10 Ekim 2016 00:14

Sykes-Picot Antlaşması: 100 yıllık tartışma

'Bitmeyen Savaş, Paylaşılamayan Ortadoğu' kitabı, tartışmayı daha yakından takip etmek isteyenler açısından önemli bir başvuru kaynağı olmaya aday.

Paylaş

Ferhat SARI
İstanbul

“Yasemin Devrimi” 2010 yılının sonlarına doğru Tunus’ta ilk işaret fişeğini çaktığında, kimse bunun Arap Coğrafyası’nın tamamını tutuşturacak bir ateşe dönüşeceğini tahmin etmemişti. “Ekmek, özgürlük, sosyal adalet” kasırgası bölgenin en güçlü ve en köklü ülkesi Mısır’a geldiğinde ise işin rengi değişti. Bildiğimiz Ortadoğu’nun sonuna mı gelinmişti? Tahrir Meydanı’na çevrilmiş kameralar eşliğinde televize bir devrime tanıklık ettik. Sonrası ise Libya, Suriye, Irak, Bahreyn, Yemen, Fas , Cezayir, Ürdün, Sudan …
Ayaklanmalar sonucunda kimi ülkelerde diktatörler devrildi, kimilerinde iktidarlar değişmeksizin kısmi kazanımlar elde edildi, kimilerinde yenilgiyle karşılaşıldı,  kimilerinde ise iç savaş hatta iç savaşı da aşan bölgesel ve uluslararası kamplaşma yaşandı/yaşanmakta.  Halk ayaklanmalarına “Arap Baharı” diyen de oldu, sonrasında yaşananlar nedeniyle Arap Kışı” diyen de.
“Kış” göndermesinde bulunulan ülkelerin başında Libya ve Suriye geldi. Ayaklanmaların harekete geçirdiği tarihsel fay hatlarının üzerine dış müdahale ve cihatçı akışıeklenince, söz konusu ülkelerdeki kasırga ardında bambaşka etkiler bıraktı. ABD’nin Irak işgalinin dolaylı sonucu olarak ortaya çıkan IŞİD, başka şeylerin yanı sıra bu ortamdan da faydalanarak yükselişe geçti. Halifelik iddiasındaki örgüt Haziran 2014’te Musul’u aldıktan kısa bir süre sonra Suriye-Irak sınırını ele geçirdi. IŞİD bunu Twitter üzerinden “#SykesPicotOver” (Sykes-Picot sonaerdi) ‘hashtag’i ile duyurdu. Tarihçiler ve Ortadoğu uzmanları dışında çok az kişinin bildiği o meşhur antlaşmanın hayatımızda arz-ı endam etmesi bu şekilde başladı.
“Ortadoğu’da sınırlar yeniden çizilirken” ya da “Bölgede kartlar yeniden karılırken” girişli cümlelerin vazgeçilmez tamamlayıcısı olan Sykes-Picot Antlaşması, Türkiye’nin başarısızlığı defalarca kanıtlanan “proaktif dışpolitika”sının ideolojisi haline gelince, televizyonlardan Ahmet Davutoğlu’nun sesiyle de bolca duyulur oldu. Davutoğlu Hoca’nın anti-emperyalizm görünümlü yayılmacı önermesi basitti. Bölgenin etnik, mezhepsel, kültürel hiçbir özelliğini bilmeyen Batılılar (İngiltere ve Fransa) taa nerelerden gelmiş, Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda 1916 yılında cetvelle bölmüştü. İşin doğası gereği bu dikiş tutmamış ve Sykes-Picot çökmüştü. Bugün de benzer girişimler söz konusuydu. Oysa Osmanlı’nın mirasçısı Türkiye, Kut’ül Amare’de olduğu gibi mücadelesinde Ortadoğu halklarına sömürgecilere karşı önderlik edebilirdi. Davutoğlu’nun sloganı da afilliydi doğrusu. “YaKu’tül Amare kazanacaktı ya da Sykes-Picot”.

SYKES-PİCOT ‘HORTLAK MI’, ‘ZEİTGEİST’ MI?

Tarih sayfalarından güncele taşınan bu tartışmayı dikkate alan Evrensel Basım Yayın kısa bir süre önce kapsamlı bir çalışmayı okuyucularıyla buluşturdu. Sykes-Picot Antlaşması’nın 100. yılı münasebetiyle Ali Karataş ve Yusuf Karataş’ın yayına hazırladığı, Bereket Karve Demir Çalışkan’ın Arapça çevirileriyle katkı sağladığı “Bitmeyen Savaş, Paylaşılamayan Ortadoğu” isimli kitap, tartışmayı daha yakından takip etmek isteyenler açısından önemli bir başvuru kaynağı olmaya aday. Her şeyden önce, 5 bölümden oluşan kitaba katkı verenlerin akademisyen, tarihçi, gazeteci, siyasetçi bileşiminden oluşması okuyucu açısından başlı başına bir kazanç. Sistematik bakış açısı, literatür göndermeleri, geçmiş-gelecek bağlantısı, gözlem gücü ve hareket halinde kinin karışımı, böylesi bir kitapta bulmak isteyeceğiniz bir bütünlük imkanı veriyor. Emperyalizmin Ortadoğu’ya ilgisinin tarihsel kökenleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeyle olan “hukuku”, Türkiye dış politikasının AKP yönetimindeki seyri, Sykes-Picot’un Türkiye dışında Kürtler ve Araplar açısından ne anlam ifade ettiği gibi soruları merak edenler kitapta çokça şey buluyor. İlaveten; Mısır, Tunus, Lübnan ve Tunus siyasetinde önemli yereden isimlerin aktardıkları, coğrafyayı daha yakından tanımak isteyenler için eşsiz bir fırsat oluşturuyor.
Son sözegelince... Sykes-Picot, “milliyetçi-İslamcı demagojinin geçmişten çağırdığı bir hortlak” mı yoksa “bölgenin kadim halklarının bugününü de belirleyen bir gerçeklik” mi? Üzerinde bir sürü değişiklik gerçekleştirilerek çok önceleri geçersiz hale getirilmiş tarihten bir kesit mi yoksa kendi ortadan kalksa da ruhu yaşamaya devam eden bir “Zeitgeist” mı? Karar okuyucunun…

ÖNCEKİ HABER

Xecê’nin Dersim tertelesi

SONRAKİ HABER

106 yaşında intihar etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...