömürmediği günlerin ne kadar yakın olacağını belirleyecek etmenler arasında... İşçilerin ve halkların temizlemesi gereken çok kurtçuk var...

ÖNCEKİ HABER

Akademisyen Öztan:Muhalefet iktidar tabanına seslenebilmeli

SONRAKİ HABER

Bir ahde vefa kitabı: Yaşıyorsak borçluyuz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...