Sennur Sezer’in hediyesi, bir küçük dörtlük
Murat Meriç Sennur Sezer ile ilgili anısını yazdı.
Murat MERİÇ
Tarih 15 Aralık 1989. Ankara. Gençlik Parkı’nın içindeki tiyatro salonunun oyunlara, panellere, konserlere açıldığı dönem… 17 yaşında üniversiteye gelmiş meraklı bir genç olarak Ankara’daki bütün etkinliklere gidiyorum. İnsan Hakları Haftası sebebiyle belediyenin de içinde olduğu bir faaliyet düzenlenmiş ve müzikten edebiyata, sinemadan gazeteciliğe insan hakları ihlallerinin tartışıldığı paneller yapılıyor. Belediyenin başında, Murat Karayalçın var, Melih “başgan” henüz ortamı ele geçirmemiş…
O günlerle alakalı söyleyebileceğim tek şey şu: Hafta, Selda Bağcan’ın Gölbaşı Sinemasında verdiği resitalle bittiğinde, ben artık eski ben değildim. Musa Anter’den Muzaffer İzgü’ye, Bülent Somay’dan Aziz Nesin’e, Tan Oral’dan Mustafa Ekmekçi’ye pek çok insanın katıldığı panellerden aklımda kalan, edebiyat paneli. Sebebi, Sennur Sezer: O güne dek duymadığım, konuşmasını dinlediğim anda hayran olduğum bir şair. Sonrasında kitaplarına sahip olmak için ne taklalar attığımı anlatmam mümkün değil. Yıllar sonra, Evrensel kurulurken bir kere daha karşılaştık Sennur Sezer’le: Adnan Özyalçıner’le Ankara Bürosunu ziyarete gelmişti. Ben, muhabirlik yapmaya çalışan bir gençtim, kültür sanat muhabiri olduğum için de doğrudan benimle tanıştırıldılar. Çok heyecanlandığımı saklamayacağım. Şunu da: Öğle yemeğinde civarına oturmak için bin numara çekmiştim! Başardım. Tek uzun sohbetimizdir. Cahil cahil sorduğum sorulara içten cevaplar vermiş, beni mutlu etmişti. Hayatıma dokunanlar arasında çok özel bir yerdedir Sennur Sezer. 1989’daki panelin sonrasında elimdeki defteri alıp bir dörtlük yazması, bana verilmiş en güzel hediyelerden. Hâlâ sakladığım o dörtlüğün, karşılaşmalarımızın hikayesi bu.