18 Mayıs 2012 13:32

Vatandaşla savaş hazırlığı

Kentsel dönüşüme ilişkin temel kanun oluşturma çabası ilk olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 08.03.2005 tarihinde Meclise sunulan  “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Kanun Tasarısı” ile denenmiş fakat başarılamamıştı. Bu nedenle de çeşitli kanunlarda yapılan ekler ve değişikliklerle şu ana kadar ki

Vatandaşla savaş hazırlığı
Paylaş
Ziya Çelik

16.05.2012 tarihinde kabul edilen “Afet Riski Altındakı Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” ile bir bakıma kentsel dönüşümün anayasası hazırlanmış oldu.
2012 tarihli Kanunla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilen yetkiler ve Bakanlığın tasarrufuna bırakılan mal varlıkları dikkate alınınca 16.05.2012 tarihinden sonra Türkiye artık bambaşka bir düzene girmiştir denilebilir.
2005 yılındaki kanun tarsarısıyla yerel yönetimlere ve Bakanlar Kuruluna verilmesi tasarlanan yetkilerin çok daha fazlası son kanunla Çevre Bakanlığına verilmiş olması mevcut iktidarın artık ne kadar dizginsiz ve futursuz bir aşamaya geldiğini de göstermektedir. Son kanunla yapılar riskli yapı, riskli bölge ve rezerv yapı alanları olarak tanımlanmıştır.

‘BOYUN EĞ’ ZİHNİYETİ

Kanunla birlikte istisnasız olarak tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar rezerv yapı alanı olarak kullanılması için  Çevre Bakanlığının emrine verilmektedir. Çeşitli kanunlarla yapılaşma imkanı olmayan ve koruma altında olan kamuya veya şahıslara ait taşınmazların kanuni sınırlanma olmaksızın kullanımı da artık Bakanlığa bırakılmıştır.  
Kanunun 5. maddesinde şöyle bir düzenleme yer almaktadır: “Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine veya kiracılarına... veya işyeri sahiplerine ...geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir.”
Yapılabilir, verilebilir ifadeleri Kanunun birçok yerinde kullanılmıştır ve bu ifadeler AKP iktidarının zihniyetini de göstermektedir. Bu, “Boyun eğ, haklarından vazgeç, gerekirse takdir ederim” zihniyetidir.   

TEHDİT EDİYORLAR

AKP zihniyeti ve fütursuzluğunun bir diğer göstergesi de kanun kapsamında gerçekleştirilen idari işlemlerin yargı denetiminden çıkarılması ve açılacak davaların etkinliğini ortadan kaldıran yürütmenin durdurulması kararının mahkemelerce verilemeyecek olmasıdır.
Yapı depreme karşı dayanıklı olsa dahi kanundaki ifadeyle “Uygulamanın bütünlüğü” gerekçesiyle riskli yapılarla aynı işlemlere tabi tutulabilecektir.
Kanunda vatandaşların tehdit edilmesi de ihmal edilmemiş ve Türk Ceza Kanunu kapsamında kanunun uygulanmasını engelleyenler hakkında suç duyurusunda bulunulacağı hükmü düzenlenmiş ve ayrıca riskli yapı ve riskli alanlardaki yapılara her türlü kamu hizmetinin durdurulacağı yer almıştır. Bu düzenleme AKP hükümetinin vatandaşla savaşa hazırlandığının da göstergesidir. Çünkü en temel hakların kullanımı dahi bu kanunla engellenmektedir.  

TOKİ’NİN İCRAATLARI ORTADA

19.04.2012 tarihinde kabul edilen ve 2B yasası olarak bilinen 6292 sayılı Kanun, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’la birlikte düşünülmelidir. Çünkü 6292 sayılı Kanun’la yoğun yerleşimlerin olduğu bölgelerdeki çoğunluğu küçük arsalardan oluşan taşınmazların hak sahiplerine satılması sonrasında bu bölgelerin riskli alanlar olarak belirlenmesi ve bu bölgede yaşayanların rezerv alanlara tahliyesi mümkün olacaktır. Tahliye sonrası boşaltılan arsaların kullanım hakkı ise Bakanlığa ait olacaktır. Bakanlığın bu arsaları nasıl kullanacağı Bakanın, TOKİ başkanı iken yaptığı uygulamalara bakılarak görülebilir.
Zaten 6292 sayılı Kanun’da “proje alanı” olarak bir tanımlama yapılmış olup, “proje alanlarında” gecekondu veya kentsel dönüşüm uygulamasının yapılabileceği ayrıca öngörülmüştür.
Çevre ve Şehircilik Bakanının beyanına göre Türkiye’deki 19 milyon yapı stokunun yaklaşık yarısı riskli yapı veya riskli alanlarda bulunmaktadır. Riskli yapı veya riskli alanlardaki yapı stokunun yenilenip yenilenmeyeceği zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Ancak net olan bir durum varsa o da hem Afet Riskine Dair Kanun hem de 6292 sayılı Kanun’la birlikte artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kimin, nerede ve nasıl yaşayacağına karar verecek bir makam haline gelmiş olmasıdır.

* Avukat

ÖNCEKİ HABER

En büyük afet Meclisten çıktı

SONRAKİ HABER

Suriye'de ‘Devşirme muhalefet’ tutmuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa