22 Kasım 2016 00:50

Noaf bebek işte böyle öldü!

Açlık ve soğuk yetmedi, bir de hastane kapısı yüzüne kapandı... 3 aylık mülteci Noaf bebeğin ölümünün arkasında devletin mülteci politikası var.

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Noaf bebeğin ölümünün arkasından devletin mülteci politikası çıktı. Noaf bebeğin ailesi, tedavi için gittikleri hastanenin kapısından kimlikleri olmadığı için geri çevrildiğini söyledi. Halkların Köprüsü Derneği de yeni çocuk ölümlerine karşı yetkililere çağrıda bulundu.

İzmir’in Torbalı ilçesindeki binlerce mülteciden biri olan 3 aylık Noaf bebeğin bedeni kötü yaşam koşulları karşısında hayata yenik düştü. İlçenin Eğerci Mahallesi’nde yaşayan  Noaf bebek soğuk hava ve yaşadıkları harabe evde bir ısıtıcı olmaması nedeniyle zatürre hastalığına yakalandı.

Noaf bebek fenalaşınca, ailesi onu Torbalı Devlet Hastanesine götürdü. Ancak henüz 3 aylık bile olmayan Noaf bebek, devletin verdiği Geçici Koruma Kartı olmadığı için hastaneye alınmadı. Aileden İzmir’e gitmeleri istendi ancak aile hem parasız olduğu hem de dil bilmediği için İzmir’e gidemedi. İlerleyen günlerde hastalık daha da şiddetlendi ve yeterli beslenemeyen Noaf bebeğin bedeni bu hastalığa daha fazla dayanamadı.

Geçici kimlik kartını alabilmek kolay değildi. Zira kartlar 3 aydan önce çıkmıyor. Son zamanlarda bu kartın çıkması daha da zorlaştı. Suriyeliler kartlarını çıkarabilmek için bir çok kez göç idaresi önüne gidip gelmek zorunda kalıyor. Bu süreç, kent merkezi dışında yaşayan Suriyeliler için daha da zor oluyor. Hem maddi sorunlar hem de yabancı olmaktan kaynaklı kent merkezine gidip gelmek güçleşiyor. Ayrıca kart başvurusu sırasında Suriyelilere, ön kayıt belgesi veriliyor ancak bu belge ile hastanelerde tedavi olabilmek mümkün değil, sadece acile başvuru yapılabiliyor ancak bu hizmet de gerçek hayatta yer edinebilmiş değil. Hastaneler, kimi zaman acile giriş yaparken de kimlik istiyor.

Noaf bebeğin babası Abdülkerim Aluş konuya ilişkin gazetemize konuştu. Yaklaşık 2 yıl önce Suriye’nin İdlip kentinden gelen Aluş ailesi, Torbalı’nın Eğerci Mahallesi’nde yıkılmaya yüz tutmuş, iki odalık harabe bir evde diğer 9 aile ile birlikte kalıyor. Toplamda 25 kişinin olduğu evin elektrik ve suyu kesik, evde herhangi bir ısıtıcısı yok. Bu harabe evin aylık kirası ise 500 TL.

‘KİMLİK İÇİN BAŞVURDUK ALAMADIK’

Baba Abdülkerim Aluş, hem kendileri, hem de çocukları için kimlik başvurusunda bulunduklarını ancak kendilerine çok ileri bir tarihe randevu verildiğini söyledi. Baba Aluş “Bizden çocuğumuz için kimlik istediler, aksi durumda bakmayacaklarını söylediler. Hastanede tercüman olmadığı için de kimseye derdimizi anlatamadık. Paramız olmadığı için ne İzmir’e gidebildik ne de ilaç alabildik. 1 yaşında bir çocuğumuz daha var. O da hasta ve onu da hastaneye götüremedik. Çok düzenli çalışamıyoruz. Her zaman iş olmuyor. Kazandığımız para sadece hayatta kalmamıza yetiyor” dedi.

HALKLARIN KÖPRÜSÜ BÖLGEDE TARAMA YAPTI

Öte yandan Halkların Köprüsü Derneği de, Aluş ailesinin yaşadığı Eğerci Mahallesi’nde sağlık ve saha taraması yaptı. Köyde 3 evde ve 3 çadırda toplamda 31 aile yaşam mücadelesi veriyor. Toplamda 90 Suriyeli var ve bunların 30 tanesi çocuk, çoğu da bebek. Yapılan tarama sonucunda, çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonları, ishal, besin yetersizliğine bağlı olarak gelişim geriliği ve cilt hastalıkları tespit edildi. Çocukların 3 tanesi yetersiz beslendiği için yürüyemiyor. Bir çocuk da daha zatürre hastalığı tespit edildi. Dernek üyesi sağlıkçılar, yaptıkları muayene sonucunda beraberinde getirdikleri ilaçları ailelere verdiler.

DAYIBAŞILARI ÇADIRLARDAN BİLE PARA ALIYOR

Dayıbaşıları tarafından ailelere kiralanan evlerin fiyatları ise çok yüksek. Evlerin kiraları 400-500 ve 1000 TL. Dayıbaşıları çadır alanlardan kira toplamaya başlamış. Suriyeli aileler, kendi yaptıkları çadırlar için dayıbaşılarına 250-350 TL gibi ücretler ödüyor. Evlerden biri ise ahırdan bozma. Evlerin çoğunun elektriği, suyu yok. Banyo, tuvaletler ve mutfaklar kullanılamaz halde. Çok azında bir soba var. Yeni doğum yapmış anneler tarlaya giderken bebeklerini de yanında götürüyor.

KİMLİK OLMADAN DA TEDAVİ SAĞLANMALI’

Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdiye kadar gördüğümüz en kötü mülteci yerleşkelerinden birisi. Maddi durumları çok kötü. Bugün yemek yemediklerini, sadece ekmek yiyebildiklerini söylediler. Evler yaşanamayacak durumda. Tarama esnasında bir zatürre bebeğe daha rastladık. Hastaneye yatırmasaydık belki onun da ölüm haberini alacaktık. Bir hasta çocuğu, ailesi tarlada olduğu için hastaneye götüremedik. Aklımız o çocukta kalacak. Aileleri daha iyi evlere yerleştirmek için temaslarda bulunduk. Bu bölgeye tekrar geleceğiz ve burada mültecilerin yaşadıkları sorunları raporlayıp, Torbalı Kaymakamlığına ve Torbalı Belediyesine sunacağız ve harekete geçmelerini isteyeceğiz. Yeni çocuk ölümleri olmaması için devletin harekete geçmesi gerekiyor. Kimlik olmadan da Suriyeli mülteciler hastanelerde tedavi olabilmeli. Bunun önündeki engeller kaldırılmalı.”

ÖNCEKİ HABER

Autoliv işçileri: Türk Metal’e büyük bir güvensizlik var

SONRAKİ HABER

El koymanın ezasını halkın yüzde 80’i yaşayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...