13 Ekim 2016 07:12

10 Ekim'de gözaltına alınan öğrencilerden suç duyurusu

10 Ekim anması sırasında darbedilerek gözaltına alınan 10 öğrenci gözaltı sırasında 'insanlığa yakışmayacak' davranışlara tabi tutulduklarını söyledi.

Paylaş

Seçkin SAĞLAM
Çanakkale

10 Ekim’de Ankara Katliamının birinci yılı nedeni ile okullarında anma yapmak isteyen öğrencilere yönelik polis saldırısı ve gözaltılarla ilgili 10 öğrenci Çanakkale Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Çanakkale Halkevi Başkanı Mehmet Öztürk, gözaltı sırasında ‘insanlığa yakışmayacak’ davranışlara tabi tutulduklarını ifade etti. Öztürk, “Ne ülkeye, ne sokağa, ne de üniversiteye demokrasi geldi” dedi. Öztürk, “Bu yaşadığımız felaketler tesadüf değil. Değiştirmek de bizim elimizde” ifadelerine yer verdi.
10 Ekim’de yaklaşık 20 kişi gözaltına alınmış, gözaltına alınanlar aynı gün serbest bırakılmıştı. Gözaltı süreci ile ilgili olarak darp iddiası ile 10 öğrenci Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Çanakkale Halkevi Başkanı Mehmet Öztürk, “Ankara’da katletmeye çalıştıkları barıştı, emeğin değeriydi, insanlıktı. Bizler ise bu değerlere sahip çıktıkça bu değerler ölmeyecek, öldüremeyecekler. Bedenlerimizi, ömürlerimizi, gençlerimizi hedef alsalar da, bedeli hiç istemeyeceğimiz kadar ağır olsa da bu insanlık yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Sürdürmek zorundayız. Özgürce nefes alabilmek için, çocuklarımızın geleceği için, utanmadan yaşayabilmek için… Fikirleri, değerleri insanları katlederek yok edebileceklerini sandılar hep ama her defasında yanıldılar. Tarih hep bizi haklı çıkardı” dedi.

Gözaltı sürecine değinen Öztürk, “10 Ekim günü ÇOMÜ’de üniversiteliler Ankara Katliamının yıl dönümünde ölüme, acıya, savaşa karşı yaşamı, insanlığı, barışı savunmak için kendilerini ifade etmek istediler. Ülkemizdeki ‘demokrasi sınırları’ içinde abartılı olmuş olabilir ama sadece kendilerini ifade etmek istediler. Ülkenin dört bir yanında olduğu gibi katliamların iktidarı bu çığlığa sessiz kalamazdı, kalmadı da. Önce paramiliter militanların küfürlü, sandalyeli saldırısı gerçekleşti ardından ise özel güvenliğin saldırıya uğrayan üniversitelileri kuşatıp darp ederek ‘güvenliği’ sağlamasına şahit olduk. Bu da yetmemiş olacak ki ‘güvenlik’ için çevik kuvvet gelip üniversite öğrencilerinin kafalarını yere ‘yanlışlıkla’ vura vura, yerlerde sürükleyerek ‘yakalama’ yapıyorlar. Ülkemizdeki  ‘demokrasi’ uygulaması bununla da kalmamış karakolda da devam etmiştir. Öğrencilerin terörle mücadele şubesinde saatlerce ayakta, yüzü duvara dönük tutulmasından, hakaretlere maruz kalmasından, yerdeki eşyalarının üzerine basarak gezinen polislerden, ‘emre itaat’ etmeyenleri yerlere yatırıp tekmelemelerinden bahsetmiyorum bile” ifadelerini kullandı.

Öztürk, “FETÖ ile memleketteki her kötülüğün müsebbibi bulanlar artık ülkemize, şehrimize, üniversitemize, hatta sokağımıza demokrasi geleceğini vaat ettiler!  Ama öyle olmadı. Ne üniversiteye, ne ülkeye ne de şehrimize demokrasi geldi. Hatta darbe dönemlerinden bile daha kötü koşullarda yaşamak zorunda kalıyoruz. Her gün kapatılan TV’ler, radyolar ve gazetelere şahit olurken diğer taraftan da kendine muhalif akademisyenleri, doktorları, gazetecileri mesleğinden atıp cezaevlerine konduğunu görüyoruz. Böyle koşullarda, ‘toplumsal muhalefet daha fazla yan yana durmalı, baskıya ve zulme karşı dayanışmayı büyütmelidir’ diye söylenir hep. Ama içeriğin unutulduğu şeklin çok daha fazla önemsendiği zamanlarda yapılan ile yapılması gereken arasında çok ciddi farklılıklar oluşur. 10 Ekim günü de üniversite de anma yapmak isteyen öğrenciler karakolda insanlığa yakışmayacak şekilde ve keyfi olarak tutuldu. Muktedirlerin kanlı iktidarına son vermek için, acıyı bitirmek için örgütlenip mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok. Bu yaşadığımız felaketler tesadüf değil. Değiştirmek de bizim elimizde” ifadelerini kullandı.

 

ÖNCEKİ HABER

Hidayet Türkoğlu, TBF başkan adaylığını açıkladı

SONRAKİ HABER

Soma davasında sanıkların tutukluluğuna devam kararı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...