13 Kasım 2016 00:58

Sıra katliama yol verenlerde

10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin davanın 5 gün süren ilk duruşması görüldü. Avukatlar, aileler, siyasi parti temsilcileri duruşmayı değerlendirdi.

Paylaş

Birkan BULUT / Tamer Arda ERŞİN
ANKARA

10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin davanın 5 gün süren ilk duruşması görüldü. IŞİD üyesi olmaktan yargılanan sanıkların sorgulandığı ilk duruşmanın ardından gözler 6-10 Şubat arasında görülecek ikinci duruşmada. 5 gün boyunca yaşananları değerlendiren avukatlar, siyasi parti, sendika temsilcileri ve aileler katliamın siyasi ve kamudaki sorumlularının yargılanmamasına dikkat çektiler, gerçek yargılamanın katliama yol veren ve göz yumanların cezalandırılarak geleceğini vurguladılar.

‘GERÇEK SORUMLULAR OLMADAN ADALET OLMAZ’

10 Ekim Ankara Katliamı davasının ilk duruşması 5 gün sürdü. 13 sanığın dinlendiği, iki sanık hakkında tutuklama kararı çıkarıldığı duruşmanın ardından davanın avukatları, ölenlerin yakınları, yaralılar, sendika ve siyasi parti temsilcileri ile konuştuk.

10 Ekim davasının avukatlarından Özcan Karakoç, 5 gün süren ilk duruşma sürecinde sanıkların “saf bir IŞİD sempatizanı” olmadıklarının anlaşıldığını söyledi. Sanıkların çapraz sorgularda gerçek yüzlerinin açığa çıktığını örgütlü bir tavır alarak “Cevap vermiyorum” şeklinde yanıtlar vermeye başladıklarını belirten Karakoç, tutukluluk hallerinin devamı ve iki sanığın tutuklanmasının olumlu gelişmeler olduğunu ifade etti. Ancak bu katliamda bir kamu sorumluluğunun olduğunu ve bir dahaki duruşmalarda da bunun üzerinde duracaklarını kaydeden Karakoç, “Kamu görevlilerinin yargılanmasının iki boyutu var; birincisi 10 Ekim Katliamı için önlem alınabilir miydi? Bunun en önemli göstergesi katliamdan 5 ay önce Suriye sınırında bulunan bombalı çanta. 13 tane patlayıcının bulunduğu çantanın içinde davanın sanıklarından Metin Akaltın’ın kimlik ve sürücü belgesi de bulundu. Ancak Akaltın hakkında iki ay sonra yakalama kararı çıkarılıyor. Gidip yakalasalar, fiziki takip yapsalar 10 Ekim Ankara Katliamı’nı yapanlar açığa çıkarılabilirdi. Yine kendini patlattığı söylenilen Yunus Durmaz el Kaide’den eğitim aldığı Afganistan’dan dönünce yakalanıp serbest bırakılmış. Sanıkların birçoğunun telefonu dinlenmemiş, yakalanıp bırakılmış. Bombalı saldırı olacağına ilişkin 62 ihbar var. MİT, sınır kontrollerini yapmayanlar birinci sorumlular. İkincisi, Ankara Valiliği mitinge ilişkin gerekli tedbirleri almadı. Örneğin yaralıların üzerine gaz atıldı. Bunlar sonraki duruşmalarda delilleriyle ortaya konarak katliamda sorumluluğu olan kamu görevlileri yargılanmalı. Şimdiye kadar savcı buna dokunmamış. Mahkemede bu sorumluları yargılamazsak adalet gelmez” diye konuştu.  

‘HÜKÜMET SİYASİ SORUMLUDUR’

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan da, davaya ilişkin en önemli durumun hükümetin siyasi sorumluluğunun ortaya konması gerektiğini belirtti. Gürkan, hükümetin içeride ve dışarıda yürüttüğü savaş politikalarının katliamlara yol verdiğini vurguladı. Ayrıca 10 Ekim’e ilişkin gerçeklerin ortaya çıkarılması halinde Diyarbakır, Suruç ve diğer katliamların arkasındaki sır perdesinin de açılacağını kaydeden Gürkan, 10 Ekim davasına ilişkin de “En başından beri biliyoruz ki; Adalet bu mahkemeden de, bu sistemden de çıkmaz. Ancak bu davanın peşini bırakmazsak, ölenlerin yakınları, ve tüm duyarlı kesimler olarak takipçisi olursak adaleti sağlayabiliriz. Tüm kamuoyunu davayı sahiplenmeye ve takip etmeye çağırıyorum. Biz de Emek Partisi olarak davanın şubat ayında görülecek ikinci duruşmasını kitlesel olarak takip edeceğiz” diye konuştu.

HER DAVADA AYNI SENARYO

KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse 10 Ekim davasının son derece siyasi, toplumsal ve insani bir katliam davası olduğunu söyledi. Sanıkların ifadelerinin azmettirenlerin ve yönlendirenlerin kimler olduğuna işaret ettiğini belirten Köse, “Türkiye’deki bütün siyasi katliam davalarında nüanslarla aynı senaryoları yaşamaktayız. Biz kamudaki görevlilerin tamamına suç duyurusu yaptık fakat dava talebimiz reddedildi. Bu da neyin örtülmek istendiğinin açık göstergesidir” dedi. Bu davanın aydınlatılmasının Türkiye’nin tarihsel olarak bir dönüm noktası olduğunu kaydeden Köse, “Ancak biz bu katliamı asla unutmayacağız. Çünkü bu ülkede toplumsal hafıza mücadelesi de başat mücadelelerden bir tanesidir” dedi.  

DİSK Genel Başkan Kani Beko, iktidar tarafından düzenlenen mitinglerdeki güvenlik önlemleri 10 Ekim mitinginde alınmış olsaydı bugün 101 barış güvercininin toprağın altında olmayacağını söyledi. Katliamın arkasında ne kadar karanlık bir organizasyonun olduğunun duruşmada bir kez daha görüldüğünü belirten Beko, devletin hiçbir uyarıyı dikkate almaması nedeniyle Türkiye’nin katliamlar ülkesi haline geldiğini ifade etti. Beko, “Arkadaşlarımızı katleden tüm katillerden hesap soruncaya kadar davanın takipçisi olacağız”dedi.

‘ADALET ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

10 Ekim Katliamı’nda hayatını kaybeden Şebnem Yurtman’ın annesi Şafak Yurtman, dava sürecinde IŞİD üyelerinin hepsinin suçu inkar ettiğini, bu durumu göz yaşlarını içlerine atarak takip ettiklerini söyledi. Anne Yurtman, IŞİD üyelerinin avukatı Orhan Şahin’e tepki göstererek, “Karşı tarafın avukatı bizi tahrik etmek için elinden geleni yaptı. Bizim avukatlarımız bize ‘Sakin olun, susun’ dedikçe biz kendimizi tutmaya çalıştık” dedi. Dava sonunda adaletin geleceğine inanmadığına vurgu yapan anne Yurtman, “Bizim avukatlarımız tutuğunu koparan insanlar onlara güveniyorum. Ancak bu dava sonunda adalet gelmeyecek. Çünkü işin ucu farklı yerlere uzanıyor. Emniyet görevlilerine uzanıyor. Katliam olmadan önce katliamı önlemeyen emniyet görevlilerini şimdi mi bize teslim edecekler” dedi. Anne Yurtman, eşinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten 5 gün tutuklu kaldığını hatırlatarak, “Sürekli sanıklar ‘Cumhurbaşkanımız bile yanılmış’ diyerek bir yerlere mesaj vermeye çalışıyor. İşin ucu Cumhurbaşkanına kadar uzanıyor” diye konuştu. 10 Ekim Katliamı sırasında yaralanan Gökhan Yaralı, katliamın organize bir olay olduğuna dikkat çekerek, “Açık ihmali olan kamu görevlileri ortada. Düşünebiliyor musunuz, pişmanlık yasasından yararlanmak isteyen bir sanık var. Daha sonra bu sanık konuşmak istemediğini beyan ediyor. Bu sanığı IŞİD’lerle aynı koğuşa koyuyorsunuz. İhmalin böylesine ne denir bilemiyorum. Bir çok sanık çapraz sorguda konuşmak istemediğini beyan ediyor. Bu da bana açık vermekten korktuklarını gösteriyor. İşin en vahim yani ise bu sanıklar kaçak yollardan ellerini kollarını sallayarak Suriye’ye defalarca girip çıkmış. Neresinden tutsan elinde kalıyor ama adalet aramaya devam edeceğiz” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Bir Deli Dumrul hikayesi de Ürgüp’ten

SONRAKİ HABER

Trump’ın zaferi Asya-Pasifik’te nasıl yankılandı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa