29 Kasım 2016 14:04

Gazeteci Özgür Mumcu Almanya Cumhurbaşkanı Gauck ile görüştü

Gazeteci Özgür Mumcu: Dayanışma olsaydı bu noktaya gelinmezdi.

Paylaş

Almanya Cumhurbaşkanı Gauck ile görüşen gazeteci Özgür Mumcu, basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıya dikkat çekerek, “Kürt gazetecilerine, sosyalist medyanın başına gelebilir diye düşünülüyordu. Ama Cumhuriyet’e de herhalde olmaz deniliyordu. Ama oluyormuş. Baştan dayanışma sergilenseydi bu aşamaya gelinmesinde zorlanabilirlerdi”diyerek  dayanışmanın eksikliğine vurgu yaptı.

Alternatif Nobel Ödülü sahiplerini Bellevue Sarayı’nda ağırlayan Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Cumhuriyet gazetesini temsil eden Özgür Mumcu ile Türkiye’deki gelişmeler üzerine konuştu. Gazeteci Mumcu, Cumhurbaşkanı Gauck ile görüşmesini DW Türkçe’ye anlattı. Alman Cumhurbaşkanının, Cumhuriyet’e yönelik açılan davanın ayrıntılarıyla ilgili kendisine sorular yönelttiğini söyleyen Özgür Mumcu, “Daha iddianamenin hazırlanmadığını ancak savcıların sorularından suçlamaların ne olduğunu anlayabildiğimizi, bu suçlamaların temelsiz olduğunu düşündüğümüzü aktardım” dedi.

TÜRKİYE BİR HUKUK DEVLETİ DEĞİL

Türkiye’nin artık bir hukuk devleti olmadığını ifade eden Mumcu, “OHAL KHK’leri hukuki öngörülebilirliği de ortadan kaldırdı. Daha önce biraz öngörebiliyorduk kanuni sınırları görebiliyorduk. Ancak özellikle Anayasa Mahkemesi’nin denetleyemeyeceği kararıyla birlikte bütünüyle öngörülemez bir noktaya geldik. Türkiye bir hukuk devleti, bir kanun devleti bile değil. Yarın hangi hukuk kuralının uygulanacağını yürütmenin OHAL KHK’si belirliyor. Anayasa Mahkemesi denetlememe kararını almasıyla birlikte hukuk devletini bitirmiş durumda. Yarın herkes kırmızı don giyecek diye kararname çıksa bu iptal edilemez, gerçekten de kırmızı don giymeyenleri içeri atabilirler” dedi.

BATI ELEŞTİRİLERİMİZİ DİKKATE ALMADI

Mumcu, Cumhuriyet ve HDP operasyonları sonrasında Türkiye’deki insan hakları ihlalleri konusundaki sessizliğini bozan, eleştiri tonunu sertleştiren ve akademisyen ile gazetecilere kapıların açık olduğunu duyuran Alman siyasilerin tavır değişikliği ile ilgili olarak, “Evet, Türkiye ile kurulan diyalogun bir işe yaramadığını ortaya koyuyor, sanki son çareymiş, iş bitiyormuş, umut yitiriliyormuş gibi” yorumunu yaptı. Mumcu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batı’da Türkiye’de özgürlüklerin kısıtlandığı gerçeği çok geç fark edildi. Nedenleri tartışılabilir ama biz bundan yıllar önce cemaat ile iktidarın ortaklığı olduğu dönemde, uluslararası toplantılarda özgürlüklerin kısıtlandığını söylerken bize uzaylı, şımarık çocuklar gibi bakılıyordu. Şu anda birden bire durum fark edilmişe benziyor ama geldiğimiz aşama neredeyse her şeyin bittiği bir aşama.”

TELEVİZYONLARIN ÇOĞU İKTİDARIN ELİNDE

AB’den ve dışardan Türkiye’nin sorunlarına çözüm beklentisini gerçekçi bulmadığını aktaran Mumcu, “Kendi kendimize bu işi halledeceksek halledeceğiz. Dışarıdan yardımla, demokrasi gelmez bir ülkeye” dedi. Türkiye’de basın özgürlüğünün çok fena bir noktada olduğunu belirten Özgür Mumcu, medyanın yüzde 80’inin iktidarın elinde olduğunu, gazetelerin eskisi kadar okunmadığını söyledi. Televizyonların neredeyse tamamının iktidarın elinde olduğunu, olmayanların da otosansürle yayın yapmaya çalıştıklarını belirten Mumcu, “Şu anda maalesef kamuoyunun sağlıklı bilgilendirilmesi zaten ihtimal dışında” şeklinde konuştu.

ÖNCE SİZE UZAK OLANDAN BAŞLADILAR

Türkiye’deki sürecin kaygı verici olduğunu aktaran Mumcu, “Önce size uzak olan çevreden başlıyorlar. Size gelmez zannediyorsunuz. Kürt gazetecilerine, sosyalist medyanın başına gelebilir diye düşünülüyordu. Ama Cumhuriyet’e de herhalde olmaz deniliyordu. Ama oluyormuş. Yarın bir gün bu Doğan gurubuna da ilerleyecektir. Bu artık çığ gibi bir şey. Baştan dayanışma sergilenseydi bu aşamaya gelinmesinde zorlanabilirlerdi” dedi. (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Sit derecesini düşüren plana karşı Bodrum'da panel

SONRAKİ HABER

Bozdağ: Cezaevlerinde 3 sarı basın kartlı gazeteci var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...