03 Kasım 2016 00:45

5. yılında NSU ve Türkiye kökenli göçmenler

Biri Yunan 8’i Türkiye kökenli 9 göçmen esnafın, ırkçı terör örgütü NSU tarafından katledildiğinin ortaya çıkmasının üzerinden tam beş yıl geçti.

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Irkçı terör örgütü NSU tarafından 2000-2007 yılları arasında işlenen seri cinayetler, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler için özel önem taşıyor. Çünkü ırkçı-faşist katiller bu cinayetleri açıktan Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilere yönelik yaptılar ve onları içe kapatıp korkutmak, sindirmek istediler. Bu nedenle, cinayetlerle verilmek istenen mesaj açık ve netti.
Güvenlik birimleri her cinayetten sonra, Türkiye kökenli göçmenler, kurbanlar ve onların yakınlarını potansiyel suçlu gösterirken, cinayetlerin asıl sorumlularının beş yıl boyunca gündeme gelmemesi, bugün de hâlâ açıklanabilmiş değil. 
NSU cinayetlerin ortaya çıkmasının 5. yılında geriye dönüp bakıldığında bugün şunları söylemek mümkün:

1- IRKÇILIKLA HESAPLAŞMAYA DÖNÜŞMEDİ

NSU cinayetlerinin ortaya çıkmasından hemen sonra devlet ve hükümet adına yapılan açıklamaların tümünde, katledilen kurbanların ailelerinden özür dilenirken, sık sık bir kez daha benzer cinayetlerin olmaması için mücadele edileceğinden söz edildi. Cinayetlerin işlendiği bütün kentlere anıtlar dikildi, anmalar yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. 
Ancak, aradan geçen beş yıllık süreye bakıldığında, devlet ve hükümet yetkililerinin verdikleri sözleri yerine getirmediği açık olarak görülüyor. Irkçı saldırılarda ölenler belki 1990’lı ve 2000’li yıllarda olduğu gibi yaygın değil, ancak başta sığınmacılar olmak üzere toplumun değişik kesimlerine yönelen ırkçı saldırılar adeta rekor düzeyde. Irkçı söylem neredeyse toplumun orta sınıflarına kadar genişlemiş, çeşitli parti ve akımlar ortaya çıkmış ve önemli oranda güç toplamıştır. Bu nedenle beş yıl içinde ırkçı şiddetin önüne geçilmediği gibi, ırkçı parti  daha da güç kazanmıştır.

2- HERŞEY ORTADA AMA SORUMLULAR YOK

Başından beri göçmen esnafları katledenlerin üç kişiden (Beate Zschäpe ve 2011 yılında ölü bulunan Uwe Mundlos ile Uwe Böhnhardt) oluşan bir hücre olduğu tezinden hareket edildi. Gelinen aşamada bu tez çürütülebilmiş değil.  Bu üç kişinin cinayet işlemelerine kimlerin yardımcı olduğu olduğu konusunda yeni bir bilgi yok. Yerel destekçileri de aynı şekilde ortaya çıkarılabilmiş değil. Bu yönde ortaya çıkan bütün bilgilerin üzeri örtüldü. Dolayısıyla, başta Federal Savcılık ve istihbarat örgütlerinin cinayetlerin üç kişi tarafından işlendiği yönündeki çabası sonuç verdi. Büyük çoğunluk da artık buna inanıyor.

3- DAVA LABİRENTE DÖNÜŞTÜ

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde 6 Mayıs 2013’te başlayan davanın 322 duruşması geride kalmasına rağmen somut bir aşamaya gelinmiş değil. Dava boyunca cinayetleri işleyenlerle istihbarat örgütleri arasındaki bağlantılara dair müdahil avukatların yöneltmiş olduğu sorular yanıtsız kaldı. Uzun bir süre sessiz kalan, ancak bu yıl içinde önce yazılı ifade veren sonra konuşan Başsanık Beate Zschäpe hiçbir şey söylemedi. Bu nedenle gelinen aşamada NSU davası tam bir labirente dönüşmüş, içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir. Dava boyunca yeni sanıklar ortaya çıkmadığı gibi, asıl olarak Federal Savcılık tarafından çizilen çerçeve belirleyici oldu. Başından itibaren belirlenen süreç olduğu gibi devam ediyor. Başka bir değişle her şey kontrol altında.

4- YETERİNCE ÇABA HARCANDI MI?

Cinayetlerin NSU tarafından işlendiğinin ortaya çıkmasından sonra gerçeklerin açığa çıkarılması için pek çok açıdan yoğun bir çaba ve çalışma sürdürüldü. Ancak bu NSU’nın arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması yönünde yoğun bir baskıya dönüşmedi. 
Bütün bunlar özellikle Türkiye kökenli göçmenler arasında dava sürecinden bir sonuç alınabileceği konusundaki umutları azalttı. Gelinen aşamada, davadan Neonazilerle istihbarat arasındaki bağlantının ortaya çıkarılacağı, sorgulanacağı konusunda bir umut bulunmuyor. Genel olarak Türkiye kökenli göçmenler cephesinde NSU cinayetleri konusunda yeterli bir çabanın saf edildiği söylenemez. 
Davanın takip edilmesi sadece kurban yakınlarının işi olarak görüldü. Türkiye kökenli örgüt ve kurumların çoğu bu konuda tavırsız kalmayı tercih etti. 
Alman kamuoyunca ise görece daha sistematik bir çaba harcandı: Yapılan filmler, belgeseller, çıkarılan kitaplar ve toplantılar... Alman halkı ve aydınları arasında NSU cinayetleri konusunda daha duyarlı bir tutumun ortaya çıktığı söylenebilir.
5. yılda geriye dönüp bakıldığında ırkçılıktan, faşizmden ve işlenen cinayetlerden gerçek anlamda hesap sorulabilmesi için daha güçlü bir mücadelenin yürütülmesi gerektiği görülüyor.

ÖNCEKİ HABER

Tepebaşı Dükü’nün yolun başına yolculuğu

SONRAKİ HABER

DBP Eş Başkanları: Bu darbeye karşı birlikte direnmeliyiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...