15 Kasım 2016 00:20

Müslüman, göçmen bir kadınım ve Donald Trump’a oy verdim

Donald Trump'a oy veren Asra Nomani, gerekçelerini Washington Post'a yazdı.

Paylaş

Asra Q. NOMANİ
Washington Post

 
Sessiz, gizli Trump destekçileri hakkında çok şey söylendi. Bu benim itirafım ve açıklamam: Ben 51 yaşında, Müslüman, göçmen ve beyaz olmayan biri olarak Donald Trump’ın sessiz seçmenlerinden biriyim. Trump seçmenlerine denildiği gibi “bağnaz”, “ırkçı”, “şovenist” veya “beyaz-üstüncü” değilim, ne de “beyaz tepkinin” bir parçasıyım.
2008 kışında, hayatı boyunca liberal bir kişi ve kölelik konusunda tarihin doğru tarafında yer almış West Virginia eyaletinin gururlu bir kızı olarak, Barack Obama’nın ilk Afrika kökenli ABD başkanı seçilmesine yardımcı olduğu için tarihsel bakımdan muhafazakar Virginia’ya taşındım.
Fakat sonrasında, son bir yılın çoğunda, seçim tercihimi gizli tuttum: Cumhuriyetçi Parti Adayı Donald Trump’a sıcak bakıyordum. Salı akşamı sandıklar kapanmadan dakikalar önce, çoğunluğu Demokrat olan Fairfax bölgesindeki Forestville İlkokulunda oyumu Trump ve Yardımcısı Mike Pence için kullandım.
Hillary Clinton, Trump’ı arayıp sonucu kabul ettiğini bildirdiğinde, bir arkadaşım Twitter’dan dünyaya bir özür mesajı yayınladı. Trump’ın “nefret dolu/bölücü/ yok sayıcı” görüşlerini paylaşmayan milyonlarca Amerikalının olduğunu belirten mesaj, “Milyonların yaptıklarından utanç duyuyorum” şeklinde bitiyordu.
Bu varsayımsal olarak beni de kapsayabilirdi ama kapsamıyor. İşte burası, Clinton’la ilgili seçmen kaygılarının ciddiye alınmamasının onun yenilgisine yol açtığı yer. Kesin bir biçimde “nefret dolu/bölücü/ yok sayıcı” üçlüsünü reddediyorum. Demokrat Partinin kürtaj, eşcinsel evliliği ve iklim değişikliği konusundaki tutumunu destekliyorum.

SAĞLIK SİGORTASI OLMAYAN BEKAR BİR ANNEYİM

Fakat ben Obamacare kapsamında sağlık sigortası alamayan bekar bir anneyim. Başkanın “Hope Now” adlı mortgage modifikasyon programı bana yardımcı olmadı. Salı günü memleketim Morgantown’dan Virginia’ya gittim. Burada kırsal Amerika’yı ve 8 yıllık Obama yönetiminden sonra hâlâ benim gibi ay sonunu getirmeye çalışan sıradan Amerikalıları gördüm.
Son olarak, dünyadaki İslami aşırılığı ilk elden deneyimlemiş biri olan ben, Başkan Obama ve Demokrat Partinin İslam Devleti’nin (IŞİD) “İslamı” etrafında step dansı yapma kararına karşı çıktım. Kuşkusuz, Trump’ın söylemi nezaketli olmaktan çok daha uzaktı. Fakat bana göre bu durum Katar ve Suudi Arabistan hükümetleri, onların el Cezire gibi medya kanalları ve batıdaki vekilleri tarafından abartıldı ve şeytanlaştırıldı. Böylece bu dünyada bir insan olarak beni en çok endişelendiren konudan dikkatler uygun bir şekilde dağıtıldı: Mumbai’deki Taj Mahal Oteli’nin koridorlarından Orlando, Florida’daki Pulse gece kulübünün dans pistine kadar kan döken İslami aşırılık türü.
Haziran ortasında, Pulse’taki trajik saldırıdan sonra, Trump her zamanki kurnaz tarzıyla bir tweet attı: “Başkan Obama artık radikal İslamcı terörizm kelimelerini kullanacak mı? Eğer kullanmazsa utanç içinde derhal istifa etmelidir!”

CLINTON’IN DEĞİŞKEN ‘İSLAM’ POLİTİKASI

Hemen sonrasında, CNN’nin “New Day” programında Demokratların Adayı Clinton, Obama dansını yapacakmış gibi göründü. Clinton, “Bana göre, ne dediğimizden ziyade ne yaptığımız önemli. Bin Ladin’i yakalamamız önemliydi, onu nasıl adlandırdığımız değil. Açıkça söyledim. İster radikal cihatizm deyin ister radikal İslamizm, ben her ikisini de söylemekten mutlu olurum, ikisi de aynı anlama geliyor.” dedi.
Ekim ortasında, Clinton’a ait e-mail hazinesinden 17 Ağustos 2014 tarihli olanın Wikileaks tarafından ifşası benim için kafa karıştırıcıydı. Söz konusu e-mailde Clinton, John Podesta’ya şöyle diyordu: “IŞİD’e ve bölgedeki diğer radikal Sünni gruplara gizli finansal ve lojistik destek sağlayan Katar ve Suudi Arabistan hükümetleri üzerinde baskı kurmak için diplomatik ve daha geleneksel istihbarat araçları kullanmaya ihtiyacımız var.”
Clinton Vakfına Katar ve Suudi Arabistan’dan milyonlarca dolar bağış yapıldığının açığa çıkması Clinton’a olan desteğimi sonlandırdı. Trump’ın “soyunma odası” sohbetlerini, ABD ile Meksika arasında “duvar” örülmesi fikrini ve Müslümanlara “yasak” planını kabul etmiyorum. Fakat ABD’ye güveniyorum ve Trump ve destekçilerini şeytanlaştıran politik abartıyı -kendi kimlik politikasına sahip ajandayı- satın almıyorum.

‘TRUMP AMERİKASI’NDA MÜSLÜMAN OLMAK

Seçimden birkaç gün önce, Hindistan’dan bir gazeteci e-mail üzerinden bana şu soruyu sordu: “Trump Amerikası’nda” Müslüman olmak hakkındaki düşünceleriniz neler?
1969 yazında 4 yaşında Hindistanlı bir çocuk olarak ABD’ye ayak bastığımda, “Trump Amerikası’nda” Müslüman olmak şeklinde bir korkumun kesinlikle olmadığını yazdım.  Amerika’daki kuvvetler ayrılığı ile sosyal adalet ve sivil haklar mücadelesi bakımından zengin tarihimiz, Trump’ın söylemlerine iliştirilen korku tellallığının gerçekleşmesine asla izin vermeyecektir.  
Beni en çok endişelendiren şey, Katar ve Suudi Arabistan dahil teokratik Müslüman diktatörlüklerin Hillary Clinton Amerikası’nda olabilecek etkileriydi… Sadece Müslümanlara yönelik nefrete değil Müslümanların nefretine de karşı koymalıyız.

(Çeviren: Ferhat Sarı)

ÖNCEKİ HABER

Kremlin: Putin ile Trump telefonda görüştü

SONRAKİ HABER

Emekçiler dünyanın her yerinde eylemde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa