05 Kasım 2016 00:53

‘Koşulsuz bir mücadele cephesi örmek gerekiyor’

OHAL sürecinde hükümetin yarattığı baskı ve gerilim ortamını değerlendiren sendikacılar “Koşulsuz bir şekilde mücadele cephesi örmek gerekiyor” dedi.

Paylaş

Fırat Turgut
İstanbul

OHAL’in ilan edilmesiyle yayınlanan kanun hükmünde kararnamelerle birlikte, kamu emekçileri açığa alındı, ihraç edildi... Televizyon kanalları, haber ajansları hatta kültür dergileri kapatıldı. Süreç, belediye başkanlarının tutuklanması, Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon ve milletvekillerinin gözaltına alınmasıyla devam ediyor. Duruma tepki gösteren sendikacılar, “Koşulsuz bir şekilde mücadele cephesi örmek gerekiyor” diyor.

‘ÜLKE SAVAŞ POLİTİKASININ İÇİNE ÇEKİLİYOR’

Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan: Hukuksuz, keyfi ve yargısız infazlarla karşı karşıyayız. Birbiriyle ilgisi ve alakası olmayan her şey KHK'lar eliyle aynı torbanın içine konuyor. Emek ve demokrasi güçlerine çok yoğun bir saldırı var. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, tutuklanıyor ve yerlerine kayyım atanıyor. 15 Temmuz darbe girişimi iktidarın can simidi haline geldi. 15 Temmuz öncesi yapmak isteyip, yapamadıklarını şimdi hayata geçiriyor. Son KHK ile bir çok dergi, haber ajansı, gazete kapatıldı. Ülke bütünüyle savaş politikaları içine çekiliyor, iç ve dış politikadaki duvara çarpmaların faturası halka ödettiriliyor. OHAL döneminde geçmiş aylara göre daha fazla iş cinayeti yaşandı. İş yerlerinde işçiler üzerinde baskılar ve keyfi uygulamalar artmış durumda. On binlerce kamu emekçisi işten atıldı, açığa almalar devam ediyor. Saray ve onun hükümetinin bugünkü sorunlara çözüm bulması beklenemez. Zaten bu sorunların kaynağı, yaşananların sorumlusu olanların, soruna çözüm bulması beklenemez. Son Cumhuriyet gazetesine dönük yapılan operasyon sürece tüy dikmiştir. Yaşanan bu gelişmelerden herkesin ciddi rahatsızlık duyduğu ve endişeli olduğu açık. Ancak halen birleşmesi gerekenler ve birlikte mücadele etmesi gereken birleşmiş değil. Emek ve demokrasi güçleri açısından kırmızı çizgileri olan yapılar var. İşçi ve emekçilerin yaşadıkları sorunlar, onların talepleri bu kırmızı çizgilerden önce gelmeli. On binlerce üyesi açığa alınmış sendikalar birlikte mücadele etmek yerine, halen rekabetçi bir tutumla davranıyorlar. İşçi sendikaları açısından da böyle, yasalar gelip geçiyor, konfederasyonlar işçilerin en genel talepleri için bile birlikte ne yapacaklarının konuşmak ve tartışmak için bir araya gelmiyorlar. Farklı konfederasyonlar bağlı kimi sendikalar süreçten kaygı duysalar bile, konfederasyonları ile ters düşmemek adına diğer sendikalarla bir araya gelmekten imtina ediyorlar. Emek ve demokrasi güçleri hiçbir ön şart ve koşul ileri sürmeden, OHAL kalkması, KHK'ların geri çekilmesi, savaş politikalarının son bulması, barışın sağlanması ve Türkiye'nin tek adam yönetimine karşı ortak bir mücadele cephesi örmesi en acil görev. 23 Ekim’deki Demokrasi İçin Birlik (DİB) toplantısı bu sürecin önemli bir olanağı olarak ortaya çıkmıştır, güçlendirilecek bir platform olarak genişletilebilir, hepimizin üzerinde ortak hareket edeceği bir mücadele zemin olabilir.  

‘SIRA HERKESE GELİYOR’

DERİTEKS Genel Başkanı Musa Servi: Tüm muhalif kesimlere yönelik saldırıyla karşı karşıyayız. Operasyonlar darbe girişimi gerekçesiyle “FETÖ”ye yönelik olarak başlatıldı ama zaman geçtikçe iktidar tam tersine sol, sosyalist, emekten yana kesimlerin sesini kesmek için çaba harcıyor. Gazeteleri, dergileri kapatmak emekçinin sesini kesmektir. Haber alma ağını kapatmaktır. AKP iktidarının yaptığı kendi kanallarını açık bırakmaktır. Bunu kabullenmemiz mümkün değildir. Bu bir darbedir. Bu olaydan vazgeçilmelidir. Sokakta ‘Susma sustukça sıra sana gelecek’ diye slogan atardık. Görüyoruz ki bu slogana uygun gidiyor her şey. Sıra herkese geliyor. Emek ve demokrasi güçleri olarak da bu pervasızlığa karşı birlikte sesimizi yükseltmemiz gerekir. Tüm sivil toplum örgütlerinde yaratılan korkuyu aşmamız gerekiyor. Yan yana gelmek gerekir. Sokak ayağını örmek gerekir.

‘ÇOK DAHA KARANLIK BİR TÜRKİYE TABLOSUNA GİDİYORUZ’

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca: Gazetelerin kapatılması, hatta kültür dergilerinin kapatılması, Cumhuriyet’e müdahale, Hayatın Sesi gibi televizyonun kapatılması... Bu hepimize, tüm demokrat kesime yapılan saldırıdır, faşizan uygulamalardır. Kamu alanında binlerce öğretmen ve kamu çalışanlarının ihraç edilmesini de eklediğimizde karanlık bir tablo ve onu takiben başkanlık sistemi ortaya çıkıyor. 7 Haziran’dan sonra ülkeye dayatılan kaosta olduğu gibi burada da bu kaos sürecinin arkasından sürecin başkanlığa evrilmesi söz konusu. Vicdanların kabul etmediği bir süreç. Buradan çıkış için tüm mağdur, demokrat kesimlerin, bir araya geleceği ve mutlaka sonuç alacağı çalışmaları örmek gerekiyor. Yoksa çok daha karanlık bir Türkiye tablosuna doğru gidiyoruz.

‘DEMOKRASİYİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: İktidarın güdümündeki çamur medyası dışında tüm seslerin susturulmaya çalışıldığı bir dönem. Tüm dünyada kapitalizm varlığını baskıyla sürdürebiliyor. Türkiye’de de 7 Haziran seçimlerinde halk iradesinin yok sayılarak, savaşa sürüklenmesi sonrasında şimdi de tek adamlık, diktatörklük dayatması söz konusu. Buna göre kültür dergilerinin bile kapatılması, her şeyin ortadan kaldırılması ve susturulması gerekiyor. En son Cumhuriyet gazetesine uzandı. Gerçek bilginin ulaşmasını istemiyorlar. Halkın haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırmış oluyorlar. Bütün bunlar saray iktidarını sürdürme koşullarını yaratıyor. Bizler de bu kuşatmalara, baskı, sansür, kapatmalara karşı demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz.

‘KONUŞMAKTAN ÖTE BİR ŞEY YAPMAMIZ LAZIM’

Cam Keramik-İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş: Kültür dergilerinin bile bu kapsama alınması, kamu emekçilerinin yeniden kapı önüne konulması, beklemenin dışında bir şey yapmaya yöneltmeli. Sıranın bize gelmesini beklemeden, ortak tavır geliştirmek zorundayız. Cumhuriyet yıllarca bu bahsedilen örgüte karşı mücadele vermiştir. Bir hedefle ilişkilendirdikleri herkesi, bir torbaya dolduruyorlar. Emek örgütleri olarak artık sıranın bize geleceğini kendi aramızda konuşmaktan öte bir şeyler yapmamız lazım. Üretimden gelen gücümüzse gücümüz, sokaksa sokak. Bütün bunları yaparken de soyut karşı çıkışlar yerine ne istediğimizi ifade etmemiz lazım. Demokratik şartların daha ileri olmasını, işçilerin emekçilerin örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını, demokratik bir Türkiye istiyoruz. Bu konuda bedel ödeyenlerin bugün suçluymuş gibi gösterilmeleri de ayrı bir tezat. Çağrımızdır. Başta emek örgütleri olmak üzere tüm kesimler olarak bu baskılara karşı bir araya gelmeli ve ortak hareket etmeliyiz.

‘ATILAN TÜM ADIMLAR MUHALİFLERİ BASTIRMAYA YÖNELİK’

BES Genel Başkanı Fikret Aslan: 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı, ‘Bu Allah’ın lütfu’ demişti. O günden sonra da adım adım atılan bütün hamleler toplumsal muhalefeti bastırmaya dönük oldu. Süreç muhalefeti bastırmanın aracına dönüştürüldü. Hızlı bir şekilde bu süreç devam ediyor. Gittikçe karanlık bir sürece gidiliyor. Kültür dergilerinin kapatılması da sanata kültüre ne kadar düşman olduklarını gösteriyor. 100 yıllık geçmişi olan bir gazeteye yönelik baskı süreci, belediye başkanlarının tutuklanması, milletvekillerinin gözaltına alınması da iktidarın gözünü ne kadar kararttığını göstermesi açısından önemli unsurlar. Bunun karşısında emek ve demokrasi güçlerinin birlik olma çabası devam ediyor. Bu kapsamda Demokrasi İçin Birlik adı altında yapılan toplantı değerli bir gelişme. Ve yine emek ve demokrasi güçlerini birleştirip daha güçlü bir toplumsal güç, odak üzerine çalışmamız lazım.

‘MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA YOL YOK’

SES Eşgenel Başkanı Gönül Erden: AKP iktidarı uzun süredir kendisi gibi düşünmeyen, kendi politikalarına biat etmeyen herkese karşı savaş açmış durumda. Basın, kamu emekçileri, işçiler de bunun içinde. Herkesi tek adam diktasını kabul eden bir anlayışa sokmaya çalışıyor. Bugün yaşadığımız da bu. Muhalif basına dönük saldırılar da aslında bu tahammülsüzlüğün geldiği son nokta. Bu kabul edilemez. Halkın özgür haber alma hakkını, iletişim hakkını elinden alıyor. Buna ne diyorsak mücadele etmekten başka yönetemimiz yok. Bütün ötekiler olarak birleşip ortak mücadeleyi büyüteceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Avrupa’da Çin korkusu, Brexit ve Fransa seçimleri

SONRAKİ HABER

'Diyarbakır'daki saldırıyı IŞİD üstlendi' iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...