27 Kasım 2016 05:07

MSB’den sivillere hapis ve idam tehdidi

Milli Savunma Bakanlığı işyerlerine yazılar göndermeye başlayarak yoklama kaçaklarının, bakayaların peşine düşmüş durumda.

Paylaş

Mehmet TARHAN

Milli Savunma Bakanlığı işyerlerine yazılar göndermeye başlamış. Vicdani Ret Derneği’nin (VR-DER) basın açıklaması dolayısıyla haberdar oldum.* Bir yandan ülke içinde, bir yandan Suriye’de savaşan, Irak’ta da savaşmak için NATO kapılarında yatıp kalkan TSK yoklama kaçaklarının, bakayaların peşine düşmüş. Yoklama kaçağı çalıştırmanın suç olduğunun belirtildiği resmi yazıda işyerinden yoklama kaçağı/bakaya’nın Askerlik şubesine gönderilmesi isteniyor. Aksi halde 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun (ACK) 75. maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulacağı söyleniyor. İlgili madde şöyle:

Madde 75–1–(Değişik: 30/4/1945 - 4726/2 md.) Asker kişileri kaçmağa kışkırtan veya kaçmalarını veya kaçaklığın devamını kolaylaştıran veya kaçakları, izinsizleri, bakayayı, yoklama kaçaklarını, saklıları ve çağrılıp ta gelmiyen yedek subaylarla yedek askeri memurları bilerek özel ve resmi hizmete alanlar veya gizliyenler veya Devlet, il ve belediyelerle bunların denetimi altındaki bütün kuruluş ve kurumlarda ve banka ve kamu faydasına çalışan dernek ve mesleki kuruluşlarda her ne suretle olursa olsun çalıştıranlar ve Hükümetten yapılacak tebligat üzerine özel işlerinden çıkarmıyanlar barışta üç aydan bir yıla ve tekerrüründe bir yıldan üç yıla, seferberlikte veya olağanüstü hallerde altı aydan iki yıla kadar hapis ve bu eylemin seferberlikte veya olağanüstü hallerde tekerrüründe yedi yıla kadar ağır hapis cezasiyle cezalandırılır.

2 - Seferberlikte herhangi bir suretle askeri kuvveti tenkise sebep olacak surette vakıa gayrimutabık kasten vesika verenler birinci defasında iki seneden beş seneye kadar ağır hapis ve mükerrirler ölüm cezasiyle cezalandırılırlar.

VR-DER açıklamasında 400.000 kadar asker kaçağının çalışma hakkının da engellenmesine dolayısıyla “Sivil Ölüm”e mahkum edilmesine dikkat çekiyor ve zorunlu askerliğe direnenlere hukuki destek vereceğini belirtiyor. Böyle bir dönemde, vicdani ret gibi bir konuda çalışmalarını kararlılıkla sürdürdükleri için kutlamadan geçemeyeceğim. Fakat Kanun maddesini açıp okuyunca çok daha ağır bir sorunla karşı karşıya olduğumuz görülüyor:

1- MSB uzun zamandır uygulanmayan bir kanunu tekrar uygulamaya koyuyor. AİHM tarafından Türkiye aleyhine pek çok kararda altı çizilerek “Sivil Ölüm” olarak tanımlanan durumu norm olarak dolaşıma sokuyor. Dolayısıyla Avrupa Konseyi üyesi olması dolayısıyla bağlı bulunduğu yargı kararlarını tanımadığını açıkça ifade etmiş oluyor. Keza bu normun kendisi Sözleşme’ye aykırı.

2- Kanundaki ceza sürelerini ise OHAL koşullarında okuduğumuzu unutmamalıyız. Bu da bir yoklama kaçağını çalıştıran kişinin 6 aydan 2 yıla, tekerrüründe ise 7 yıla kadar ağır hapis anlamına geliyor.

3- Suriye’de savaş halinde olan, Irak sınırına tanklarını yığmış bir ülkenin resmen savaş halinde olduğunu düşünürsek ikinci paragraf da dikkate alınmalı. Mesela artık askeri hastanelerden değil sivil hastanelerden alınıyor askerliğe elverişlilik raporları. Madde 75-2 bütün doktorların tepesinde sallanıyor: “herhangi bir suretle askeri kuvveti tenkise sebep olacak surette vakıa gayrimutabık kasten vesika verenler birinci defasında iki seneden beş seneye kadar ağır hapis ve mükerrirler ölüm cezasiyle cezalandırılırlar.”

4- Belge suç duyurusunun Cumhuriyet savcılıklarına yapılacağını söylüyor. Fakat söz konusu işyeri sahipleri ve doktorlara isnat edilecek suçların ACK kapsamında olması Askeri Yargı’nın siviller üzerindeki yaptırım gücünü gösteriyor. Yani bir sivil Askeri Ceza Kanunu’na göre yargılanabilir, hüküm gitebilir, hatta idam edilebilir. Bu rejimin adının ne olacağı konusunda sanırım pek soru işareti yoktur kafalarda.

5- Belge doğrudan olmasa da yoklama kaçağı/bakayaların işten çıkarılmasını çıkar yol olarak sunuyor; dolayısıyla özel işletmelere doğrudan müdahale edebilen bir Askeri Ceza Kanunu’ndan bahsediyoruz. Fakat belge işyeri sahibi/amire başka bir yükümlülük daha getiriyor: “Yükümlünün silahaltına alınmasını sağlamak için en yakın askerlik şubesine müracaat etmesinin ve işlemlerini tamamladığına ilişkin askerlik şubesinden alacağı belgeyi 15 gün içerisinde kurumunuza/işyerinize ibraz etmesi gerektiği hususunun kendisine tebliğ edilerek tebellüğ belgesinin askerlik şubesine gönderilmesi gerekmektedir.” Bu cümleden sonraki ACK hatırlatması “Aksi takdirde” diye başlıyor. Yani işyeri sahibi/amir yoklama kaçağı/bakayayı işten çıkararak kurtulamıyor. Çalışanı askerlik işlemlerini yapmaya zorlaması gerekiyor. En azından tebellüğ belgesini imzalatması ve askerlik şubesine teslim etmesi gerekiyor ki ceza riskinden kurtulsun. Bu durumda yoklama kaçağı/bakaya eğer imzaya direnirse ne olacak? Kaldı ki bu tebligatı kabul etmeme hakkı mevcut. Bu belge açıkça halkı kin ve düşmanlığa tahrik, şiddete teşvik belgesi olarak okunabilir. Dolayısıyla Milli Savunma Bakanlığı açıkça suç işliyor.

6- En önemlisi ise 75. maddenin başındaki “Asker kişileri kaçmağa kışkırtan veya kaçmalarını veya kaçaklığın devamını kolaylaştıran” ifadesi. Mesela askerlik çağındaki birinin sevgili, “çok özlerim gidersen” dedi; buyrunuz kıkırtma. Ya da yoklama kaçağı/bakayanın annesi akşam yemeği hazırladı oğluna, evden kovmadı; buyrunuz kaçaklığın devamını kolaylaştırma. Kısacası bu 400bin kişiyi askere yollamak için zorlamayan herkes bu maddenin hedefi olabilir. Yani ACK sadece işyerlerine değil, evlerin içine ailelere kadar uzanıyor.

Askeri vesayeti geriletmekle övünen, aile sevdalısı AKP’nin ACK’nin sivil alana bu müdahalesinin taşıyıcısı olması, içinde bulunulan rejimin sadece sivil bir diktatörlükten öte askeri de bir diktatörlük olduğunu gösteriyor. Vicdani ret ya da bu rejime farklı yollarla da olsa ortak olmamak yani fiili vicdani ret; bu rejime karşı direnişin en önemli alanlarından birisi olacak gibi görünüyor. Fakat anlaşılan o ki bir o kadar da çetin bir mücadele bekliyor hepimizi.

*VR-DER açıklamasına derneğin internet sitesinden ulaşılabilir.

http://vicdaniret.org/vr-der-msb-isyerlerine-tebligat-gonderip-zorla-asker-alimi-yapmaya-calisiyor/

ÖNCEKİ HABER

Çözülmek istenmeyen cinayet: Tahir Elçi!

SONRAKİ HABER

Sporda birleşik cephe yaratmak gerekiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...