22 Mayıs 2012 08:25

Aile ve sağlık politikaları kadını görmüyor

3. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi 18-20 Mayıs tarihleri arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cemi Demiroğlu Oditoryumu’nda yapıldı.Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun üçüncüsünü düzenlediği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi, kadınların bedenleri, emekleri ve kim

Aile ve sağlık politikaları kadını görmüyor
Paylaş
Özge Ayaz / Çağrı Sarı

Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun üçüncüsünü düzenlediği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi, kadınların bedenleri, emekleri ve kimlikleri üzerindeki eril tahakkümü göz önüne sermek ve soyut değil somut eşitlik talepleri geliştirmek amacıyla ‘Kadını Görmeyen Aile ve Sağlık Politikaları’ başlığı altında düzenlendi. Kongrede 3 gün boyunca tıp ve sosyal bilimler alanından konuşmacılar söz aldı.

Kongrede; kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, şiddetin meşrulaştırılmasında medyanın rolü, toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretildiği birim olarak aile, toplumsal cinsiyet ve sosyal politika, meta olarak annelik, erken yaşta evlilikler ve kadın emeği gibi konu başlıkları üzerinden sunumlar yapıldı.

SÖZ KONUSU BAKIM OLUNCA...

Açılış konuşmalarını Prof. Dr. Fatmagül Berktay’ın ve TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Feride Aksu’nun yaptığı kongrede, uygulanan politikaların kadınlar üzerindeki ne gibi etkiler bıraktığı konuşuldu. Kongrede; esnek işçi olma, çalışan kadının süper annelik maceraları, ev emeği, güvencesiz çalışma, militarizm, zorunlu göç, kadının yoksulluğu gibi konu başlıklarıyla tartışmalar yapıldı. “Aile içindeki kadın kimliği” oturumda, çalışan annelerin, söz konusu çocuk bakımı olunca eşlerinin umursamadığı sorumluluklar altında ezilmeleri ve bakım işinin kadının üzerine kalması, kişisel eğitim ve gelişimlerine çocuk bakımı için ara vermek zorunda kalmaları ve bakım emeği üzerine yapılan konuşmalar özel ilgi gördü.

Kadınların, “ev emeği” üzerine yapılan tartışmalarda bakım emeği en çok konuşulan konu oldu. “Cinsiyetçi iş bölümü ve kadın emeği” başlığıyla düzenlenen oturumda, kadının bakım emeğini üstlenmesi ve kadının yoksulluğunun, kadını güvencesiz ve esnek çalışma modellerine yönelttiği üzerinde duruldu.  

KÜRTÇE KONUŞMUYORLAR, ÇÜNKÜ...

Zorunlu göçe maruz kalan kadınlar da, kongrede konuşulan konular arasındaydı. Handan Çağlayan’ın yaptığı sunumda özellikle orta yaş grubunda olanların üretim sürecinden kopmasının sebebinin, şiddet ortamından gelmeleri ve Kürtçe konuşmaları olduğu söylendi. Daha genç olanların ise evlerinde özellikle Kürtçe konuşmak istemediklerini, çünkü çalıştıkları yerlerde aksanlarının bozuk olması sebebiyle dışlanma tehlikesi ile karşılaştıkları vurgulandı. Siyasi partiler içerisinde çalışma yürüten kadınların ise daha öz güvenli oldukları da vurgulanan konular arasındaydı.

AİLE HEKİMLİĞİ YOKSUL KADINLARI ETKİLİYOR

Kongrenin dikkat çekici sunumlarından biri de Aile hekimliği uygulanmasının yoksul kadınlar açısından nasıl sonuçlar ortaya çıkardığı üzerine Dr. Selma Okkaoğlu’nun yaptığı sunumda. Aile hekimliği bir yandan sağlık emekçileri açısından ekip arkadaşlığını yok ettiği, finansman ve performansa dayalı olduğu için sorun yaratırken,  diğer yandan da performansa dayalı sistemin gelmesiyle hekimlerin yoksul kadınlara  ulaşma yönündeki eğilimlerini azalttığı da söylendi.

Kadınların yoksulluğunun kadın sağlığı üzerindeki etkileri de konuşuldu. Dr. Leyla Gülseren’in yaptığı sunumda, yoksul kadınların normalden 2 kat daha fazla depresyona girme olasılığının olması, akut ve kronikstres etmenlerle çok sık karşılaşmaları ve kadınlara ulaşılıp tedavi ile depresyondan çıkma olasılıkları sağlansa bile çocukların da oluşan psikolojik bozuklukların büyük oranda geçmediği vurgulandı. Dr. Leyla Gülseren, çözüm olarak, kadın yoksulluğuyla mücadelede, cinsiyetler arası güç ve iktidar ilişkisini, sosyal eşitsizlikleri gidermeye yönelik politikalar olduğunu söyledi. Kongrenin ikinci gününde çalışma grupları oluşturuldu. Çalışma grupları, kadın cerrahlar, ebelik mesleği ve kadını özgürleştirici rolü, cinsel saldırıların tıbbi değerlendirmesi, hemşire gözüyle kadın sağlığı konu başlıkları üzerinden yapıldı. (İstanbul/EVRENSEL)


SAĞLIĞIMIZ TELEVİZYONA EMANET

Hayat Televizyonu Ekmek Ve Gül programının İstanbul’un çeşitli mahallelerinde sağlıkta dönüşümü kadınlarla tartıştığı programlardan derlenen “Sağlığımız Televizyona Emanet” isimli belgesel de kongrede ilk kez gösterildi. Sağlıkta dönüşümün ve sağlığın paralı hale getirilmesinin yoksul kadınlar açısından ne anlama geldiğini gösteren belgeselde kadınlar çarpıcı şeyler söylüyor. Örneğin;  çocukları doğduğundan beri hastane yüzü görmediğini söyleyen bir kadın “bitki ilaçlarıyla, sirkeyle, nane –limonla tedavi etmeye çalıştım çocuklarımı, iyileşsinler diye dua ettim, elimden başka da bir şey gelmedi” diyor. Yine bir başka kadın engelli çocuğu için yapılacak ameliyat için ödemek zorunda kaldıkları katkı payı yüzünden aylarca soğan ekmekle çocuklarını beslemek zorunda kaldığını, hastaneye gitmenin bile dert olduğunu, artık hastaneye gitmek yerine kaderlerine razı olduklarını anlatıyor. Televizyonların sağlık programlarındaki doktorların yoksul kadınların gördüğü tek doktor haline geldiğini anlatan belgesel, kongrede yapılan sunumlarda araştırmacıların tarif ettiği sağlık politikalarının yoksul halk kesimleri ve özellikle yoksul kadınlar cephesinde nasıl yaşandığını göstermesi yönünden önemli olduğu konuşmacılar tarafından da belirtildi.

ÖNCEKİ HABER

‘Baba’yı öldüren roman: Sultanı Öldürmek

SONRAKİ HABER

Türk-İş Genel Başkanına açık mektup

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...