28 Kasım 2016 10:32

Hrant'ın Arkadaşları: Elçi cinayeti de örtülmeye çalışılıyor

Hrant Dink davası öncesi adliye önünde açıklama yapan Hrant'ın Arkadaşları, hem Hrant Dink hem de Tahir Elçi için adalet istedi.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul 

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın sekizinci celsesine Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşma öncesi adliye önünde toplanan Hrant'ın Arkadaşları, hem Dink için hem Tahir Elçi için adalet talebini tekrarladı.

Hrant’ın Arkadaşları, bugün cinayetinin üzerinden bir yıl geçmiş olan Tahir Elçi’ye yönelik adalet talebini de yineledi, “Hrant Dink cinayetinde ilk adım dokuz yıl sonra atılabilmişti. Ancak Tahir Elçi cinayetinde de böyle olmasına izin vermemeliyiz” dendi. Hrant'ın Arkadaşları'ndan Jaklin Çelik'in okuduğu açıklamada Diyarbakır Baro Başkanı ve insan hakları savunucusu Tahir Elçi'nin bir yıl önce öldürüldüğü hatırlatılarak “Çok benzerlik var bu iki barış elçisinin, bu iki güvercinin öldürülmesi ve her iki cinayetin üzerinin örtülmeye çalışılması arasında” dendi. Çelik, "Burada birazdan yine bir dönemin kudretli polis şefleri yargılanacak, ifade verecekler. Önceki duruşmalarda olduğu gibi muhtemelen suçu birbirlerinin üzerine atacaklar. İzleyeceğiz. Ve bu cinayette payı olan sorumlular hesap verene kadar adalet talep etmeye devam edeceğiz. Bugün 28 Kasım’da, buradan haykırıyoruz. Hrant Dink cinayetinde ilk adım 9 yıl sonra atılabilmişti. Ancak Tahir Elçi cinayetinde de böyle olmasına izin vermemeliyiz. Veremeyiz. İki barış güvercini için de hesap sormaya devam edeceğiz" diye konuştu.

'DİNK'İ KORUMAK BİZİM GÖREVİMİZ DEĞİLDİ'

Dink cinayeti davasının sekinci celsesine İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada tutuklu sanıklar Ogün Samast, Ali Poyraz, Tamer Bülent Demirel, Osman Gülben hazır bulunurken Yılmaz Akyürek ve Şükrü Yıldız SEGBİS yöntemiyle sesli ve görüntülü olarak katıldı. Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer ise mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Önceki duruşmada açık cezaevine naklini isteyip, bu isteği kabul edilmeyen Samast, savunma yapmayacağını belirtti.

Dönemin C Şube Müdürü Tamer Bülent Demirel savunmasıyla devam edilen duruşmada Demirel, “Dink'i koruma konusu bizim görevimiz değildi, suçsuzum” dedi. Yasin Hayal'in isminin şüpheli listelerinde yer aldığını söyleyen Demirel, “Trabzon'dan gelen bilginin hemen İstanbul'a gitmesini takip etmek görevimizdi. O dönem şube müdürlüğüne vekalet ediyorsam işlemi yapmışımdır. Konu Trabzon ve İstanbul'u ilgilendirir" diye konuştu. İstihbarat Dairesince hazırlanan hedef şahıslar listesinin daha çok kamu görevlilerini içerdiğini belirten Demirel, "Bu bir koruma listesi değildi, teşkilatı uyarmak için hazırlanmıştı. Dink'in adının hedef şahıslar listesine girmemişti, girseydi daha az sorun çıkardı" dedi. 

'BİLGİLENDİRMEM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNEMEDİM'

Mahkeme heyeti başkanı Demirel'e savunmasının ardından "Ses getirecek eylemden ne ön görüyorsunuz" sorusunu yöneltti. Demirel ise "Agos gazetesine bomba atabilir diye daha geniş perspektifle, daha geniş kapsamlı bir şey düşündüm" diye yanıtladı. Heyetin "Asıl F4 raporunda 'öldürülecektir', diğerinde 'ses getirecek eylem' yazılmış. Her iki yazıyı okuyunca ‘şahsı bilgilendirmeliyim’ diye aklınıza gelmedi mi" sorusunu ise Demirel, "Düşünemedim" diye yanıtladı. Mahkeme başkanının “Dink'in tehdit altında olduğu yönünde gelişmeler var. Aleyhinde kampanya var. Daha hassas olmak gerekmez miydi” şeklindeki sorusuna Demirel, “Ben notumu düştüm gerisine karışmam” diye yanıt verdi. Hakimin “Yönetmeliğe rağmen açık tehdit altındaki Dink’in korunması için yazalım, harekete geçelim diye hiç aklına gelmedi mi” şeklindeki sorusunu Demirel, “Benim görevim değildi” diye cevapladı. Mahkeme başkanının “Bu kadar önemli bir konunun izinden dönen daire müdürüne iletilmesi gerekmiyor muydu” sorusuna Demirel'in “Ben yazıya paraf attım” diye cevap vermesi üzerine mahkeme başkanı, “Net cevap vermiyorsunuz” diye tepki gösterdi.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, “Yasin Hayal'in Dink cinayetini ne pahasına olursa olsun gerçekleştireceği yönünde iki tane rapor var. Bu iki evrakı İstanbul İl Emniyeti'ne ilettiniz mi" sorusunu "Elimizde öyle bir bilgi varsa iletmişizdir zaten" diye yanıtladı. Bakırcıoğlu Demirel'e, Alperen Ocakları, Mustafa Öztürk, Yasin Hayal bağlantısını sordu. Demirel ise, "Evrakta ne yazıyorsa bilgimiz odur" diye geçiştirme bir yanıt verdi. Bakırcıoğlu, "İçişleri Bakanlığına, Terörle Mücadele Başkanlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne bilgi verme gereğini değerlendirdiniz mi" diye sordu. Demirel de, Yasin Hayal'in zaten takipte olduğunu vurgulayarak ayrıca bir uyarıya gerek görmediğini söyledi. 

Sanık Ahmet İlhan Güler de Demirel'e "İstanbul'la görüşelim notu düştükten sonra İstanbul'la görüştünüz mü? Trabzon teknik dinleme için size sordu mu? Tape raporları size geliyor muydu? İstanbul'a da gelmesi gerekmez miydi" sorularını yöneltti. Demirel ise bu soruları, "Eğer yazdılarsa gelmişti" diye yanıtladı. Güler, Yasin Hayal ve grubunun dinleme tapelerinin İstanbul'a hiç gönderilmediğini dile getirdi. 

'DİNK'İN ADINI CİNAYET GÜNÜ DUYDUM'

Duruşmanın öğleden sonraki kısmına 2006 yılında C Büro Şube Müdür Yardımcılığı görevine atanan Ali Poyraz’ın ifadesi ve çapraz sorgusu ile devam edildi. Poyraz ifadesinde, 2007 yılının başında çıkan yeni yönetmelikle yeni bürolar kurulduğunu C5 Şubenin de onlardan olan, legal, resmi bir büro olduğunu söyledi.

Dink adını ilk defa cinayet günü duyduğunu iddia eden Poyraz, “Polis memuru gelip Agos'un genel yayın yönetmeninin öldürüldüğünü söyledi. Agos'un ne olduğunu sordum. Oradaki arkadaşlar da 'Nasıl bilmezsin bu senin şubenin görevi' dedi. Sonra şubedeki arkadaşlara sorunca olayın ayrıntılarını öğrendim” dedi. Poyraz, Dink cinayetinin ardından inceleme yapmak için gelen iki heyetin de C Şube Müdürlüğündeki görevine yeni başladığını öğrenince bir daha kendisiyle görüşmediklerini ifade etti.

Poyraz, “Görevli olmadığım bir dönemde görevi kötüye kullanmakla suçlanıyor olmam izah edilemez. Menfur eylemle ilgili görevli olmadığım bir dönemden sorumlu tutuluyorum. Mağdurum" dedi. Şube müdür yardımcılığı görevinin sadece paraf atma yetkisi olduğunu, imza yetkisi bile olmayan pasif bir görev olduğunu söyleyen Poyraz, “C Şube müdürü Ali Fuat Yılmazer'le 6 ay gibi kısa bir süre çalıştım. Savcının iddia ettiği gibi 2005'ten 2007'ye kadar çalışmadım. İddianameden anladığım Ali Fuat Yılmazer ile aynı dönem çalışmış olmak sanki terör örgütü üyeliği gibi yansıtılmıştır. İddianame tarafsız değil taraflı hazırlanmıştır. İddianamede şahsım için 'Silahlı terör örgütü üyesi olduğu anlaşılmıştır' deniyor. Fakat ikametim bile aranmadan nasıl böyle bir iddia ortaya atılıyor. Mesnetsiz ve varsayımlara dayalı bu iddiaları kabul etmiyorum. Tamamen soyut iddialarla çok ağır suçlamalar yapılmıştır. Şube müdür yardımcısı olarak benimle aynı pozisyonda olan İstanbul ve Trabzon istihbarat şube yardımcıları tanık olarak geçiyor. Şahsıma yöneltilen iddia ve suçlamaları kabul etmiyor, reddediyorum” diyerek beraatini ve duruşmalardan vareste tutulmayı talep etti.

'FAİLLERİN BULUNMASI İÇİN ÇALIŞTIK'

Poyraz'ın çapraz sorgusunu yapan mahkeme heyeti, “C şubeye başladığınızda göreviniz neydi” diye sordu. Poyraz ise görevinin idari ve teknik işleri içeren bilgi işlem, istatistik, eğitim çalışmaları gibi görevler yaptığını söyledi. Mahkeme heyeti, C5'te Dink suikastinden başka Ergenekon, Balyoz gibi dosyaların da olup olmadığını sordu fakat Poyraz “Bilmiyorum” diye yanıtladı. “Cinayet gerçekleştikten sonra faillerin yakalanması için yoğun çaba sarf ettik” diyen Poyraz'a savcı, “Faillerin tespiti açısından yoğun çalıştık, dediniz. Bu çalışmalara nasıl katkıda bulundunuz ne gibi veriler elde ettiniz” diye sordu. Poyraz ise, "Ben ara bir makamdım, kimseye talimat verme yetkim yoktu. Ne olmuş diye öğrenmeye çalıştım. Samast yakalanınca Samsun'la irtibata geçtik, Yasin Trabzon'da mı, diye baktık. Birebir bir katkım olmasa da işleyiş anlamında faydamız olmuştur” diye yanıtladı. Savcının, “C şube müdürlerinin izin hastalık durumlarında makama vekalet ettiniz mi” sorusuna Poyraz, “2 yardımcıydık kendi aramızda paslaşıyorduk” diye cevap verdi.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da Poyraz'a, C Şube Müdür Yardımcılığı görevini kimden devraldığını sordu. Poyraz, kendisinden önce şube müdür yardımcısı olmadığını söyledi. Bakırcıoğlu, “Göreve getirildiğinizde şubenin çalışma alanına ilişkin bilgi aktarıldı mı”diye soru yöneltti. Poyraz ise şu cevabı verdi, “Bazı şeyleri yavaş yavaş anlatıyor bilgilendiriyorlardı. Ön bilgilendirme gibi bir şey olmadı 'Yavaş yavaş öğrenirsin' dendi."

Bakırcıoğlu son olarak "C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer yıllık izindeyken siz C Şube Müdürlüğüne vekalet etmişsiniz. O dönem Dink'e ilişkin bir bilgi akışı oldu mu” diye sordu. Poyraz ise “İlgili büro amirine gider o bilgi, bana öyle bir bilgi gelmedi" diye cevap verdi. Dink duruşmasına yarın Trabzon C Şube Müdür Yardımcısı Osman Gülbel'in sorgusu ile devam edilecek.

ÖNCEKİ HABER

Tahir Elçi yeniden seslendi: Çatışma istemiyoruz

SONRAKİ HABER

Boratav: Ekonomik kriz Erdoğan'ı teğet geçebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...