Sennur Sezer’e 1. yıl armağanı: Sevdadır Kısaltan Geceyi
C. Hakkı Zariç ölümünün 1. yıldönümünde Sennur Sezer için yazdı
C. Hakkı ZARİÇ
Günlerin bizi sınadığı yerdeyiz. Süt için uyanan çocukların sabahında sızan şiddetin sözcükleri çoğalıyor belleğimizde. Armağan bir saati sıyırıp bileğimizden, geride kalana emanet ediyoruz. Sonra şiir çoğalıyor yeniden. Çoğalmak için adını bir ırmağa veriyor şiir; eriyen kar sularının sesiyle bir olup, Sennur Sezer’in bir dizesinde, taşacağı zamanı kolluyor belki de.
Taşkızak Tersanesinden, demir yolcu bir ailenin çocuğundan söz etmek zamanı tekrar. Sendikalardan, grev çadırlarından, aç gelinlerin rüyalarından, kadınların gür sesinden, şiirin alın terinden Sennur Sezer’den söz etmenin zamanındayız.
Bir yıl oldu aramızdan ayrılalı. Yakamızda ekim yağmuruyla yürüdüğümüz sızıdan sonra ne çok şey birikmiş meğer. Dağlara bakıp içlenen sözcükler, gözelerde köpüren su damlaları, denizi özleyen nehirler birikmiş. Bir yıl geçmiş demek aradan, kadın yoldaşlarının omuzlarında toprağa emanet ederken dönüp dönüp arkamıza baktığımız boşluktan sonraki zamandayız.
Yazdan ödünç bir günün akşamında ve üstelik nice yazar, gazeteci tutukluyken duvarın ardında, soru sormanın ağacını silkeliyor şiir.
Vefa, zamanın sarkacında en çok yorulan sözcüklerden biri kuşkusuz. Barış, eşitlik, demokrasi, şiir ve aşk kadar yorgun hem de. Yerini yadırgıyor bir zamandır vefa. Yerleşik olması gerekiyor; oysa mülteci kederinde nicedir. Yalnızlığın sokaklarında kostak adımları eskidi, pelerini yok artık. Vefa nicedir uğramıyor semtimize.
Türkiye Yazarlar Sendikası armağan kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Geçen yıl aramızdan ayrılan Sennur Sezer’e konuk oldu sendikası. Aramızdan ayrıldığı günden beri hakkında yazılan ve söylenenler şairin “Sevdadır Kısaltan Geceyi” dizesinden adını alan kitapta bir araya getirildi.
ANILARIN GENİŞ CADDELERİNDE SOLUKLANIYOR DİZELERİ
Sennur Sezer için gazete ve dergilerde yazılanlar oluşturuyor ilk bölümü. Yazarlar, şairler, fotoğrafçılar, gazeteciler yazmış ilk bölümü. Nice dergide o kadar çok yazı çıktı ki Sennur Sezer hakkında, o kadar çok dergi özel sayı yaptı ki, bu bölüm kitabın yarısını oluşturuyor zaten. “… Fakat söz sana Sennur, o çok sevdiğin türküde söylendiği gibi, sabahı sahipsiz bırakmayacağız…” demiş Aydın Çubukçu.
Gazetedeki köşesinde yazdığı açık mektuplar dün gibi hafızalarımızda. Serin sözcüklerle yanıt yazmış nice Şair ve Yazar Sennur Sezer’e. “Sesinin bir de güzel iştahı vardı ki anlatırken bir şeyleri, tadına doyulmaz. Bir bin yıl dinlenir senin sesin. Bir bin yıl kulaklarımdan gitmeyecek sesin,” demiş Gonca Özmen.
Kimin anısı yok ki Sennur Sezer’le. Çocukların da arkadaşı değil miydi şair? El ele tutup sokaklarda gezmenin adımlarıyla çıkmıyor muydu sokağa? Bir sardunyaya ödünç vermemiş miydi direncini? Şimdi işte anıların geniş caddelerinde soluklanıyor onun dizeleri, anıların güleç yüzünde ufuk çizgisine bakıyor. 5. sınıf öğrencisi olan Irmak Sude Dursun’un “Sevgili yaramaz anneanne” başlıklı yazısı 9 Ekim 2015’te yayımlanmıştı Evrensel gazetesinde. Irmak Sude de yer alıyor kitapta. “Sennur teyze sen bende yazma duygusu oluşturdun. Onun için ileride senin gibi güçlü, özgür bir yazar olmak istiyorum…” diye bitirmiş genç yazar yazısını.
Cengiz Gündoğdu 7 Ekim 2015 Çarşamba, Berrin Taş 8 Ekim 2015 Perşembe günkü güncelerine konuk etmişler Sennur Sezer’i. Kitabın “Güncelerde Sennur Sezer” kısmında iki yazar var. Yıldız Güncesi’nin o günkü konuğu olmuş şair.
ACININ VE SEVİNCİN DEĞDİĞİ HER YERE DOKUNMUŞ
Ve son bölümde “Görüşler”. Kimlere değmemiş ki Sennur Sezer. Gözlerinden öptüğü bir çocuktan tutun da Kavel grevcilerinden bir işçiye kadar, ev kadınlarından tutun da Kıbrıs’ta bir şaire kadar, cezaevinden gelen bir mektuptan tutun da amansız dalgaların sürüklediği mülteci teknelerine kadar. Acının ve sevincin değdiği her yere dokunmuş şair.
Gazeteciler, siyasetçiler, milletvekilleri, parti başkanları ve eş başkanları, yayıncılar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, yazarlar, şairler, ressamlar, sanatçılar, müzisyenler, tiyatrocular ve daha nice insan görüşlerini bildirmişler Sennur Sezer için. “O bir kalem işçisiydi. İyi şiirler, iyi mektuplar, güzel öyküler yazdı,” demiş Ahmet Büke.
Kitabın girişinde Sennur Sezer’in hayatı, kitapları, ödülleri yer alıyor. Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Mustafa Köz’ün “Bir Nehrin Anahtarı Sennur Sezer Şiiri” başlıklı yazısından hemen önce Semih Poroy’un “Feklavye”sinde görüyoruz Sennur Sezer ile Adnan Özyalçıner’i. Mustafa Köz,”Onun sözcükleri insanlığın taze, gündelik sözcükleriydi. O yalnızca bu sözcükleri şiir için yeniden yan yana getirdi. Sezer’in bu evrensel duyarlığını, ‘vicdan’ıyla iç içe düşünebiliriz kuşkusuz. Bir ‘vicdan şiiri’ydi şiir ömrünce yazdıkları,” demiş giriş yazısında.
Adnan Özyalçıner’in yazdıkları var kitabın sonraki sayfalarında. Aşk!
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız bölümler okunmaya değer bir Sennur Sezer kitabı çıkarmış ortaya. Son bölümde kitaplarından seçme şiirler bize Sennur Sezer şiiri hakkında yeniden ipuçları veriyor. En sonda yer alan “Fotoğrafla Sennur Sezer”de ise görsel bir tarihin arka sayfaları gizli.
Türkiye Yazarlar Sendikasının hazırladığı kitabın baskıya hazırlık aşamaları Evrensel Basım Yayın tarafından gerçekleştirilmiş. Kapak fotoğrafı Kadir İncesu’ya kapak ve iç tasarımı Başak Sopacı’ya ait.
Yazana, çizene, emeği geçen herkese “Sevdadır Kısaltan Geceyi”…