17 Kasım 2016 00:35

‘O zaman bu sendikalar niye var!’

Açığa alınan on binlerce eğitim emekçisine Eğitim Sen dışındaki sendikaların sahip çıkmamasını Eğitim Sen yöneticisi Hüseyin Özev değerlendirdi.

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan operasyonlar kapsamında on binlerce eğitim emekçisi açığa alındı, binlercesi ihraç edildi. Ancak sorun bununla sınırlı değil. Zira, açığa alma ve ihraç etmelerin en yoğun yaşandığı sendikalar Aktif Eğitim-Sen, Eğitim-Bir-Sen ve Türk Eğitim-Sen olurken, üyelerine en az sahip çıkanlar da onlar oldu. Sahip çıkmama hali emekçiler arasında korkuyu artırırken, bu korku kimi emekçilerde hasta olan çalışma arkadaşını telefonla arayamamaya kadar vardı. Destek göremedikleri için başka sendikalara üye emekçilerin de kendilerine başvurduğunu anlatan Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Özev, “Sendikalar aralarında bir şey yapamayız, üye olmasaydınız diyenler var. O zaman bu sendikalar niye var” diye tepki gösterdi.

Yaşananlara ilişkin gazetemize konuşan Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Özev, “Eğitim-İş de dahil olmak üzere Eğitim-Bir-Sen ile Türk Eğitim-Sen üyelerine sahip çıkmıyor. Diğer sendikalara üye emekçiler de bize müracaat ederek hukuksal anlamda destek talep ediyor” dedi. Özellikle Eğitim-Bir-Sen üyelerinin kendi sendikalarından hiçbir destek alamadıklarını ifade eden Özev, “Bağcılar’da bir öğretmen ihraç olduktan sonra Eğitim-Bir-Sen Bağcılar İlçe Başkanı Mükremin Köse’nin yanına giderek ‘Ben sizin sendikanızın üyesiyim, ihraç edildim, mesleğime geri dönmek istiyorum. Sizden yardım talep ediyorum’ diyor. Şube başkanı da bu kişiye dönerek ‘Hocam kusura bakma elimizden bir şey gelmiyor. Üye olmasaydınız’ diyor. Bunlar ihraç edilen bir üyenin bana anlattıkları” diye konuştu.

SENDİKA NEDEN VAR?

Sendikaların üyelerinin ekonomik, demokratik haklarını savunmak için var olduğunu hatırlatan Özev, “Üye ihraç edildiğinde veya başına bir şey geldiğinde sendikanın o üyesine sahip çıkması gerekir. Sendika neden var? Bunun için var. Sanki bu sendikalar üye hiçbir üye ihraç edilmemiş, ceza almamış, açığa alınmamış gibi davranıyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Memur- Sen’e bağlı  Eğitim-Bir-Sen, Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen ihraç edilen üyelerine kamuoyu önünde sahip çıkmaları gerekiyor. Başka türlü sendikaların hiçbir inandırıcılığı kalmıyor” dedi. Bu süreçte Eğitim Sen’in ihraç edilen üyelerinin hem ekonomik kayıplarını karşıladığını hem de ihraç edilen üyelerine hukuksal destek verdiklerini aktaran Özev, “Açılan bu davalar nedeniyle üyelerimizden herhangi bir ekonomik talepte de bulunmuyoruz” dedi.

BU KORKU SARMALINDAN BİRLİKTE ÇIKABİLİRİZ

Sendikaya üye olmanın dahi suç haline getirildiği bir ortamdan geçildiğini kaydeden Özev, şöyle devam etti: “Bu korku sarmalından çıkış yolu, birbirimizin sorunlarına sahip çıkarak, hükümetin sendikalara yönelik bu saldırılarına karşı durmakla olur. Bu ihraçlarla ilgili başlatılmış hukuksal herhangi bir süreç yok. Hiçbir üyenin savunması alınmış değil. Suçsuzsan gidip dilekçe vereceksiniz biz araştıracağız diye bir bakış açısı var Hükümette.  Sorgusuz sualsiz, hukuksuz bir şekilde hiçbir üyenin ihraç edilmemesi, açığa alınmaması gerekir. Dolayısıyla bu süreçten çıkış ancak bir arada bulunarak, açığa alınan arkadaşlarımıza destek olarak olur.” OHAL’in bir an önce kalkması gerektiğine dikkat çeken Özev, “Sendika olarak biz suçlu insanları savunacak değiliz ama sendikal eylemler yüzünden alınan arkadaşlarımız var. Özellikle Eğitim Sen üyelerine dönük böyle bir saldırı var. Üzerinden aylar geçmesine rağmen geçmişte yapılmış eylemler tekrar sorgulama sebebi oluyor. 29 Aralık grevine katılan üyelerimiz ifadeye çağrılıyor. Üzerinden 10 ay geçmiş bir olaydan sonra insanları çağırıp sendikal eylemlerinden dolayı suçlu bulmak hiçbir yasaya, anayasaya, uluslararası hukuka sığmaz. Dolayısıyla biz ihraç edilen üyelerimizle ilgili gerek Danıştayda gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davaları açtık. Hiçbir arkadaşlarımız herhangi bir suç işlemedi. Mesleklerine dönmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Sendikalardan istifa etmenin çıkar yol olmadığını belirten Özev, “Sendikadan kaçış daha büyük tehlikelere yol açacaktır. Sendika şemsiye örgütüdür, üyelerinin haklarını, çıkarlarını savunur. Başına bir iş geldiğinde korur, kollar, davalarını açar, takip eder. Sendikalardan istifa etmek doğru bir şey değil. Yalnız başına bu tehlikelerle karşı karşıya kalma ihtimali daha yüksek. Bu süreci ancak örgütlü olarak atlatabiliriz. Yalnız başına kimse bir şey yapamaz. Bu süreci tersine çevirecek bir mücadele programı ortaya koymamız gerekir” dedi.

İNSANLARI NEREYE KADAR KORKUTACAKSIN?

Yaratılan korku ortamına dikkat çeken Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Özev, “İş güvencesine dönük saldırılar, ihraçlar, açığa almalar nedeniyle insanlar korkuyor. İnsanlar isimlerinin defterlere yazılmasını dahi istemiyor. İşyeri ziyaretlerimizde farklı sendikalara üye, farklı anlayışlara sahip emekçilerle konuşuyoruz. Yaşananlardan endişe duyuyorlar. Yani okulundan yıllarca beraber çalıştığı bir insan , emin olduğu bir insan işten atılmış, bir sendikaya üye olduğu için, bir cemaati desteklediği için işten atılmış. Dolayısıyla bu durum AKP’li de de bir kaygı yaratıyor. İşten atmanın yolu açıldı. Bu iktidar gider başka bir iktidar gelirse başka nedenlerle bizi de işten atar diye düşünüyor. Yıllarca birlikte çalıştığı arkadaşının işten atılmasından dolayı kaygı duyuyor. Onunla resmi varsa, telefonda görüşmüşse, onunla birlikte aynı ortamı paylaşmışsa bu onlarda bir endişe yaratıyor. Çünkü fotoğraflar, telefon görüşmeleri dahi suç sayılıyor. Dolayısıyla bu hükümeti destekleyen kamu emekçisinde de diğer emekçilerde de endişe yaratıyor. Böyle bir korku var bu açıkça görülüyor. Ancak insanları nereye kadar korkutacaksın? Diğer taraftan da insanlarda bu durumun ortadan kalkmasıyla ilgili beklenti var” diye konuştu.

ASIL TEHLİKE İŞ GÜVENCESİNİN ORTADAN KALKMASI

Asıl tehlikenin hükümetin iş güvencesine dönük saldırıları olduğuna dikkat çeken Özev, 18 bin sözleşmeli öğretmenin atandığını söyleyerek şunları belirtti: “Sözleşmeli öğretmen demek köle koşullarında çalışmak demektir. 6 yıl boyunca hiçbir yere gitmeyeceksin. Sözleşme her yıl yenileniyor. Bu süreç içerisinde amirine, ilçe ve il milli eğitime, müfettişe bir itirazda bulunduğun andan itibaren iş güvencen ortadan kalkıyor. Bu bizi bekleyen en büyük tehlikelerden biri. İş güvencesinin ortadan kaldırıldığı koşullarda insanların özgür bir şekilde çalışması ve söz söylemesi mümkün değildir.”

‘SENDİKAMIZIN YAPACAĞI BİR ŞEY YOK’

Hakkındaki iddialarla ilgili görüştüğümüz Eğitim-Bir-Sen Bağcılar İlçe Başkanı Mükremin Köse, “Sendikamızın yapacağı bir şey yok” demekle yetindi.

KORKU VE ENDİŞE HAKİM

Yaşanan korku ve endişe ortamını Beşiktaş’ta öğretmenlik yapan bir kadın emekçi şu sözlerle anlattı: “Ben Eğitim Sen üyesiyim. 10 Ekim Ankara Katliamı sonrasında 20’ye yakın arkadaşım beni aradı. Ancak 15 Temmuz’dan sonra yaşananlar insanları birbiriyle konuşamaza hale getirmiş durumda. Bir haftadır hastayım ve okula gitmiyorum. Ancak bir tek arkadaşım dahi aramadı. İnsanlar korkuyor. Hiçbir şey tartışamıyoruz. Her yerinde Kemal Atatürk yazılı olan arkadaşlarımız şimdi dövmelerini saklıyor. Öğretmenler masasında her zaman Evrensel, BirGün ve Cumhuriyet gazeteleri olur ve öğretmenler de sabahları döner bakardı bu gazetelere. Ancak şimdi açıp manşetine bile bakmıyorlar.”

HERKES ÖFKEYİ ALIP TAŞIYACAK BİR ARAYIŞ İÇERİSİNDE

Daha önce çok az sayıda kişinin katıldığı 10 Kasım anmalarına bu yıl onlarca, yüzlerce kamu emekçisinin katıldığını aktaran SES Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol ise, “Daha önceki yıllarda yapılan kutlamalarda çok az kişi katılırdı bu anmalara. Ancak bu yıl bine yakın kişi katıldı. Saygı duruşunun ardından herkes birinin çıkıp konuşmasını bekledi. Ancak kimse çıkıp konuşmayınca o şekilde sonlandırıldı. Yani insanlarda biriken bir öfke var ve öfkeyi alıp taşıyacak bir arayış içerisinde” diye konuştu. Benzer şeyler diğer pek çok yerde yaşanmış. Bazı yerlerde daha önce yarısı dolmayan kütüphaneler taşarken bazı yerlerde ise emekçiler siyah elbise giyerek tepkilerini dile getirmiş.

ÖNCEKİ HABER

‘Diktatörlük rejimini anayasallaştırma çabası’

SONRAKİ HABER

Üretici ‘milli’ projeye inanmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...