4 Aralık 2016 01:15

Avusturya’da bir ‘hortlak’ dolaşıyor: Faşizm!

Avrupa halkları bugün iki önemli seçim yapacak. İtalya’da otoriter anayasa referandumu, Avusturya’da da sürekli ertelenen cumhurbaşkanlığı seçimi.

Avusturya’da bir ‘hortlak’ dolaşıyor: Faşizm!

Gökhan UYSAL
Viyana

Avusturya’da cumhurbaşkanlığı makamı sembolik olsa da bugün yapılacak seçim Avrupa halklarının ve siyasetinin kaderini etkileyecek. 

22 Mayıs’ta yapılan seçimin ikinci tur oylamasını Yeşiller Partisinin desteklediği Alexander Van der Bellen (72), aşırı sağ Avusturya Özgürlükler Partisinin (FPÖ) Adayı Norbert Hofer’e (45) karşı, sadece 31 bin oy farkla kazanmıştı. Üstelik bu galibiyeti, seçimden yaklaşık 1.5 gün sonra sayımı tamamlanabilen mektup oylarla sağlamıştı. Fakat FPÖ ve Hofer’in seçimde usulsüzlük yapıldığına dair itirazları Anayasa Mahkemesine taşınmış, Mahkeme ise seçimde bir dizi usulsüzlüklerin olduğu itirazına katılarak tekrarına karar vermişti. Bu karar hiç şüphe yok ki yüzde 49.65 oy oranıyla seçimi kaybeden Hofer’e yaradı. Aşırı sağın yükselişini devam ettirmesi için fırsat oldu.

SİYASİ KAOS, SAĞI YÜKSELTMEYE DEVAM ETTİ

Seçimlerin birinci tur oylamasında büyük darbe alan hükümetin koalisyon ortakları Avusturya Sosyal Demokrat Partisi ve muhafazakar Avusturya Halk Partisinde kaos kaçınılmaz oldu. Mülteci krizinde yanlış politikalara bir de seçim sonuçları eklenince parti içi tartışmalar ve tabanın şikayetini yüksek sesle dile getirmesi, Başbakan Werner Faymann’ı istifaya zorladı. 

Koltuğun boşalması ve siyasetteki kaos ortamı FPÖ’nün arayıp da bulamadığı propaganda malzemesine dönüştü. Yeni başbakan SPÖ’lü Christian Kern olsa da, FPÖ Genel Başkanı Heinz-Christian Strache, 2018’de gerçekleşecek parlamento seçimleri için gözünü tek başına iktidarlığa dikti bile. 

ANTİMÜLTECİ POLİTİKAYA ANTİTÜRKİYE KAYMAĞI

Almanya ve İsveç ile birlikte Avrupa’nın en çok göçmen kabul eden ülkesi olma özelliği ile, Avusturya’nın iç ve dış siyasetine şekil vermesi kaçınılmaz. 

İlk seçimde propagandanın merkezine göç politikalarını oturtan ve insanlık dışı vaatlerine karşılık bulan FPÖ’ye Türkiye’deki gelişmeler yeni bir alan hazırladı. 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından Avusturya’da yapılan yürüyüşler, yine Avusturya’da yaşayan Türk ve Kürt kökenli göçmenlerin çatışmaları, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin bozulması derken Hofer’in odağı, bir anda bu denklemin üzerine düştü. 

Hofer, seçimi kazanması durumunda sokağa çıkan tüm Türkiyeli göçmenlerin vatandaşlıklarını iptal edeceği yönünde, kendi tabanında da karşılık bulan sözler verdi. 

Viyana dışında hemen hemen bütün bölgelerde yüksek oy oranına sahip olan aşırı sağın bu söylemlerine rakibi Van der Bellen’den güçlü yanıtlar gelmemesi meydanı aşırı sağa bıraktı. Gayriresmi verilere göre işsizliği yüzde 30 düzeyinde olduğu Avusturya’da SPÖ ve ÖVP’nin göçmenler üzerinden yürüttüğü ekonomik planlar da yine FPÖ’nün seçim çalışmalarına su taşıyordu. 

Örneğin ÖVP den gelen “Mültecilere saati 1 avrodan çalışma zorunluluğu” gibi. Üstelik bu talepler Yeşiller Partisinin bazı kesimleri de dahil olmak üzere olumlu karşılık buldu.

‘ZARFLAR YAPIŞMIYOR, YİNE ERTELEYELİM!’

Seçim için hazırlanan oy zarflarının ‘tutkal’ında sorun olduğu ve iyi yapışmadığı gerekçesiyle seçimlerin ikinci turuna yaklaşık 4 hafta kala, 2 Ekim seçimleri için yeni bir erteleme kararı geldi. Hem de tam da bazı anketlerin yüzde 51 ile Van der Bellen’i gösterdiği bir dönemde.

Üstelik Hofer’in oylarını yükseltmesini sağlayacak gelişmeler yaşanırken. Örneğin Almanya’da, ırkçı Almanya için Alternatif’in (AfD) yerel seçimlerde istikrarlı bir şekilde oylarını yükseltmesi, ırkçı söylemleriyle ABD’de Trump’ın adım adım başkanlığa yürümesi, İngiltere’de ‘Brexit’in çıkması, Fransa’da anketlerde sağın yükselmesi, Hollanda da aşırı sağın güçlenmesi, AB ile Türkiye arasındaki mülteci krizinin ayyuka çıkması gibi.

ANKETLER NE DİYOR?

Son iki ayda Avusturya’nın önde gelen enstitü ve gazetelerinin yaptığı anketlerde tablo endişe verici. Hofer’in ağırlıklı olarak yüzde 52 ile yarışı önde götürdüğü belirtiliyor. Sadece bir anket sonucunun yüzde 51 ile Van der Bellen lehine olduğu görünüyor. 2004-2016 arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Heinz Fischer, Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) destekli Eski Aday Irmgard Griss ve Başbakan Christian Kern’in Van der Bellen’e desteğini açıklaması şimdilik ‘hortlağın’ canlanmasına karşı avantaj gibi görünüyor. Aşırı sağcı Hofer’in olası seçim galibiyetinde ise hem Avusturya hem de Avrupa siyasetini yeni bir kaos bekliyor. 

EN UZUN PROPAGANDA DÖNEMİ

Seçimler ertelenirken Avusturya siyasi tarihi için de bir ilk gerçekleşti, adaylar en uzun propaganda dönemini yaşadı. Her iki aday da TV ekranlarında karşılıklı olarak vaatlerini çarpıştırıyordu. Peki bu süreç boyunca adayların somut vaatleri neler oldu? Seçime bir gün kala son anketler neler söylüyor? İptal edilen ilk seçimde adaylar kimlerden ve nerelerden oy aldı? Şimdi biraz da bunları ele alalım.

NORBERT HOFER

Mayıs ayında aldığı oyların çok büyük bir bölümünü “taşra” denilebilecek bölgelerden alan Hofer, işçi ve çiftçi kesiminin verdiği oylarla ayakta kaldı. Hofer’in aldığı oylarda bir diğer kritik ve seçim sonucunu etkileyecek nokta ise göçmenler. Göçmenler aleyhine propaganda yapsa da, Hofer göçmen kökenli Avusturya vatandaşlarından da ciddi oy alıyor. Bunun sebebi ise göçmenleri birbirine kışkırtma politikası. Hofer’in seçim programında ise “Türkiye sorunu” da büyük yer kaplıyor. Almanya’yı uyguladığı mülteci politikasından dolayı eleştiren Hofer, “Almanya’dan emir almayı uzun zaman önce bıraktık. Akdeniz’de yakalanan sığınmacılar Libya’ya gönderilsin” diyor. Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin durdurulmasını destekleyen Hofer, Türkiye’nin olası AB üyeliğinde de referanduma giderek ‘AB’den ayrılma/Öxit’ sözü veriyor. Terör eylemlerine karışanların vatandaşlıktan çıkarılacağı sözünü de veren Hofer, Türkiyeli göçmenleri de yine bu yolla tehdit ediyor. “İslam Avusturya’nın parçası değildir” görüşünü sıklıkla dile getiren Hofer, Burka ve başörtüsünün kamusal alanlarda yasaklanması gerektiğini savunuyor. Hofer, meclisten çıkan bütün yasaların referandum yoluyla halktan geçmesinin gerektiğini belirterek de yüzlerini halka döneceklerini iddia ediyor. 

ALEXANDER VAN DER BELLEN

Mayıs ayında yapılan ilk seçimlerde en ciddi oyu Başkent Viyana’dan toplayan 72 yaşındaki Van der Bellen, üniversitesi olan ve büyükşehirlerin bulunduğu bölgelerden oy topladı.Feminist harekete karşı destek verdiği bilinen Van der Bellen, kadın ve gençlerin ağırlıklı oyunu aldı. Aydınlar ve mülteci sorununa hümanizm çerçevesinden bakan kesimlerde de ciddi oy potansiyeli olduğu görülüyor. Van der Bellen, savaş sebebiyle sığınmacı durumuna düşen göçmenlere kucak açılmasını fakat ekonomik nedenlerle gelenlere karşı da daha temkinli olunması gerektiğini savunuyor. 

CETA, TTIP gibi ABD ve Kanada ile yapılan ticaret anlaşmalarını kesinlikle “imzalamayacağını” ileri süren Van der Bellen, Trump’ın seçim vaatleri arasında yer alan serbest ticarete sınırlama getirilmesi durumunda da Avusturya’da 80 bin iş sahasının tehlikeye gireceğini belirtiyor. Terör ya da farklı gerekçelerle vatandaşlıktan çıkarma tartışmalarına karşı duran Van der Bellen, burka ve başörtüsü yasağını tartışmayı “aptalca” buluyor. Türkiye’ye AB’nin kapılarını tamamen kapatmaması gerektiğini savunan Van der Bellen, buna karşılık seçilirse kendi görev süresince de Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğini ve olası idam cezasının getirilmesi durumunda da kendi kırmızı çizgisinin de aşılmış olacağını söylüyor. 

Evrensel'i Takip Et