31 Ekim 2016 03:57

Yeni harita, Türkiye'nin felaketi mi?

Uluslararası aktörlerin Musul ve Rakka üzerinden karşılıklı hamleleri ve Erdoğan’ın Lozan çıkışı Arap basınında geniş yer aldı.

Paylaş

Uluslararası ve bölgesel aktörlerin IŞİD’in Irak’taki kalesi Musul ve Suriye’deki kalesi Rakka üzerinden karşılıklı hamleleri Arap basınında gündemin ön sıralarında yer almaya devam ediyor. ABD tarafından yapılan yakında Rakka’ın IŞİD’den temizlenmesi operasyonunun başlayacağını ilişkin açıklamalar Rusya ve müttefikleri İran ve Suriye tarafından kendilerine yönelik bir hamle olarak değerlendirildi. Rusya buna üçlü Moskova zirvesi ile karşılık verdi. Lübnan’da yayınlanan Al Ahbar gazetesi, Moskova’da bir araya gelen Rusya, İran ve Suriye Dışişleri Bakanlarının“Halep savaşının çözümü” ve Suriye sınırları içerisinde “Fırat Kalkanı” kuvvetleri ile gerçekleşen Türkiye müdahalesinin sınırlandırılması konusunda anlaştıklarını yazdı.

BATI’NIN RUSYA’YI DIŞLAMA HAMLESİ

Yine BM İnsan Hakları Komisyonu seçimlerinde Suudi Arabistan, Mısır, Tunus ve Irak’ın seçilmesi buna karşın Rusya’nın Hırvatistan’ın gerisinde kalarak koltuğunu kaybetmesi “Batı’nın” Rusya’ya yönelik diğer bir hamlesi olarak değerlendirildi. BBC Arapça Rusya’nın kuruluşundan beri bu komisyonda yer aldığına ve ilk kez koltuğunu kaybettiğine dikkat çekti.

BUMERANG ETKİSİ 

Arap basınında öne çıkan diğer bir gündem maddesi de AKP Hükümetine yakın medya tarafından ortaya atılan yeni Türkiye haritası oldu. Gözlemciler bu haritanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci dünya savaşından sonra imzalanan Lozan’ın değiştirilmesi konusundaki konuşmasıyla eş zamanlı olarak yayınlanmasına dikkat çekti. Lozan Anlaşmasının Hatay sorunu dahilgeriye bir dizi sorun bıraktığını anımsatan Şark Al Awsat yazarı Amir Taheri “Eski anlaşmaların arkasındaki iddiaları canlandırmak iddiacıların kendilerine bir bumerang etkisi yapabilir” uyarısında bulundu.

IŞİD, BÖLME BAHANESİ

Lübnan gazetesi Assafir yazarı Muhammed Nureddin Türkiye’nin Musul savaşına katılma ısrarını dört nedene bağladı: 1- Suriye ve Irak’ta Kürt genişlemesinin önünü kesmek, 2- Yeni oluşacak haritalarda kazanımlar elde etmek, 3- Yeni güvenlik konsepti, 4-  Türkiye’nin tarihi hakları. Öte yandan, Erdoğan Hükümeti medyası tarafından tanıtılan yeni Türkiye haritasının Musul, Halep ve Kerkük’ü kapsadığının altını çizen Rai Al Youm yazarı Abdul Bari Atwan “Kıbrıs’ın bölünmesi senaryosu Musul ve Halep’te tekrarlanır mı?” diye sordu.IŞİD’in ortadan kaldırılması sorunu Arap bölgesinin sınırlarının mezhepsel ve etnik temellerle bölünmesi için bir bahane olarak kullanıldığına dikkat çeken Atwan, Erdoğan’ın büyük risklere doğru ilerlediğini öne sürdü.

ERDOĞAN BÜYÜK RİSKLERE DOĞRU İLERLİYOR

Abdulbari Atwan 
Raialyoum

Erdoğan Hükümeti medyası tarafından tanıtılan yeni Türkiye haritası Musul, Halep ve Kerkük’ü kapsıyor. Kıbrıs’ın bölünmesi senaryosu Musul ve Halep’te tekrarlanır mı? 
Türkiye hükümetinin medyası birkaç gün önce var olan haritayı genişleten ve sınırları değiştiren Türkiye’nin yeni haritasını yayınladı. Sınır şeridi Kuzey Suriye’yi içine alıyor.  Halep’e hatta Kerkük’e uzanıyor. Musul kenti elbette ki buna dahil. Ayrıca Ege’de yer alan bazı Yunan adaları da.

LOZANLA EŞ ZAMANLI

Bu harita, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın içlerinde Osmanlı İmparatorluğunun da bulunduğu ittifak devletlerinin hezimeti ile sonuçlanan birinci dünya savaşından sonra imzalanan Lozan’ın değiştirilmesi konusundaki konuşmasıyla eş zamanlı olarak yayınlandı. Mustafa Kemal ile Batı arasında imzalanan bu anlaşma ile bu günkü Türkiye’nin sınırları çizilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milliyetçiliğine adanan “Misakı Milliden” söz etmeye başladı. Atatürk’ün Musul ve Halep’ten vazgeçmesini olan biten bir olay olarak adlandırılamayacağını, bunun sözleşmeye ve Türk halkına karşı işlenmiş bir “vatana ihanet” olduğunu söyledi.
Türk Cumhurbaşkanının Musul yakınlarındaki Başika üssünde bin askerini barındırmada ısrarı,  Ninova Muhafızları adı altında Musul ahalisinden daha önceki Valisi Esil Nuceyfi’nin önderliğinde 5000’den fazla Sünni savaşçıyı eğitmesi,  IŞİD’in Musul’dan çıkarılması savaşına katılmada ki ısrarı bütün bunlar bu gün için değil fakat yakın bir gelecekte bölgedeki kaosu, savaşı ve mezhepler arasındaki gerilimi ve özellikler Araplardaki zayıflıkları istismar etmek amaçlıdır. 

HATAY SINIRLARA KATILDI

Türkiye 1939’da ikinci dünya savaşı öncesinde benzer durumları istismar etti. Suriye ve Lübnan’la benzer bir şekilde Fransız sömürgesi altındaki Hatay bölgesini topraklarına kattı. Modern Türkiye sınırlarının dışındaki azınlık Türkleri koruma başlığıyla bu senaryonun tekrarlanması mümkün. Benzer bir şekilde 1974’te güçlerini göndererek Kıbrıs’a müdahalede bulundu. 

TÜRKMENLER MÜDAHALE GEREKÇESİ

Musul’da, Halep’in kenar mahallelerinde, Suriye’nin Kuzeybatısında Türkmenlerin bulunması ve onların korunmasını Türkiye’nin askeri müdahalesinin gerekliliği konusunda kullandı.  Bugün Türkiye’nin haritasını değiştirmekte daha bariz olan yerler Arap, Kürt ve Türkmen karışımının bulunmadığı yerler.  El Bab, Carablus ve Menbic’te gerçekleştiği gibi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan birden çok sefer Türkmen oğullarını ve Sünni Arapları hayal kırıklığı yaşatmayacağını tekrarladı.

IŞİD, SINIRLARIDEĞİŞTİRMENİN GEREKÇESİ

IŞİD’in ortadan kaldırılması sorunu Arap bölgesinin sınırlarının mezhepsel ve etnik temellerle bölünmesi için bir bahane olarak kullanılıyor. Bu durumda büyük bir rol oynayan Cumhurbaşkanı Erdoğan imparatorluk hayallerinde başarılı olacak mı?

HİTLER'İN HAYALLERİ ALMANYA'YI BÖLDÜ

Hitler Almanya’nın sınırlarını değiştirmek ve imparatorluğu yeniden kurmak istedi. Süreç kendisinin kaybetmesi ve Almanya’nın bölünmesiyle sona erdi. Aynı şey, takriben Avrupa’nın diğer bölgelerinde gerçekleşti. Yani Erdoğan büyük risklere doğru ilerliyor. Bölgedeki savaşlar önümüzdeki on yıllara doğru uzanıyor. Eğer süreç üçüncü veya dördüncü dünya savaşına doğru ilerlemese.

ORTADOĞU YENİ OSMANLICILARLA YENİ SAFAVİLER ARASINDA

Amir TAHERİ 
Şark Al Awsat

Hiç kuşku yok ki Ortadoğu birinci Dünya Savaşında Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasından buyana en derin krizini yaşıyor. Özellikle siyasal emeller peşinde eski mezhepsel bölünmenin yeniden ortaya çıkması ile istikrarı sağlamak kolay olmayacak.
Lozan anlaşması, Fransız kontrolüne bırakılmış bir il olan ancak daha sonra Türkiye tarafından ilhak edilen Hatay’ın kaderi de dahil olmak üzere geriye bir dizi sorun bıraktı. Aynı zamanda çoğu Avrupa güçleri için stratejik öneme sahip Boğazların kaderi de Montrö anlaşmasına bırakıldı.
Eski anlaşmalar arkasındaki iddiaları canlandırmak iddiacıların kendilerine bir bumerang etkisi yapabilir. Bütün karmaşık, bazen çelişik yönleri içinde Lozan anlaşmasının dar yorumu Türkiye Cumhuriyetinin kendi bütünlüğünü tehdit edebilir.

TÜRKİYE MUSUL VE HALEP’TE

Muhammed NUREDDİN
Al Sharq

Suriye’deki ve Irak’taki son olaylarda Türkiye’nin ‘provoke edici’ pozisyonuna birçok gözlemci dikkat çekti. Musul’un geri alınması olayı başlamasından bu yana Türkiye bu olay için seferber oldu. 
Türkiye; Musul’la ve savaşıyla ilgilenmeye bir yıldan uzun bir süredir Musul’un kuzeyinde Başika’da içinde tankların, askerlerin ve danışmanların bulunduğu askeri kamp kurmaya karar verdiğinde başladı. Bu kampta Musul’un sakinlerinden yerel unsurları eğittiğini ve bu talebin Bağdat hükümetinden geldiğini söyledi. 

TÜRKİYE’NİN ISRARI SORUNU DERİNLEŞTİRİYOR

Musul savaşı başladığında Türkiye savaşa katılacağını ve görüşme masasında olacağını ilan etti. Irak hükümetinin Türkiye’nin herhangi bir katılımını reddetmesine rağmen Türkiye’nin buna istekli olması sorunu daha da derinleştirdi. 
Türkiye hükümetinin katılımdaki ısrarı boşluktan kaynaklanmamaktadır. Aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hükümet başkanı Bin Ali Yıldırım’ın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da olduğu en üst düzeyde ifade edilen Türkiye’nin tutumu; arkasındaki güdüleri de yansıtmaktadır:

KÜRT TEHDİDİ

1. Suriye ve Irak’ta Kürt genişlemesi Türkiye’yi tehdit etmektedir. Irak-Suriye sınırında Şengal dağında PKK’nin bulunmasını Türkiye’deki Kürt tehdidinin büyümesi olarak değerlendirmektedir. Buradan yola çıkarsak Musul’daki ısrar PKK’nin Musul savaşının sonuçlarından faydalanmasını engellemek içindir. 

PAYDAN HİSSE

2. Bütün yetkililerin ifade ettikleri üzere Ankara; gelecekteki Irak’ı, belki de yeni haritalarında olacağı yeni bir durum içinde görmektedir. Türkiye kavgadan kazanımlar olmadan çıkmak istememektedir.  Sahada kim olursa onun görüşme masasında bir kürsüsü ve paylaşılan peynir kalıbında bir hissesi olacaktır. 

DEĞİŞEN GÜVENLİK KAVRAMI

3. Lakin süreçte yeni bir faktör bulunmaktadır; Türkiye’nin milli güvenlik kavramını yeniden gözden geçirmesi. Bu bakış açısı Erdoğan tarafından teyit edildi; Türkiye gerek kendi sınırına yakın gerekse uzak olan ülkelerde kendisine yönelen tehditlere kendi topraklarına varmadan saldırması gerekmektedir.
Bu süreçte Türkiye, Musul ve Katarda askeri üs kurdu. Azerbaycan, Gürcistan, Arnavutluk’ta kurma arayışı içerisindedir. 

TARİH TARTIŞMASI SORUNU BÜYÜTECEK

4. Erdoğan’ın; Musul ( bahsedilen Musul, şimdiki Musul’u Kürdistan bölgesini ve Kerkük’ü kapsamaktadır), Halep ve aralarında Kuzey Suriye ve Irak’ında bulunduğu 1923’te Misakı Millinin kapsadığı bütün yerler için Türkiye’nin tarihi hakları hakkındaki açıklamaları Irak ve Suriye ile ihtilaf ateşinin yanmasına neden oldu. 
Musul ve Halep meselesinde alanda mevcut olan nedenlere tarihi faktörler de karıştı. Bu durum sorunu büyütecek ve” din ve tarih kardeşi” olanlar arasında uzun anlaşmazlıklara neden olacak. 

ÜÇLÜ MOSKOVA BULUŞMASI: SAHADA “KARARLI” İŞBİRLİĞİ

Al Akhbar

Silahlı grupların doğu mahallelerinde “kuşatmayı yarmak” amacıyla başlattıkları hücum ile Cuma günü Halep kenti yeni bir sürece girdi. Bu gelişmeye paralel olarak Moskova’da gerçekleşen Rusya, İran, Suriye üçlü toplantısında, Halep ve diğer cephelerle ilgili kritik kararlar alındı. 
Halep’in doğu mahallelerinde bir geçit açmak için Fetih Ordusuna bağlı grupların hücumuna paralel olarak üçlü toplantı gerçekleşti. Toplantıda Rusya Dışişleri Bakanı SergeyLavrov ile onun İranlı ve Suriyeli mevkidaşları Muhammed Cevat Zarif ve Velid Muallim bir araya geldi. Üçlü Moskova toplantısında önümüzdeki dönem Suriye’de zeminde yaşanacak gelişmelerle ve özellikle Halep’le ilgili uzlaşı sepeti oluştu. 
Al Akhbar’ın Moskova’daki kaynakları üç bakan; “Halep savaşının çözümü” ve Suriye sınırları içerisinde “Fırat Kalkanı” kuvvetleri ile gerçekleşen Türkiye müdahalesinin sınırlandırılması, “kırmızıçizgi” olarak kabul edilmesinde anlaştı.
Yine toplantıda, dörtlü “Bağdat Operasyon Odası” (Rusya-İran-Suriye-Irak) vasıtasıyla istihbarat ve askeri alanda işbirliğinin güçlendirilmesi kararı alındı. Bu karara göre Rus hava kuvvetlerine; müttefik Suriye ordusunun doğudaki operasyonlarında destek vermeye ve Irak’taki HaşdŞaabi güçlerinin IŞİD’in iki ülke arasına geçmesini engellemesine destek vermeye izin verilecek. Kaynaklar; toplantıda bir araya gelenlerin teröre karşı Rusya-İran işbirliği hattının yeniden etkinleştirilmesinde, bu çerçevede Rus stratejik bombardıman uçaklarının İran’ın Hamedan üssünü kullanmasına mutabakata vardıklarını belirttiler. Toplantı, Suriye’de birçok bölgede gerçekleşen “iç uzlaşı” yoluna çözüm için esas seçenek olduğuna güvenmek gerekliliğine vurgu yaptı.

ÖNCEKİ HABER

'Sanat eserleri insanlığın ortak malıdır'

SONRAKİ HABER

Çözüm süreciyle birlikte vicdanlar da rafa kaldırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...