27 Kasım 2016 04:17

Trump’ın ekibi Ortadoğu’da yeni savaşlar çıkaracak

Donald Trump’ın kaçıklarla dolu tehlikeli ekibi yolsuzlukların yayılmasına neden olacak ve Ortadoğu’da yeni savaşlar başlatacak.

Paylaş

Patrick COCKBURN

IŞİD, Musul ve Rakka’da baskı altında ancak Donald Trump’ın başkan seçilmesinden çok mutlular.

Afganistan’daki IŞİD Lideri Ebu Ömer Horasani, “Liderlerimiz ABD seçimlerini yakından takip ediyor ama Amerikalıların kendi mezarlarını kazmasını beklemiyoruz” demişti. Horasani, Trump’ın Müslümanlara karşı nefretinin IŞİD’in binlerce savaşçı kazanmasını sağlayacağını da sözlerine eklemişti.

IŞİD, 11 Eylül sonrası olduğu gibi Müslümanların şeytanlaştırılması ve topluca cezalandırılmasıyla İslam toplumunun önemli bir kesiminin saflarına katılacağını hesap ediyor. Dünya üzerinde 1.6 milyar Müslüman olduğunu düşünürsek -dünya nüfusunun yüzde 23’ü- IŞİD ve el Kaide tipi örgütlerin, önemli bir güç olarak kalabilmeleri için İslam toplumunun küçük bir bölümünü kazanması yeterli olacak.

Müslümanlara karşı kan donduran öneriler, Trump’ın seçim kampanyasında merkezi bir rol oynadı. Bir ara Müslümanların ABD’ye girmesini tamamen engelleme sözü bile verdi. Daha sonra bunu “detaylı güvenlik araştırması” olarak değiştirdi. Basınçlı su işkencesi onay görüp alkış alırken Hillary Clinton, “radikal İslamcı terörizm”den bahsetmediği gerekçesiyle kıyasıya eleştirildi.

Trump ve danışmanları bunların çoğunu seçim kampanyasının abartılı retoriği olarak açıklamaya çalışabilir ama IŞİD ve el Kaide propagandacıları Trump’ın sözlerinin tüm orijinal zehriyle birlikte sonsuza kadar tekrar edilmesini sağlayacaktır.

Yeni yönetimdeki Müslüman karşıtı eğilime dikkat çeken propaganda, Trump’ın güvenlik ve dış politika ekibinin geçmişi hesaba katıldığında gerçekten o kadar da uzak olmayacak.

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevini 2014’te Obama tarafından Savunma İstihbarat Kurumu’nun Direktörlüğünden alınan General Michael Flynn’e verdiği belirtiliyor. Flynn, İslamcı militanlığı sadece bir tehlike olarak değil ama ABD’ye hayati bir tehdit olarak görüyor. Bu yılın başında “Müslümanlardan duyulan korkunun mantıklı” olduğu tweetini atmıştı.

Flynn’de, seçim mitingleri sırasında Hillary Clinton’a yönelik “Tutuklayın onu” sloganlarına eşlik etmesine yol açan saplantılı, kendini beğenmiş bir hal var. Eski çalışma arkadaşları, Flynn’in Ortadoğu’yu kasıp kavuracak bir siyasi ufka sahip olmasından şikayet ediyor. Flynn’in danışma şirketinin Türk hükümeti için lobi faaliyeti yürüttüğü görülüyor. Ve Flynn yakın dönemde, Washington’un Suriye ve Irak’ı işgalini önlemek için çalıştığı Türkiye’ye ABD’nin tam destek vermesi çağrısında bulunan bir yazı yazdı. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı, Trump’ın seçilmesini coşkuyla karşıladı ve ABD’deki protestoları(Türkiye’de tazyikli suyla süratle bastırılacak olan eylemler) keskin bir dille eleştirdi.

Trump’ın ekibinde yer almayı umanlarda öne çıkan özellik, Washington’un olağan standartlarına göre bile yüksek olan kişisel açgözlülük. Trump, kampanyasını meşhur “Bataklığı kurutun” sloganıyla yürüttü ve yolsuzlukları hedef aldı ancak bataklığın çıkışının yeni yönetimin başlangıç noktası olduğu görülüyor.

Bunun en acayip örneği, 11 Eylül sırasında New York Belediye Başkanı olmasını, yabancı hükümet ve şirketlere verdiği danışmanlık hizmeti ve konferans konuşmalarıyla milyonlarca dolar kazanmak için kullanan Rudy Giuliani. Öyle görülüyor ki bunlar, onun için yeterince şüpheli değildi. 2011 ve 2012’de Dışişleri Bakanlığı’nın terörist örgütler listesinde olan İranlı meşum kültvari Halkın Mücahitleri Örgütü’nü savunan konuşmalar yaptığı belirtiliyor.

Bir bataklık canlısından bahsedilecekse Giuliani ta kendisidir yine de bu hafta onun Adalet Bakanlığı görevini reddettiği ve bu yazı yazıldığı sırada Dışişleri Bakanlığı için konuşulduğu belirtiliyordu.

IŞİD ve el Kaide, kendi kaderleri için kasvetli bir dönemde gelen Trump zaferinden tam olarak ne kadar yararlanabileceklerini hafife alıyor olabilirler. Trump ve adamları şimdiden yüz milyonlarca Müslümanı korkutuyor, öfkelendiriyor ve cihatçıların seslenebileceği kesimlerin genişliğini artırıyor.

11 Eylül’ü Usame bin Ladin için büyük bir başarıya çeviren İkiz Kulelerin yıkılması değil Afganistan ve Irak savaşlarını yaratan ABD ordusunun askeri tepkisiydi. Bu yeniden yaşanabilir.

Musul kuşatmasının sonucu ne olursa olsun, IŞİD’in etrafı çevrilen lideri Ebubekir el Bağdadi için başka uzun dönemli potansiyel kazanımlar da gündeme gelebilir. Taliban, el Kaide ve IŞİD, Afganistan ve Irak’taki savaşın yarattığı kaostan doğan köktenci askeri hareketlerdir ve hepsi Suriye, Libya, Yemen, Somali ve ötesindeki anarşi koşulları sayesinde güçlenmektedir.

Teoride Trump bir dış müdahale karşıtı. ABD ordusunun Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki askeri varlığına muhalif. Suriye’deki savaşı da sona erdirmek istiyor. Fakat aynı zamanda İran’la olan nükleer program anlaşmasına da karşı ve Barack Obama’yı 2011’de ABD askerlerini Irak’tan çektiği için eleştiriyordu(ki aslında bu anlaşma George W. Bush döneminde imzalanmıştı)!

Ancak Bush ve Obama da ilk seçildiklerinde dış müdahale karşıtıydı. Olayların gelişimi, Washington dış politikasının askeri macera arzusu bu durumu değiştirdi.

ABD ordusu ve hava kuvvetleri, Irak ve Suriye’de yoğun olarak varlık gösteriyor ve bu Obama’nın gidişiyle de sonlanmayacak. Trump’ın dış müdahale karşıtlığıyla çelişkili olarak, dış politika ekibinin John Bolton gibi önde gelen isimleri, 2003’ten bu yana İran’la savaş çağrısı yapıyor. Bolton, Kuzey Irak’ta ve Doğu Suriye’de, her cümlesi sahadaki güçlere dair cehalet ve yanlış hükümler içeren bir plan uyarınca Sünni devleti oluşturma çağrısı yapıyor.

Bölgedeki sorunu daha da derinleştirme konusunda bir reçete olarak bundan iyisi bulunamaz.

Washington’da her zaman için -bazen yüksek mevkilerde- kaçıklar oldu ama yeni yönetime eklemlenen tehlikeli insanların sayısı Amerikan tarihinde hiç bu kadar yüksek olmamıştı.

Örneğin, The Daily Beast’ten Shane Harris ve Nancy Youssef’a göre Trump’ın ulusal güvenlik geçiş ekibinin danışmanlarından olan Clare Lopez, ‘See No Sharia’ isimli kitabında İslamcıların ve özellikle de Müslüman Kardeşlerin Beyaz Saray, FBI, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na sızdığını iddia ediyor. Lopez’e göre 2008 mali krizine hisse senedi satışlarıyla teröristler neden oldu.

İyimserler, hafta boyunca Trump’ın göründüğünden daha az ideolojik olduğunu, ABD devlet gemisinin sürat teknesinden çok tersine çevrilmesi zor bir okyanus gemisi olduğunu söyleyip durdu. Gizli olarak da adı geçen tüm düzenbaz ve çılgınların istedikleri işi alamayacağını sözlerine ekledi.

Maalesef, bunların çoğu 11 Eylül öncesi göreve geldiğinde George W. Bush için de söylenebilirdi. Tam da böylesi kibirli ve cahil oportünistler terörizm tarafından provoke edilip kendi kendine zarar veren aşırı tepkiler vermeye en yatkın olanlardır. IŞİD iyi bir hafta geçiriyor.

*The Independent’tan çeviren Mithat Fabian Sözmen

ÖNCEKİ HABER

İhsan Raif Hanım, şikâyet edin!

SONRAKİ HABER

Samsun'da 24 öğretmen gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa