07 Kasım 2016 14:15

Avukat Işık: Bu dava 36 sanıktan ibaret değil

10 Ekim duruşmasında Avukat İlke Işık, ‘400 vekili verin bu iş huzur içinde çözülsün’ diyenlerin sorumluluğu ne olacak?" diye sordu.

Paylaş

Ankara’da 10 Ekim’de gerçekleşen ve 101 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan davanın ilk duruşmasında konuşan Avukat İlke Işık katliamda kamu görevlilerinin sorumluluğuna da dikkat çekerek, “’400 vekili verin bu iş huzur içinde çözülsün’ diyenlerin sorumluluğunu ne yapacağız?” dedi. 

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada iddianamenin özetinin okunmasının ardından söz alarak değerledirmelerde bulunan mağdur avukatlarından İlke Işık şunları söyledi: 

“Bu katliamın sorumluları kim? Canlı bombaları bulanlar, onları sınırdan geçirenler, araçlara bindirenler, onlara canlı bomba yeleklerini bağlayanlar, 9 Ekim akşamı onları o hücre evinden çıkaranlar mı sorumlu sadece? iddianame bunu diyor. ‘400 vekili verin bu iş huzur içinde çözülsün’ diyenin sorumluluğunu ne yapacağız? ‘Katliamdan sonra oylarımız arttı’ diyen dönemin başbakanının açıklamasını bu katliamı soruştururken nereye koyacağız? Israrla savaş politikalarıyla birlikte bu ülkeyi IŞİD’in üssü haline getirenlerin sorumluluğunu ne yapacağız? Bu da yetmeyip katliamdan sonra gaz kullanmaktan çekinmeyenlerin sorumluluğunu ne yapacağız? Antep’te toplam 5 tane katliamı nasıl örgütleme becedresi buldular, nasıl Antep’e bu kadar yerleştiler ve bunları durdurmayanların sorumluluğunu ne yapacağız? Miting günü önceden istihbarat gelmesine rağmen, istihbaratları bildiği halde bu önlemleri bilerek isteyerek almayanların sorumluluğunu ne yapacağız?” 

Avukat İlke Işık, duruşma salonunda bulunan sanıkları göstererek, sanıklar hakkında daha önceden gözaltı kararı olduğu halde gözlatı işlemi yapılmamamasını şu sözlerle eleştirdi: “Mesela burada olan sanıklar dahil, burada olmayanlar ve hayatını kaybedenler hakkında bir dolu yakalama kararı varmış, bir dolu soruşturma varmış, ama gözaltına bile alınmamışlar. Biz o gün mitinge gelirken bunları da bilmiyorduk.” 

‘62 İSTİHBARAT BİLGİSİ VARDI’

Suruç katliamından Ankara katliamına kadar “Mitinglerde canlı bomba eylemleri olabilir” yönünde 62 tane istihbarat bilgisi olduğunun ortaya çıktığını ifade eden Işık, “Bu istihbarat bütün emniyet birimlerine gidiyormuş, biz bunu da bilmiyorduk. Çünkü bunu ne tertip komitesine bildirdi Emniyet yetkilileri, ne de bu istihbaratların gereğini yerine getirdiler. Bu dava sadece 36 sanığın yargılanmasıyla çözülmez. Bütün faillerin üstüne gidilmeli” diye konuştu.  

‘AMBULANSTAN ÖNCE POLİS GELDİ’

Katliamın hemen ardından olay yerine ambulanslardan önce çevik kuvvet ekiplerinin geldiğini belirten Işık, “Orada bulunan herkes o büyük kaosa rağmen, yerde yatanlara yardım etmeye çalıştı. Pankartlar sedye yapıldı, yaralılar yoldan çevrilen taksilerle hastaneye yetiştirilmeye çalışıldı. Ama oraya ambulanslardan önce kim geldi? Çevik kuvvet, TOMA’lar, akrep adı verilen araçlar geldi. Ambulanalar ne zaman geldi biliyor musunuz? 45 dakika sonra geldi. Bunların hepsini anlatmak durumundayız, hepsini duymak zorundasınız” dedi. 

BAKANIN GÜLÜMSEDİĞİ FOTOĞRAFI GÖSTERDİ

Işık duruşmada ayrıca, katliam sonrası açıklama yapan dönemin Adalet Bakanı Kenan İpek’in bir basın mensubunun “İstifa edecek misiniz?” sorusu üzerine gülümsemesini hatırlattı ve bu anların fotoğrafını gösterdi.

‘SİYASİ YORUM MÜDAHALESİ’

Avukat İlke Işık’ın sunumu sırasında sanık avukatı “Siyasi yorum yapıyor. Hükümete neden yükleniyorsunuz?” diyerek Işık’a müdahale etti. Diğer avukatlar ve müştekiler sanık vekiline tepki gösterince salondaki güvenlik güçleri hareketlendi. Ortamın sakinleşmesiyle Işık, konuşmasına devam etti. Sanık avukatı ise salonu terk etti.

Söz alan Avukat Tonguç Cankurt, devletin IŞİD örgütlenmesine müdahale etmediği gibi yakalanan birçok sanığın da bırakıldığını ifade ederek, "Bu kişilerin örgütlendiği dernekler, devlet tarafından bilinmesine rağmen hala faaliyette. Antep'te bu kişiler rahatça hareket ederken; kamu görevlileri ve devlet bu örgütlenmeye göz yummuştur. Aileler çocuklarının IŞİD'e katıldığı yönünde suç duyurularında bulunmuş olmasına rağmen soruşturulmamıştır. Bu ülkenin başbakanı bile 'Elimizde liste var, kendilerini patlatmadan önce harekete geçemeyiz' demiştir" dedi.  

'DOSYADA IŞİD ÖRGÜT TABLOSU BİLE YANLIŞ ÇİZİLMİŞ'

Avukat Oya Aydın da iddianameye yönelik eleştirilerini sundu: "Biz ortada bir iddianame bile görmedik. Bu senaryo biçiminde yazılmış dijital hikayedir. Savcılık bize aylar önce dosyayı çözdüğünü söylemişti, ancak gördük ki yalnızca Yunus Durmaz'ın bilgisayarından çıkan notlar var. Dosyaya gizlilik kararı verilerek soruşturma aydınlatılacak denildi, ancak bu sürede soruşturma karartıldı. Katliamdan bir gün sonra bombacı Alagöz'ün ailesi kan örneği için çağrıldığına göre katliamı kimin yaptığı belliydi. Hücre evlerindeki kamera kayıtlarına bakıldığında bütün katliamcıların o eve girip çıktıkları görülmektedir. Ancak o ev hiç fark edilmemiş nedense. H. İbrahim Durgun'un kendisini patlattığı söylendiği evdeki diğer kimselere ne hikmetse zarar gelmemiş. Yine kendini patlatan sanık Yunus Durmaz'ı da herkes tanımasına rağmen kimse Antep'te bulamıyor. Bu faillerin gerçekten kendilerini patlatıp patlatmadığını bilmiyoruz. Olay yeri görüntüleri, adli tıp raporları bile dosyada yok. Baz istasyon bilgileri dahi dosyada doğru düzgün yer almadığı gibi analiz de edilmemiş. Kamera kayıtlarında bu sanıklardan daha çok hücre evine giren kişiler var. Yüzleri apaçık ortadayken kimliği tespit edilememiş! IŞİD örgüt tablosu bile dosyada yanlış çizilmiştir. Sınır emiri olan İlhami Balı, Türkiye emiri gibi gösterilmiştir. Hala İlhami Balı hakkında kırmızı bülten çıkarılıp çıkarılmadığını bilmiyoruz. Ancak bu adamın yakalanmak istenmediğini biliyoruz. Sanıklar kendi sosyal medya hesaplarından bahsetmiş olmasına rağmen bunlar soruşturulmamış.  Modellerini, markalarını verdikleri bir sürü araba olmasına rağmen bunların kime ait olduğu, hangi suçta kullanıldığı soruşturulmamış.

Mağdur avukatlarından Oya Aydın, 14 Ekim'de gözaltına alınan Hakan Şahin'in ifadesinin 16 Ekim'de alındığını, Şahin'in adresini verdiği hücre evlerinin ise 15 Ekim gününde boşalttığına dikkat çekerek, "İfadenin alınıp operasyon yapılması için bu evlerin boşaltılması mı beklendi" diye sordu. Aydın, sanıkların kullandığı telefonlara ilişkin HTS kayıtlarının da detaylı şekilde incelenmediğini, sanıkların sabit telefonları aramalarına rağmen bu telefonlara ilişkin bile "bulunamadı" diye rapor tutulduğunu söyledi. Aydın, katliam soruşturmasını yürüten polislerin, aynı zamanda mülkiye müfettişlerinin ihmali olduğunu belirlediği polisler olduğuna dikkat çekerek, soruşturmanın da sağlıklı bir şekilde yürütülemediğinin altını çizdi.

'62 İSTİHBARATA RAĞMEN ÖNLEM ALINMAMASI İLGİNÇ'

Avukat Pınar Akdemir de, katliamdaki kamu görevlilerinin sorumluluğuna ilişkin konuşarak, "Valilik 10 ekim günü miting saatini trafik bahanesi ile değiştirmiş ve alanı korumasız bırakmıştır" dedi. Akdemir, "Yakup Şahin'in aracı yol kontrolünde iki defa durdurulmasına rağmen canlı bombaları taşıyan araçlar nasıl rahatça geçebilmiştir" diye sordu. Akdemir, "Miting öncesi canlı bomba konusunda 62 tane ihbar olmasına rağmen miting öncesi hiçbir güvenlik alınmaması ilginçtir" ifadesini kullandı.

Duruşma yarın saat 10.30'da başlayacak ve sanık ifadelerine geçilecek. (Ankara/EVRENSEL)
 

ÖNCEKİ HABER

EMEP, CHP'yi ziyaret etti

SONRAKİ HABER

Urfa Barosu'ndan HDP'lilerin adil yargılanması talebi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa