Sanatçı Jülide Kural Özgür Gündem davasından yargılandı
Kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için bir günlük genel yayın yönetmenliği yapan oyuncu Jülide Kural hakim karşısına çıktı.
Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla yapılan nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasına katıldığı için yargılanan oyuncu Jülide Kural, yönetmen İlham Bakır ile gazetenin Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya'nın davası görüldü.
Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sanatçılar Kadir İnanır, Tilbe Saran, Iraz Yöntem, Ferhat Tunç, gazeteciler Ragıp Duran, Banu Güven ve Türkiye İnsan Hakları Vakfından Ümit Efe de destek verdi.
Duruşmada Jülide Kural hazır bulunurken, Özgür Gündem soruşturmasından tutuklu bulunan İnan Kızılkaya da jandarmalar eşliğinde salona getirildi. Aynı dosyada yargılanan yönetmen İlham Bakır da yargılandığı dosya kapsamında talimatla daha önceden ifade verdiği için duruşmaya katılmadı.
Kimlik tespitiyle başlayan davada daha sonra iddianame okundu. İddianameden sonra, İnan Kızılkaya daha önceki duruşmalarda verdiği savunmayı tekrarladı.
Mahkeme heyeti Özgür Gündem gazetesinde yazılan haberleri okudu.
Daha sonra Jülide Kural savunmasını yaptı. Hem yazılı hem de sözlü olarak savunma yapan Kural şunları söyledi: "Demokratik bir ülke olmanın en temel göstergesi kuşkusuz ifade ve basın özgürlüğüdür. Bu gerçekten hareketle bir yurttaş olarak, farklı haber alma kanallarının gerekliliğine olan inancım; her bireyin haber alma hakkına olan saygım, baskı ve yıldırma yöntemlerine karşı doğal bir refleks olarak özgürlükten yana olan duruşum, o dönemde yoğun bir baskı altında olan Özgür gündem gazetesi ile dayanışma gerekliliğini, demokrasiye inanan her birey gibi benim için de kaçınılmaz kılmıştır. O nedenle de bir günlük sembolik genel yayın yönetmenliği görevini üstlendim. Ben gazeteci değilim, ben bir sanatçıyım. Doğal olarak yalın bir gerçeklikle sembolik tanımlamasının altını bir kez daha çizmek isterim. Tam da bu nedenle o günkü gazetedeki haber ya da yazıların ne içeriği, ne de neler olduğu konusu bilgim dahilinde değildir. Yaklaşık 33 yıldır sürdürdüğüm sanat hayatımda Çehov, Shakespeare, Euripiedes, Wollf, Brecht, Fo, Finter, Haldun Taner ve daha birçok büyük yazarın dünyalarındaki bir karaktere aktris olarak bürünürken bir gerçeği hep yeniden keşfettim. Hangi dilde, hangi kültürde, hangi kıtada olursa olsun, sanatçının ulaşmak istediği ana gerçek özgürlüktü. Özgürlükse, olasılıklar içinden seçebilmek hakkını veriyordu insana. Ve insan özgürleşmek için gerçeği ararken aslında o yolda özgürleşiyordu. Kaldı ki sanatın tam da hayatın içinden filizlendiğine inanan biri olarak yaşadığım ülkenin sorunlarına duyarsız kalmam mümkün değildir. Evrensel insan hakları mücadelesine bağlı ve onun bir parçası olan bir birey olarak anti militarist, şiddet karşıtı, barış taraftarı bir insan hakları aktivistiyim. Sonuçta demokrasiye, evrensel insan haklarına inanan şiddet karşıtı ve bu ülkeyi çok seven bir sanatçı olarak bana yönelttiğiniz suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum."
Savunmalardan sonra dava 14 Şubat 2017 tarihine ertelendi. (İstanbul/EVRENSEL)