02 Kasım 2016 00:23

Minotauros’a yem olmayacağız

Bu yazıda size insanlık için savaşmış olan iki mitolojik kahramandan bahsedeceğiz.

Paylaş

İstanbul Üniversitesi
Arkeoloji Bölümü Öğrencileri

Prometeus titan soyundan ölümsüz bir tanrıdır. Sonsuz akıl gücüne sahiptir. Bu yüzden Zeus onu pek sevmez, çünkü akıl gücü tanrıların başı Zeus’un tekelindedir. Adı önceden gören anlamına gelen Prometheus kahindir ve Gaia, Kronos’a nasıl devrileceğini haber verdiyse, Prometheus da Zeus’un bir gün devrileceğini bilir. Prometheus, Zeus’u sürekli bir kuşkunun boyundurluğu altında tutar. Prometheus başından beri insanlardan yana taraf olmuştur. Olymposluların egemenliğini devirmek ve insanların egemenliğini getirmek ister. Zeus’u aldatmakla onu insanlara karşı kışkırtır ve Zeus ateşi insanların elinden alır. Zeus’un insanlardan aldığı ateşi geri kazanmak için Prometheus, Olympos’a çıkar ve ateşi çalar. Evet, Prometheus ateşi tanrılardan çalmış ve insanlara verdiği ve tanrıların kurmuş olduğu düzene karşı geldiği için de zincire vurulmuş yaman bir ceza çekmektedir. Hesiodos’un pek üzerinde durmadığı bu mitolojik olaya Aiskhylos’un tragedyasından bakacağız şimdi. Bu tragedyada Prometeus bir mahkemededir ve kendisini savunur. Savunmasında değer olarak benimsediği iki kavram üzerine direnir: Bilinç ve özgürlük.
Koronun “Sözünü sakınmıyorsun. Başına gelen boyun eğdirmiyor sana” sözüne karşılık Prometheus “Ne yaptımsa” diyor: “Bile bile yaptım.”
Şimdi bir anlığına mitolojiden çıkıyor ve günümüz Türkiye’sine bakıyoruz. OHAL ve KHK’lerle kısıtlanan özgürlükler, kapatılan yayın organları... Bu durum biraz da Prometheus efsanesine benziyor. Haftalar önce kapatılan muhalif televizyon kanallarının ardı sıra geçtiğimiz cumartesi günü kültür ve sanat, politika ve teori dergileri, özgürlük diyen yayın organları OHAL gerekçe gösterilerek kapatıldı. Karşılaştıracak olursak evet Prometheus’la çok benzerliğimiz var. OHAL’i gerekçe göstererek kendisine biat etmeyen her türlü organı zor yoluyla kapatan iktidar Zeus’a ve diğer tanrılara ne kadar benziyor öyle değil mi? Tabii burada Prometheus da özgürlük diyen yayın organları oluyor. Mite göre Prometheus kaybetmiş gibi görünüyor öyle değil mi? Aslında değil, mitolojinin dünyasına tekrar giriyoruz şimdi.
Zeus’un etrafı buyruklarını isteyerek ya da istemeyerek yerine getiren tanrılar ve dalkavuklarla doludur. Ona tek başkaldıran Prometheus’tur. Evreni yöneten tanrıların ve insanların egemeni Zeus özgürdür. Prangaya vurulmuş sonsuza dek işkencelere mahkum ölümsüz olduğu için canına kıyma özgürlüğünden de yoksun Prometheus köledir. Ama bakalım gerçekten öyle mi? Evren Zeus’un kurbanları ve dalkavuklarıyla dolmuştur. Zeus bugünü ve yarını da yasalarının tekeline geçirmişe benzer. Oysa gerçekte tam tersidir; Zeus köle Prometheus özgürdür. Zeus’un devrileceğini öngören Prometheus özgürdür çünkü Zeus bütün kurbanları, uşakları ve dalkavukları karşısında çaresizdir. Prometheus ateşi Zeus’tan çalıp insanlara vermiştir ve tanrıların babası, bulutları devşiren Zeus ona engel olamamıştır. Savaş Zeus ve Promehteus arasındadır. Bir özgürlük ve kölelik savaşıdır. Tekrar günümüze dönecek olursak.
Gözünü mutlak egemenlik hırsı bürümüş bir iktidar ve onun OHAL perdesi altında yürürlüğe soktuğu kanunsuzluklar artık daha da görünür olmaya başladı. Kapatılan basın yayın organları, gazeteler, televizyonlar ateşi tanrılardan çalıp insanlara veren ve insanlara özgürlüğü uğruna savaşmayı gösteren Prometheus’tu. Mitte Prometheus hem özgürlüğü hem de ateşi kazanmıştı. Artık insanlar tanrılara karşı gelmeyi onlara baş eğmemeyi Prometheus’tan öğrenmişti. Bu savaşın kazananı Prometheus’tu. Zeus ise bir gün devrileceğini bildiğinden acizdi. Şu anda da bir savaş var. Özgürlük ve kölelik savaşı... Biz üniversite öğrencileri ateşe muhtaç insanlardık fakat kapatılan haber alma organları tanrılardan çaldıkları ateşin ışığını yüzümüze tuttular. Belki Prometheus’u Zeus’un elinden kurtaracak bir kahraman yoktu ama bizler buradayız. Ve özgürlüğümüz avuçlarımızın içinden kayıp giderken sessiz kalamayız.
***
İkinci kahramanımız ise mitoloji dersinden de yakından tanıdığımız Theseus.
Girit’te bulunan, tanrı Poseidon’un Minos’a gönderdiği bir boğa ile Minos’un karısı Pasiphae’den doğmuş insan vücutlu ve boğa başlı Minotauros adında bir karışık yaratık, Labyrinthos adında labirente benzeyen bir sarayda tutulmaktadır. Bu yaratık insan etiyle beslenir. Girit kralı olan Minos, bu yaratığı beslemek için düzenli olarak Atina kralı Aigeus’tan yedi genç erkek ve genç yedi kadın ister. Aigeus bu gençleri gönderir. Theseus Minotauros’un öldürülmesi gerektiğini bilir çünkü onca genç insan bir canavara yem ediliyordur. Theseus aynı zamanda Atina kralının da oğludur. Bu güçlü yiğit babasına Minotauros’a yem olarak giden gençlerin arasında gideceğini ve o canavarı öldüreceğini söyler ve gider. Gerçekten de söylediğini yapmıştır. Labirent gibi sarayın içinde kaybolmamak için Ariadne’in verdiği ip yumağını kullanmış Minotauros’u öldürmüş ve geri çıkmıştır. Ariadne ile Theseus’un arasındaki ilişkinin boyutuna girmeden bu hikayeyi neden anlattığımıza girelim.
Yazımızın başında da söylemiştik OHAL gerekçe gösterilerek yapılan kanunsuzluklar ülkedeki her kesimi etkileyecek boyutlara vardı ki biz üniversite öğrencileri de bu olaydan nasibimizi aldık. Şiddetli bir ‘kültür devrimine’ ihtiyaç olduğunu (Bu kültür devrimi sadece kendi fikirleriyle aynı olan fikirlerin yaratılması gerektiğini ima eden) ve üniversitedeki rektör seçimlerinin kırgınlığa neden olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanının bu açıklamasından sonra ne tesadüftür ki onca yayın organının kapatılmasının haberiyle birlikte artık üniversitelerde rektör seçiminin de yapılmayacağını, rektörlerin atamasını Cumhurbaşkanının tekelinde olduğunu öğrendik. Tahmin edersiniz ki bahsi geçen kültür devrimini zorla üniversite öğrencilerine dayatacak olan da seçilmeden atanan rektörler olacak. Şimdi bu mitimizi günümüzle bağdaştıracak olursak canavar olan Minotauros rektör, ona yem olarak gönderilen gençler de biz olacağız gibi görünüyor. Tabii mitin sonu iyi bitiyor. Theseus gelip Minotauros’u öldürüyor ve gençleri kurtarıyor. Şu an bize düşen ise her birimizin bir Theseus olması oluyor. Biz Minotauros’a yem olmayacağız!

ÖNCEKİ HABER

Britanyalı siyah madenciler tarihteki yerlerini istiyor

SONRAKİ HABER

‘Demokrasi artık sadece şölenlere başlık olan bir kavram’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...