15 Kasım 2016 13:13

Elçi'nin projesi, Elçi'siz başladı

Ankara’da, Diyarbakır Barosu Cezasızlıkla Mücadele Projesi’nin bilgilendirme toplantısı düzenlendi.

Paylaş

Diyarbakır Barosu ve Lice Adalet Arıyor Platformu tarafından Lice katliamı davasına ilişkin Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Diyarbakır Barosu Cezasızlıkla Mücadele Projesi” kapsamında bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Toplantıda projenin kamu otoritesinin işlediği suçları aydınlatmak amacıyla yola çıktığı ifade edilirken, “Projeyi başlatmak isteyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, kamu otoritesini kullanıp suç işleyenleri ortaya çıkarmak isterken kendisi benzer bir olayın mağduru oldu” denildi.

Ankara Best Otel'de gerçekleşen tanıtım toplantısına Lice katliamı mağduru aileleri, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekteri Metin Bakkalcı, HDP'li milletvekilleri Mithat Sancar ve Meral Danış Beştaş ile insan hakkı savunucuları katıldı. Toplantıda konuşan Lice Adalet Arıyor Platformu Sözcüsü Şiyar Kaymaz, “Adalet isteyeceğiz, hakikate ulaşmak için var gücümüzle çalışacağız” ifadelerini kullandı.

‘O GÜN TÜM LİCE AĞLIYORDU’

Katliamın tanıklarından Ebedi Delidere, katliamın olduğu gün yaşadıklarını anlattı: “Lice kaymakamı bir hafta önce bana, burayı terk etsen iyi olur, dedi. 1 hafta sonra, birazdan çatışma çıkacak, dediler. Jandarmayı aradım, ne çatışması, dedim. Karakol çatışma yok, dedi. Sonra kaymakamı aradım, askerin dediğini söyledim. Kaymakam 'birazdan çatışma olabilir, kimse dışarı çıkmasın' dedi. Saat 9'u geçiyordu her taraftan silah sesleri geldi. Belediyede mahsur kaldık o gece. Karşılıklı çatışmaysa hükümet konağında da kurşun izleri olurdu. Ama baktık yoktu. Bizi taradılar orada. 50-60 kişi pencereden atlayarak çıktık. Hükümet konağına giderken bir grup asker bizi yakaladı. Emniyete götürdü. O gün tüm Lice ağlıyordu. 17 insan öldürdüler. Üzerlerinden tek bir çakı çıkmadı. Bu senaryo Ankara'da hazırlanmıştı.”

'ELÇİ BAŞLATMAK İSTEDİ'

Lice davası avukatlarından Cihan İpek, Cezasızlıkla Mücadele Projesi'nin önemine dikkat çekerek, “Kamu otoritesini kullanan kişi suç işlediği zaman yine aynı kamu otoritesini kullanarak delilleri yok ediyor. Dolayısıyla onun üzerinde bir başka kamu otoritesinin adaletin gerçekleşmesi için harekete geçmesi gerekiyor. Onu yetkilendiren kişilerin suç işleyene 'dur ve mahkeme bu olayı araştıracak' demesi gerekiyor. Tam tersine bu kişiler ödüllendiriyor ve yine kendileri olay yerine gidip araştırma yapıyor” dedi.

Projeyi öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin başlatmak istediğini hatırlatan İpek, “Kamu otoritesini kullanarak suç işleyen kişilerin takipçisi olmak için bu projeyi başlattık. Projeyi başlatmak isteyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, kamu otoritesini kullanıp suç işleyenleri ortaya çıkarmak isterken kendisi benzer bir olayın mağduru oldu” diye konuştu.

BAYKAL’IN LİCE’YE ALINMAYIŞINI HATIRLATTI

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Lice katliamının yaşandığı dönemin Başbakan Yardımcısı Deniz Baykal’ın ilçeye sokulmadığını hatırlatarak şunları anlattı: “Deniz Baykal ilçeye gitmeye çalıştığı gün STK'ler görüşmek istedi. Diyarbakır'da bir otelde bulaşmak istedi. Baykal, Lice'ye alınmadı. Ama şu sözünü hiç unutmadım, “Hiç bir güç bana devletin askerlerinin içeriye beni almadığını söyletemez” demişti.”

Beştaş, devletin gerçeklerle yüzleşmek istemeden asıl faillerin ortaya çıkarılamayacağına vurgu yaparak, “Cezasızlıkla bitirilmeyen çok az dava kaldı. Gelinen aşamada hiç bir şekilde adil yargılama yapılmadı. Aksine sürekli mağdurlar cezalandırıldı. Şu anda Türkiye'de herkes gibi hakim ve savcılar da özgür değil. Bağımsız olamazlar. Bir hakim ve savcı böyle bir davada ceza verirse, gerçekten adaletin peşine düşürse, bütün meslek yaşamını gözden çıkarması gerekiyor. Artık yargı tümüyle iktidarın elinde bir araca dönüştü” diye konuştu.

NE OLMUŞTU?

Diyarbakır'ın Lice ilçesinde  22 Ekim 1993’te PKK’lilerin ilçeye sızdığı ileri sürülerek operasyon başlatılmış ve 2 gün süren operasyon sonucu 5'i çocuk 17 kişi hayatını kaybetmişti. Olay sırasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve yakın koruması şüpheli bir şekilde ölmüştü. Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu, Tuğgeneral Aydın'ın PKK üyeleri tarafından öldürüldüğünü iddia ederek, cinayetin işlendiği silah ve mermi çekirdeğini TRT'de göstermişti. 20 yıl sonra 2 Eylül 2013 günü başlatılan Lice davasının iddianamesinde Tuğgeneral Aydın'ın PKK üyelerince öldürülmediğine yönelik deliler ortaya çıktı. Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır'dan İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşınan dava sürecinde, tutuksuz sanıklardan Üsteğmen Tünay Yanardağ'ın 7 Ekim 2015 tarihinde Singapur'da öldüğü ileri sürülmüştü. Davada tek sanık olarak  Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu kalmıştı. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İÜ’de görevden alınan akademisyenlerden ‘son ders’

SONRAKİ HABER

AKP’nin MHP’ye sunduğu anayasa değişikliği taslağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa