26 Ekim 2016 00:30

Ultras Elmas: Barıştan, sevgiden, güzellikten yanayız

Zonguldakspor'un Ultras Elmas tribün grubu lideri Sercan Akar’la hem Amedspor maceralarını hem de Zonguldakspor tribünlerini konuştuk.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ
İstanbul

Uzun süredir tamamen dolan tribünleri ve maden işçileri için açtıklarla pankartlarla dikkat çeken Zonguldakspor taraftarları, Amedspor maçı için Diyarbakır’a gitmeleri sonrası yeniden gündeme geldi. Diyarbakır’a gittikleri gerekçesiyle milliyetçi çevrelerin tepkisini çeken Zonguldakspor tribün grubu Ultras Elmas adına dikkat çekici bir açıklama yayımlayan Tribün Lideri Sercan Akar’la hem Amedspor maceralarını hem de Zonguldakspor tribünlerini konuştuk.

Zonguldakspor’u asıl olarak dolu tribünleri ve maden işçileriyle ilgili açılan pankartlarla tanıdık. Kentte takıma ve tribüne ilgi yoğun diyebilir miyiz?
Evet, kentimizde tribüne ve dolayısıyla futbola olan ilgi bir hayli fazla. Bu durum Zonguldakspor’un tarihindeki başarılı yıllarla da alakalı. Oturmuş bir kültür var. İnsanlar içeride oynanacak maçlar için pazar günlerine plan yapmıyorlar. “Pazar günü maç var, maça gideriz” diyorlar. Gençlerimiz tribünde bağırarak destek oluyorlar takıma. Yaşlar ilerledikçe çoluk çocuğa karışılıyor tabii. O zaman çocuğunun elinden tutup maç izlemeye geliyorlar. O çocuk büyüdüğünde tribüne bağırmaya geliyor. Ve bu döngü yıllar boyunca böyle süregeliyor. Ne tribünde bağıran bitiyor ne de küçük çocuğuyla beraber oturup maç izleyen.
Bizler sahadaki futbolcunun yer altında ezilen maden işçisini temsil ettiğini bilmesini ve bunun için mücadele etmesi gerektiğinin bilincinde olmasını istiyoruz. Çok çok yetenekli olmasına gerek yok. Sahada basmadık yer bırakmasın, son nefesine kadar mücadele etsin yeter bizim için. Yoksa başarı ve kupalar gelip geçici şeyler. Önemli olan mücadele ruhu. Bir maç hatırlıyorum, yarı final maçı. Tribünler tıklım tıklım dolu. Lakin takım sahada uyuyor o dakikalarda. Skor 1-1. Zonguldak doğumlu Mert Caymaz adında bir futbolcumuz var. Rakibiyle ikili mücadeleye girdi, yıkıldı. Ayağa kalktı. Rakibini kovaladı metrelerce. Arkadan kaydı ve top rakibe çarpıp taca çıktı. Tribünlerden gök gürültüsü gibi bir ses yükseldi. Gol olsaydı ancak öyle bir ses yükselirdi. Zaten dışarıda olup stadyuma giremeyenler gol oldu zannetti. İşte bizim istediğimiz şey tam da bu. Ellerimizle sabahlara kadar boyadığımız pankartlar işte tam da bu yüzden var. Futbolcularımıza ne için mücadele ettiklerini hatırlatmak için...

MADEN İŞÇİSİNE SAHAYI YASAKLARLARSA…

Tribünlere kimler geliyor ve maden işçileri tribünü ne kadar etkiliyor?
Tribüne halkın her kesiminden insan geliyor. Maden işçisi, onların çocukları, esnaf, memurlar, herkes. Ama kentte maden işçisine olan saygı fazla. Ve bu takımın onların takımı olduğunu herkes biliyor. Maçlardan önce bir ağabeyimiz (Ki o normalde de maden işçisidir) tulumu, bareti, çizmeleri ve feneriyle sahaya çıkıyordu. Elinde Zonguldakspor bayrağıyla beraber. Bütün tribünler ayağa kalkıyordu ve alkışlıyorlardı madencimizi. Son dönemlerde gözlemciler izin vermiyorlar sahaya inmesine. “İnerse ceza yazarız diyorlar. Çok büyük bir saygısızlık. Kime zararı olur bu durumun? Kraldan çok kralcı olmaya gerek yok. İnisiyatif denilen bir şey var. Yetkililerden bu katı kuralları tekrar gözden geçirmelerini rica ediyoruz.

‘BARIŞ İÇİN HER ZAMAN UMUTLU OLMALIYIZ’

Amedspor deplasmanını biraz anlatmanı istesek... Nasıl geçti, ne umuyordunuz, ne buldunuz. Bir deplasman hikayesi dinleyebiliriz...
Amedspor için Diyarbakır’a gittik. Amedspor’u sadece basından ve sosyal medyada çıkan haberlerden tanıyorduk. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Dernek Başkanı Ramazan Bey kulübümüze ulaşarak bilgileri almış. Havalimanında bizi çiçeklerle karşıladılar. Diyarbakır’ı gezdirip, yemekler söylediler. Pankartlarımızı dahi onlar taşıdılar. Gerçekten çok misafirperverdi tavırları. Şaşkınlık içerisinde olan biteni izledik. Fikstür çekildiğinde “en sıkıntılı” dediğimiz deplasman, bizim için turistik bir geziye dönüştü adeta.

Diyarbakır’a gittiğiniz için neden tepki gösterildi sizce, yani ‘Neden o kente gidiyor musunuz?’ deniliyor?
‘Neden o kente gidiyorsunuz?’dan ziyade, ‘Neden o insanlarla aynı fotoğrafta bulundunuz? Neden onların masalarına oturdunuz? Neden yemeklerini yediniz?’ şeklinde tepkiler aldık. Yani demek oluyor ki, biz Diyarbakır’a indiğimizde sağa sola saldırsaydık, çoluk çocuk demeden önümüze gelene vursaydık, karşımıza Amedsporlular çıktığında caddelerde birbirimizi taşlasaydık, hem bizden hem onlardan yaralananlar, hatta Allah korusun hayatını kaybedenler olsaydı, sanırım bize bu tepkileri veren insanlar daha mutlu olacaktı. Ama çok güzel bir laf vardır; ‘Köpekler istedi diye, atlar ölmezmiş.’ Onlar istedi diye kimseye zarar vermediğimiz için kusura bakmasınlar. Biz barıştan, sevgiden ve güzelliklerden yanayız.

Tepkiler kadar Amedspor deplasmanına ilişkin yaptığın açıklamayı  destekleyen, paylaşan  on binlerce insan da oldu. Buna dair ne düşünüyorsun, barış için umutlanabilir miyiz...
Bu konuda gerçekten şaşkınım. Zira ben o açıklamayı kendi çevremdeki isim vermeden bizi eleştiren birkaç kişiye ve daha önce dostluk kurduğumuz hatta aralarında maçımızdan önce caddede beraber “Teröre lanet” mitingi düzenlediğimiz, omuz omuza yürüdüğümüz rakip takım taraftarları için yapmıştım. O yazıyı yazıp o akşam erkenden yattım. Ertesi gün uyandığımda telefonuma baktım. Gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Binlerce beğeni, yüzlerce arkadaşlık isteği ve mesajlar. Yüzlerce paylaşım... Sonra mesajlara baktım. O kadar güzel mesajlar vardı ki içlerinde. Çok mutlu oldum. Hakkari’den İstanbul’a, Trabzon’dan Kıbrıs’a, Berlin’den Amsterdam’dan mesajlar aldım. İnanın hiç beklemiyordum. “Yok artık” dediğim mesajlar peşi sıra geldi. Hâlâ cevap veremediğim yüzlerce mesaj var. Boş vaktimde oturup özür dileyerek cevaplıyorum.
Barış için umutlanabilir miyiz? Barış için her zaman umutlu olmalıyız. Umudumuzu yitirdiğimiz zaman aslında kaybetmişiz demektir. Lakin ben o kadar küçücük bir detayım ki bu hengamede, ne işe yarar, kimi etkiler hiç bir fikrim yok. Çok sevdiğim bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Ormanın birinde bir gün yangın çıkmış. Tüm hayvanlar kaçışırken bir serçe kuşu ağzına gölden su alıp yangının üstüne dökmeye çalışıyormuş. Diğer hayvanların dikkatini çekmiş bu. ‘Yahu sen aklını mı oynattın? Ufacıksın zaten, senin taşıdığın su neye yarar ki? Kaçsana biz gibi” diye hayıflanmışlar. Serçenin cevabı ise çok ilginç ve güzeldir; ‘Evet taşıdığım su belki yangını söndürmek için yetmeyecek, hatta hiçbir şey fark etmeyecek. Ama benim elimden gelen maalesef bu.’ demiş. İşte o serçe benim.
Belki düşüncelerim, yazdıklarım veya paylaştıklarım bu topraklara tekrar barış gelmesi için hiçbir şey ifade etmiyor maalesef. Fakat elimden gelen maalesef bu. Umuyorum bu ufacık detaylar çoğalır, toplanır ve tekrar barış içinde yaşarız bu cennet ülkede.

Amedspor ile kendi sahanızda oynayacağınız bundan sonraki ilk maç daha bir dikkat çekecek gibi görünüyor. Nasıl geçer sence?
Biz de en az onlar kadar dostça karşılamak istiyoruz Amedsporlu arkadaşlarımızı. Umuyorum araya girecek provokatörlere halkımız fırsat vermez ve dostça geçmesini istediğim o maça ve gittiğimiz deplasmanda yaşadığımız güzel anılara gölge düşmez.

‘ENDÜSTRİLEŞEN FUTBOLA CEPHE ALMIŞ, EMEĞE DEĞER VEREN BİR KÜLTÜR’

‘ULTRAS Elmas’ grubunu da anlatır mısın? Nasıl ortaya çıktı ve nasıl ilerliyor...
2014 yılında Zonguldakspor tribünlerine yeni bir soluk katmak için kurduk Ultras Elmas’ı. 5 kişi çıktık yola. Çok fazla doğru şeyi bir arada yapmamız gerekiyordu dikkat çekmek için. Yaptık da. Ultras Elmas hiçbir zaman skor taraftarı olmadı. Sahadaki skor ne olursa olsun 90 dakika boyunca susmadı. Bu ilk başlarda 20 kişi bağırırken de böyleydi, binlerce olduğu şu günlerde de böyle.
Hayatın her alanında varız. Köy okullarında yardıma muhtaç minik kardeşlerimiz için de varız, akülü sakat arabasına ihtiyacı olan Ahmet dede için de. Her yıl ramazan ayında ücretsiz iftar yemeği veriyoruz mesela. Geçtiğimiz 23 Nisan’da çocuklarımız için balon park kurdurduk bir AVM önüne. Binlerce çocuğumuz geldi. Eğlendiler. Amacımız sadece bir tribün grubu olmak değildi hiçbir zaman. Biz bir sivil toplum örgütüyüz. Zira tribünler ve kalabalığı doğru kullanıldığında çok büyük bir güç. Bu gücü neden güzel şeyler için kullanmayalım? Kullandık. Kullanmaya da devam edeceğiz. Bir gün biz bayrağı kardeşlerimize teslim etsek bile; Ultras Elmas bu mantalite ile tribünlerde olacak.

Türkiye tribünlerinden pek alışkın olmadığımız ‘ultras’ pankartlarını da görüyoruz sizin tribününüzde. Tribünde ultra kültürüne özel bir ilgi var mı?
Ultra kültürü doğru algılanırsa gerçekten harika bir tribün kültürü. Endüstrileşen futbola cephe almış, altyapıdan oyuncu yetişmesine olanak sağlayan, emeğe değer veren bir kültür. Emekçinin işçinin takımı olduğumuz için bu kültür ve yanında getirdikleri merak uyandırdı şehrimizde. Her geçen gün kültüre olan ilgi artıyor. Ve insanlar artık ultra kültürünü benimsiyorlar. İleride daha güzel olacak.

‘TARAFTARIZ MÜŞTERİ DEĞİL’

Tribünlerinizin bu kadar kalabalık olmasıyla passolig / e-bilet’in sizce alakası var mı? Passolig’e bakış açınız nedir...
Passolig olsa da tribünlerimizin dolu olacağını düşünüyorum. 43 bin passolig satmış kardeş kulübümüz Adana Demirspor. Passolig olsa Zonguldak insanı da alır.
Passolig’e kesinlikle karşıyız. Kombine karttan ne fazlası var? Kredi kartı olması mı? İstemiyoruz kardeşim biz kredi kartı. Taraftarız biz. Neden müşteri gözüyle bakılıyor bize? Neden üzerimizden hep bir prim sağlama çabası? Her kulüp satsın kombinesini geçsin karşıya. Hani bu passolig ile birlikte tribünde olay yapan ceza alacak, kulüp ve diğer masum olan insanlar etkilenmeyecekti. Hâlâ kapatılmıyor mu tribünler? Passolig tek vadettiği şeyi yapamıyor. O zaman neden var?

ULTRA KÜLTÜRÜ İÇİN FANZİN

Hem tribün, hem grup olarak geleceğe dair projeleriniz, fikirleriniz var mı? Neler yapmak istiyorsunuz?
Projelerimiz yola çıktığımız ilk günlerde olduğu gibi, ileriye dönük projelerimiz de her zaman olacak. Başta sosyal projelerimiz olmak üzere, yardıma ihtiyacı olan insanlara, doğamıza ve doğayı paylaştığımız sevimli dostlarımız hayvanlara yönelik yeni projelerimiz var. Bunun haricinde tribünümüzde ultra kültürünü daha fazla kişiye benimsetmek, takımımız ve tribün grubumuzu ele alan bir fanzin çıkarmak projelerimiz arasında. İmkanlarımız el verdiğince bunları gerçekleştireceğiz.

İŞÇİ MİLLİ TAKIMI ZONGULDAKSPOR

Soma'da büyük bir facia/ katliam yaşanmıştı. Sizin tribününüzde de Soma’yla ilgili çokça pankart görüyoruz… 
Soma faciası gibi onlarca büyük kaza yaşadı şehrimiz. Onların derdinden en çok biz anlarız. Bu yüzden en çok bizim canımız acıdı. O dönemde açılış maçımızı Somaspor ile yapmıştık. Tüm geliri orada hayatını kaybeden işçilerimizin ailelerine gönderildi. Boşuna İşçi Milli Takımı Zonguldakspor demiyoruz. İşçiler emekleri ve alın terleri ile kazanıyorlar
paralarını. O yüzden saygımız onlara sonsuz. Umuyoruz ülkemizde ve dünyada bu tür facialar yaşanmaz. İşçimiz ve onların sağlığı için yeterli önlemler alınır.

Son olarak sizin de eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Zonguldakspor ve tribün grubumuzla ilgilendiğiniz, bana ulaşarak bu soruları yönelttiğiniz için teşekkür ederim. Sizi, madencilerimizin yer altına girerken, diğer madenci arkadaşları tarafından uğurlandıkları gibi uğurlamak isterim... “Selametle...”

ÖNCEKİ HABER

Sansürün gölgesinde kalan festival: Antalya

SONRAKİ HABER

Calais’te yaşanan bir insanlık suçudur

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa