05 Ekim 2016 00:31

Seçimler göstermelik, halk seçime katılmıyor

Fas’taki siyasi atmosferi ve seçim taktiklerini Demokratik Yol Hareketi Genel Sekreteri Mustafa Brahma ile konuştuk.

Paylaş

Ali KARATAŞ
Nesrin RİHANİ
Kazablanka

Kuzey Afrika’nın en batısında yer alan Fas, 7 Ekim Cuma günü yapılacak parlamento seçimlerine hazırlanıyor. Hükümette İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisinin bulunduğu Fas’taki siyasi atmosferi ve seçim taktiklerini Demokratik Yol Hareketi Genel Sekreteri Mustafa Brahma ile konuştuk. 

Sayın Brahma, Türkiye halkı Fas’la ilgili fazla bilgi sahibi değil. Bize biraz Fas’ı anlatır mısınız?
Öncelikle Evrensel gazetesine bizi konuk ettiği için teşekkür ediyorum. Türkiye halkını, Türkiye’deki yoldaşlarımızı yürekten selamlıyorum. Fas Kuzey Afrika ile Avrupa’ya giriş noktasında bulunan bir Arap ülkesi. Ülkemiz, Arap ve Fas kültürüne sahip. Fas halkının esasını oluşturan topluluklardan birisi Amazigh kimliğini taşımaktadır. Burada Arapça konuşanlar da Amazigh diliyle konuşanlar da bulunmaktadır. Ancak geneline bakacak olursak Fas halkı Afrikalı, İslami, Endülüs, Arap ve Amazigh ruhunu taşımakta. Halk, coğrafik olarak vahalara, dağlara ve deniz kenarına dağılmış durumda. 
Çölün, karın ve denizin aynı anda bulunduğu bir coğrafyada sinema endüstrisi gelişti. Çünkü değişik coğrafi hava koşullarının bulunduğu ülkemiz, daha ucuz sinema stüdyolarının kullanılmasına yol açtı. Bunun yanı sıra uzun bir Akdeniz ve Atlas Okyanusu sahilimiz var.  
Fas ayrıca dünyanın bir numaralı fosfat ihracatçısı. Fosfatta dünyanın ikinci büyük rezervine sahip. Burada garip olan Libya’da, Moritanya’da, Cezayir’de petrol ve gaz bulunduğu halde, Fas’ta hâlâ keşfedilmemiş olması. 

‘EKONOMİ KIRILGAN’

Fas’ta genç nüfusun oranı çok yüksek. Buna rağmen ekonomik durum son derece kırılgan. Ekonomik durum kriz eğiliminde. Fas’taki hükümet, sömürgeden kurtulduktan sonra bölgenin kuru bir iklimi olmasına rağmen sadece tarıma yönelmesi büyük bir yanlış oldu. Bu çerçevede birçok baraj inşa edildi. Geriye kalan tarım yağmurlara güvenerek yapılıyor. Sulama ile yapılan tarım ihracata yönelik, Fas halkı bundan faydalanamıyor. Kısacası ekonomik durum, tarıma dayalı olduğundan dolayı kırılgan. 
Bugün sanayileşme de ucuz iş gücüne dayalı, ekonomiye katkısı olmayan bir plan mevcut.  Otomotiv sanayi iç güçlere değil daha çok ucuz iş gücünden dolayı dış sermaye eliyle yapılmaktadır. Geleneksel el Mahzen (kralın etrafında oluşmuş sermaye, üst düzey askerler vb. çıkar kesimlerden oluşmuş elitler) sisteminde ancak elitler faydalanabilmektedir. Kral ve etrafındakiler yararlanmaktadır. Bu sene ekonomi yüzde 1.3 büyüdü. Genel borçlar, gayrisafi milli hasılanın yüzde 82’sine ulaşmış durumda.  Bu borçlar IMF politikalarının uygulamasına yol açıyor. Bu durum devletin sağlık, eğitim, konut gibi sosyal sorumluluklarından vazgeçmesine neden oluyor. Fas’ta ciddi bir konut sorunu bulunmaktadır.  Sosyal yaşam ve refah seviyesi düşüktür. 

SÖMÜRGECİLER DEVLETİ KORUDU

Fas monarşi ve parlamenter temsil karşımı bir sistemle yönetiliyor.  Yönetim sistemini biraz anlatabilir misiniz?
Fas’taki siyasal sistem, sömürgeden önceki sistemin devamıdır. Sömürgeciler Kuzey Afrika ülkelerini işgal etmeye başladığında Cezayir’de durdular. Bu süreçte ülkede merkezi bir sistem bulunmaktaydı. Lakin kabileler bu merkezi sisteme başkaldırmış durumdaydı. Sömürgeciler sistemle ittifaka girerek onun güvenliğini sağlama karşılığında Fas’a nüfuz etti. Sömürgecilerin ileri gelenlerinin şeytani bir planı vardı. General Liyoti, Cezayir’den farklı olarak, var olan devleti muhafaza etmek istedi. Geleneksel el Mahzen devletinin bütün varlığını silmedi. Devlete girerek sömürgeleştirdiler ve onun vasıtasıyla çalıştılar.
Bağımsızlıktan hemen sonraki dönemde de devletin bu özü korundu. Esas iktidar kralındır. Kral hem halife, hem silahlı kuvvetlerin başkomutanı konumundadır. Askeriyede stratejik konuları, diplomatik konuları ve yargı konseyini o tayin etmektedir. Anayasa üzerine egemenlik kuran bir krallık iktidarı bulunmaktaydı. Bu anayasayı seçilmiş bir kurucular meclisi değil, kralın tayin ettiği bir komite yazmıştır. 

Anlattığınız bu durum anayasada yer alıyor mu?
Sistemin özü bu olmakla birlikte meşru bir parlamento ve yasama kurumları mevcut. Bakanlar kurulu ve hükümet var. Ancak bakanlar kurulunu kral yönetiyor. Önemli kararları kral almaktadır.

Yani bakanlar kurulunun her hangi bir fonksiyonu yok?
Yok. Bakanlar kurulu tarım, turizm, su gibi konularda kararlar almaktadır. Yalnız bu kararlar hükümet veya parlamentodan geçmemektedir.  Krala sunulmakta ve gereken kararları almaktadır.

HALK SEÇİME KATILMIYOR

Peki Fas’ta hükümetin rolü nedir?
Hükümetin rolü sadece verilmiş kararlar için bütçeyi tatbik etmektir. Parlamento aynı şekilde temel olan yasaları tatbik etmektedir. Sadece bakanlar kurulu tarafından önerilen konular parlamentoda konuşulabilmektedir.  Böylece önemli kararlar kralındır. İkincil önemdeki kararlar hükümetindir. Parlamento kralın yönettiği bakanlar kurulunun verdiği kararları meşru hale getirmektedir. Burada modern bir yapı gözükmektedir. Lakin özü tek kişinin iktidarına dayalı siyasi bir diktatörlüktür. Halk artık bu tip göstermelik seçimler inandırıcı gelmemekte ve güvenmemektedir. Çünkü biliyorlar ki bunun bir geçerliliği yoktur. Bundan dolayı oy vermeye gitmiyorlar. 
Bu gün 28 milyon kişiden 14 milyon seçmen var. Bunların yarısı kayıtlı. Kayıtlı olanların da yarısı seçime gitmektedir. Yani toplam seçmenin yüzde 25’i oy kullanıyor. 28 milyondan 7 milyon; yani her 5 kişiden 1’i... Sonuç itibariyle pratiğe uygulanan program devletin oluşturduğu programdır. Örneğin ekonomiyi büyüteceklerini söylemişlerdi ancak yüzde 1.3 büyüttüler. İşsizlere iş imkanı sözünü verdiler Adalet ve Kalkınma Partisi bu vaadini gerçekleştirmedi. 

PARLAMENTODAKİ GÖSTERMELİK PARTİLER

Hükümette başka partiler var mı?
Burada barajı geçen 8 parti bulunmaktadır. Bunların 4 tanesi hükümette 4 ü ise muhalefettedir. Ülkede seçim barajı Türkiye’deki gibi yüzde 10 değil, yüzde 6’dır. Burada sağ veya sol; muhafazakar veya ilerici kimlikli partiler bulunmamaktadır. Burada İslamcı bir parti olan ve adını Türkiye’deki partiden alan Adalet ve Kalkınma Partisi, Sömürge esnasında 1943 yılında kurulan İlerici Sosyalist Partisi, devletin kurduğu Özgür Liberaller Partisi gibi partiler bulunmaktadır. Ülkede şöyle gülünç olan bir tablo var; hükümette olan muhafazakar parti AKP, muhalefette olan muhafazakar parti ise İstiklal Partisi; hükümette olan ve liberal bir parti olan Bağımsız Ulusal Özgürlük Partisi, muhalefetteki liberal ise el Asala, hükümette olan İlerici Sosyalist Parti ve muhalefette olan Sosyalist Halk Kuvvetleri Birliği ve bunların yanında sarayın oluşturduğu iki parti daha. Devlet de partiler sistemini oluştururken neden böyle bir yönteme ihtiyaç duydu?  Çünkü ulusal hareket muhalifti ve sarayın sistemine karşı bir savaş yürütüyordu. Ulusal hareketin partileri vardı ama saraya bağlı partiler mevcut değildi. Seçimler demokratik bir hava görüntüsü vermek için partiler oluşturuldu. Ki o partiler vasıtasıyla egemenliğini sağlasın...  İktidar, bu siyasi sistemi oluşturmak için maddi ve manevi güç sarf etti bunun için binlerce dolar harcadı. 

KURULUŞU CEZAEVİNDE HAZIRLADIK

Demokratik Yol hareketi hakkında bilgi verir misiniz?
1970’lerde reformist güçleri eleştirerek devrim için mücadele eden Marksist-Leninist hareketin bir devamıdır. Bu hareket şiddetli tutuklamalara tanık oldu. Örneğin ben 10 sene cezaevinde kaldım. Bir önceki Genel Sekreter Yoldaş Abdullah el Harif, 1994 sonlarında genel bir af kapsamında cezaevinden çıktıktan sonra haziran 1995’te hareketi kurduk. Bu hareketin hazırlığını cezaevindeyken yaptık. Demokratik Yol iki gruptan oluşmaktadır. Bir grup tutuklu, sürgünde ya da gizli siyasi mücadele verenlerden oluşan bir grup, diğer grup ise kitle örgütlerinde mücadele edenler. Ancak iktidar 5 yıl boyunca yasal mücadeleye izin vermedi. İlk kurulduğunda ilk Genel Sekreter Yoldaş Abdullah Harif oldu. Ben ise onun yardımcısıydım. Üçüncü kongreden itibaren ben genel sekreter oldum. Biz İslam dünyasındaki sol güçlerle ilişkilerimizi sıkılaştırmak istiyoruz. Sizin yolunuzla Türkiye’deki sol hareketlerle ilişkiye girmek istiyoruz.

MUSTAFA BRAHMA KİMDİR?

Mustafa Brahma kimdir? Türkiye halkına kendinizi tanıtır mısınız?
Mühendisim. 1980 yılında el Muhammediye mühendislik fakültesinden mezun oldum. Kitle örgütlerine 1972’de öğrenciyken katıldım. 17 yaşındayken el Emem (önde) örgütüne katıldım. 1975’te ilk kez tutuklandım ve 1 yıl cezaevinde kaldım. Cezaevinden çıktıktan sonra eğitimime devam ettim.

ÖNCEKİ HABER

Kolombiya neden 'Hayır' dedi?

SONRAKİ HABER

İstismar sanığı öğretmenin adli kontrol tedbiri kaldırıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa