21 Ekim 2016 09:54

Boratav: CHP, faşizme teslim olma tehlikesi altında

Prof. Dr. Korkut Boratav, 'Bugün CHP de cumhuriyetçi sağa ve dolayısıyla faşizme teslim olma tehlikesi altındadır' dedi.

Paylaş

Prof. Dr. Korkut Boratav Mimarlar Odası tarafından düzenlenen panelde yaptığı konuşmada Türkiye'nin bir İslami faşizm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek "Bugün CHP de cumhuriyetçi sağa ve dolayısıyla faşizme teslim olma tehlikesi altındadır. Eğer cumhuriyetçi akım 70'lerin sonunda olduğu gibi kendi soluna geçerse bu faşizm tehlikesini önleyebiliriz" dedi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Ülke Halleri: Nereye Gidiyoruz?" başlığında panel düzenledi. Akademisyenler, mimarlar ve hukukçuların sunum yaptığı panel Çağdaş Sanatlar Merkezinde gerçekleşti.

Moderatörlüğünü TMMOB  eski başkanı Yavuz Önen'in yaptığı panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası ve Ankara Şubesi olarak daha iyi ve yaşanılabilir bir dünya ve Ankara için mücadele ettiklerini söyledi. Bütün seslerin kısıldığı bir ortamda çıkış yolunu mimarların yaratıcı gücünde bularak bir adım öne çıktıklarını belirten Candan, "Bize emanet edilen kültürel mirasımıza ve değerlerimize sahip çıkmak için uğraşıyoruz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi OHAL veya ne hali olursa olsun bize emanet edilen örgütü ve geleneği bir adım daha öne çıkartmak için mücadele edecek" dedi.

İktisatçı, Prof. Dr. Korkut Boratav "Türkiye'deki tehlikenin İslami faşizm olduğunu ve bu tehlikeye kaşı çıkacak en önemli akımlardan birinin cumhuriyetçi sol olduğunu" söyledi. "Bu akımın yakın dönemde en kitlesel biçimiyle Cumhuriyet mitingleri ve Gezi direnişinde görüldüğünü" belirten Boratav, Cumhuriyetçi solun da aydınlanmacı ve tutucu bir kanadı olduğunu ifade etti.

Boratav, aydınlanmacılığın özünde demokrat olduğunu dile getirerek, cumhuriyetçiliğin tutucu kanadının ülkenin her an bölünme ve parçalanma tertipleriyle yüz yüze kaldığı gibi paranoyalara sahip oldunu söyledi. Bu iki akımın en sert çatışma alanının ikinci dünya savaşının sonları olduğunu anlatan Boratav, aydınlanmacı akımın demokrasi ve anti-Nazi cephesine, tutucu akımın ise sempati ve işbirliği ile Nazi tarafına yöneldiğini söyledi. Boratav, "1945 yılında tutucu kanat kazandı ve 1946 yılında İstanbul'a gelen yönetimle tek ses hakim oldu. Bugün CHP de cumhuriyetçi sağa ve dolayısıyla faşizme teslim olma tehlikesi altındadır. Eğer cumhuriyetçi akım 70'lerin sonunda olduğu gibi kendi soluna geçerse bu faşizm tehlikesini önleyebiliriz" dedi.

CUMHURİYETÇİ SOL VE KÜRT SİYASETİNİN YOL ARKADAŞLIĞI MÜMKÜN

İktisatçı, BirGün Gazetesi yazarı Mustafa Sönmez, "İktidar ne kadar sandığı elinde tutar ve güçlendirirse kendisine tüm hukuksuzlukları mübah görüyor. Seçilmiş iktidar olduğunu söyleyerek bölgede maceralara atılıyor. Bölgede girecekleri savaşın ardından seçimlere gitmek istiyorlar" dedi. Ancak "Tüm baskı ve tek sesliliğe rağmen muhalefetin farkına varamadığı bir güce sahip olduğunu" belirten Sönmez, bu muhalefetin temel unsurlarının cumhuriyetçi sol, sosyalistler ve Kürt siyaseti olduğunu ifade etti. Sönmez, cumhuriyetçi sol ve Kürt siyasetinin birbirini anlamasının ve yol arkadaşlığı tesisi etmelerinin mümkün olduğunu dile getirdi.

SERMAYE OHAL'İ FIRSATA ÇEVİRDİ

Gazi Üniversitesi'nden İktisat Profesörü Aziz Konukman da, darbelerin tek kazananının sermaye kesimleri olduğunu söyledi. Türkiye'deki darbe girişiminin ardından hem OHAL hem torba yasalarla meclisin devre dışı bırakıldığını belirten Konukman, 90'lardaki krizlerin ardından dünyanın devletlerin küçültülmesi, özelleştirmeler ve kuralsızlaştırmaya gittiğini ifade etti. Sonrasında da "piyasa dostu devlet" kavramlarının geliştirildiğini kaydeden Konukman, tüm bu düzenlemelerin OHAL ile sermaye için fırsata çevrildiğini vurguladı.

Kocaeli Üniversitesinden ihraç edilen Doç Dr. Gül Köksal, "Biz mimarlar iktidarların mekanlarını yaratıyor. Bugün Türkiye'de 50 bin mimar varsa bunun içinde 100 kişi mega projeleri yapıyor ve uluslararası sermaye masalarına oturuyor" dedi. Sermaye gruplarının mimarlık eğitimi alanına da müdahale ettiğini belirten Köksal, Ali Ağaoğlu'nun bile kendi üniversitesini kurmaya niyetlendiğini söyledi. Yasaların yeni yasalarla sürekli delindiğini ve böylece kentsel ve korumalı alanların talan edildiğini kaydeden Köksal, göstermelik ÇED toplantılarının yapıldığını ifade etti. Köksal, sermaye ile el ele çalışan mimarlar eliyle restorasyonun yıkıp yeniden yapmaya dönüştüğünü dile getirdi.

Avukat Turgut Kazan ise Fransa'da ilan edilen OHAL ile Türkiye'deki OHAL arasında yüzde 25 benzerlik varsa mesleği bırakacağını dile getirdi. OHAL'de yasa değiştirilemeyeceğini ve geleceğe dönük düzenlemeler yapılamayacağını belirten Kazan, KHK'lerin Saray'da danışmanlar tarafından hazırlandığını söyledi. her bir yargıç tir tir titriyor ve bu nedenle 'Ya bana da Fethullahçı derlerse korkusuyla ne istenirse ona karar veriyor" diye konuştu. Kazan, OHAL düzenlemelerinin yalnızca OHAL ile ilgili olması gerektiği ve ülke geleceğini şekillendirmeye dönük olamayacağını vurguladı. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Göç İdaresi, Suriyelilerin hayatını tehlikeye atıyor

SONRAKİ HABER

'Türkiye gazeteciler için en büyük hapishane'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...