03 Ekim 2016 00:59

Hayatın Sesi’nin rolünü kim yok sayabilir ki?

İşçiler, emekçiler ve öğrenciler Evrensel'e yazdıkları mektuplarla kapatılan Hayatın Sesi Televisyonu'na sahip çıktı

Paylaş

Başpınar OSB’den
bir tekstil işçisi

16-24 vardiyasından çıktım. Gece yarısı saat 00.15’te servise bindim. Makinelerle yarışarak, beş dokuma makinesini en az yüzde 90 randımanla çalıştırabilmek için bir dakika durmadan oradan oraya koşturarak tamamlanan o günkü mesainin verdiği yorgunlukla attım kendimi koltuğa. Daha sırtımı koltuğa yaslamaya fırsat bulamadan iki sıra önümde benden önce servise binmiş ve telefonundan internete girme fırsattı bulmuş olan arkadaşım “Hayat Tv’yi kapatmışlar” dedi. Öylece kaldım, sırtımı geriye yaslayamadım. Beynimde şimşekler çaktı sanki. Aslıda bir süredir ceza üstüne ceza vermeleri ve diğer muhalif basın yayın organlarına karşı tutumları da düşünülünce beklenmeyen bir şey değildi. Ama yine de kısa süreliğine de olsa şok etmişti bu haber. Bir başka işçi arkadaşın “Bunlara göre kendilerinden olmayan herkes terörist” sözüyle kendime gelir gibi oldum ve kafamın içinde düşünceler, anılar birbirine kurcalamaya başladı. 2010 yılı geldi gözlerimin önüne. Tekel işçilerinin büyük direnişi ve aynı döneme denk gelen Başpınardaki Çemen Tekstil grevi. Biri başta Ankara olmak üzere memleketin dört bir yanına yayılan bir varlık yokluk direnişi. Diğeri Başpınar organizenin bir kıyısında küçük ölçekli denebilecek fabrikada yazılan bir destan. Hayat TV’den (o zaman ismi değişmemişti) izlemişti ülkenin ve dünyanın her yerinde işçiler bu iki sınıf mücadelesini. Tekel direnişinin o kadar geniş bir alana yayılmış olmasında, sanki hepsi tek bir işletmedeymiş gibi sımsıkı, tek yumruk olabilmesinde, Çemen işçisinin küçük bir işletmede değil de sanki dünyanın her yerinde direniyormuş gibi sesini tüm dünyaya duyurmasında, işçi basınının ve Hayat TV’nin rolünü kim yok sayabilir? Sonra peşi sıra gelen ve her gün ülkenin ve dünyanın birçok yerinde başlayan, süren işçi mücadelelerini hep Hayatın Sesi ekranlarından izledik, haberdar olduk. Sadece işçi direnişleri, grevleri de değil, hükümetin lehimize ve aleyhimize (gerçi lehimize bir şey yaptığı yok çok şükür) çıkardığı tüm yasaları, ülkenin adım adım savaşın içine nasıl sürüklendiğini, Cizre’de, Sur’da halkın başına yağdırılan bombaları, insanların bodrumlarda nasıl yakıldığını hep Hayatın Sesi ekranlarında izledik. Bir çuval dokuma işçisi olarak daha birkaç ay önce Gaziantep’teki çuval fabrikalarında işçilerin zam talebiyle yaptıkları eylemleri de Hayatın Sesi’nden izledik. Kendi fabrikalarımızda aynı taleple gerçekleşen eylemin sesini de Hayatın Sesi’nden duyurduk.

Ama işte kapatmışlardı. Peki o kadar kolay mıydı kapatmak? Ne olacak şimdi? Milyonlarca işçinin emekçinin dişinden tırnağından arttırdığıyla, kapı kapı dolaşarak halktan topladığı elli kuruşluk, bir liralık bağışlarla kurduğu, yaşatmak için her aşamasında hayatından, yaşamından artırarak maddi manevi destek sunduğu bir kanalı kapatmak... Bilmem ne cemaatinin rant ilişkisi içerisinde halktan çaldığı parayı bastırarak kurduğu TV kanallarını, gazeteler gibi kapatmak kadar kolay mıydı? 

Hayır öyle olmamalı. Öyle de değil zaten. Nasıl ki kurarken, yaşatırken dişimizle, tırnağımızla verdiysek bu mücadeleyi, hükümetin saldırısına karşı da aynı şekilde savunmalıyız. İşçi sınıfının, emekçilerin ellerindekine saldırıldığında nasıl direndiğini tarihteki örnekler gösteriyor. Çemen işçilerinin grevleri boyunca en sık attığı sloganlardan biriydi: “Kavga bitmedi daha yeni başlıyor!”


Hayatın Sesi bizim sesimiz
Cuma Yalçın - Antep Başpınar OSB İşçisi

HAYATIN Sesi, işçinin, emekçinin sesi, susturulamaz. Hayatın Sesi barışın, özgürlüğün, eşitliğin sesi. Hayatın Sesi, bazılarının duymak istemediği bir ses ama Hayat susmayacak! Ezilenlerin, inkar edilenlerin, sömürülerin, emeğin sesi, barışın sesidir. Hayatın Sesi’ni susturamayacaklar!

Hayatın Sesi bizim bütün direnişlerimizde, yanımızda olan sestir. Antep’teki işçinin sesini İstanbul’daki işçiye duyuran sestir.

Antep’te birkaç yıl önce yapılan işçi direnişinde işçilerin taleplerini ortaklaştıran ses Hayatın Sesi’ydi. Soma’da katledilen 301 madencinin sesiydi… Ankara Gar’ında katledilen, barış isteyen Ali Deniz’in sesiydi... Amed’in orta yerinde vurulan Tahir Elçi’nin sesiydi… İstanbul’da faili belli cinayete kurban giden Hrant Dink’in sesiydi… 600 haftadır Galatasaray Lisesi önünde toplanan Cumartesi Annelerinin sesiydi…

Bazılarının duymak istemediği gerçeklerin sesiydi, Hayat susmaz!


Kapatılmasıyla madencinin sesi yeraltında kalır

Eren ÖZSARIKAMIŞ
Maden Mühendisleri Odası
Öğrenci Temsilcisi

SOMA’da, Ermenek’te, Karadon’da patronların kâr hırsı nedeniyle yer altında iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin sesi olan Hayatın Sesi televizyonu madencilerin sesidir. Hayatın Sesi televizyonu, üniversitelerin patronlara peşkeş çekilmesine karşı duranların, bilimsel ve demokratik bir eğitim isteyen öğrencilerin, akademik baskıların yok edilmesi için mücadele eden akademisyen ve öğrencilerin, iş cinayetlerine engel olunması için mücadele eden herkesin sesidir. Madencinin nefesliği, sesi olan Hayatın Sesi televizyonunun kapatılması, madencinin sesinin yeraltından çıkmaması anlamına gelir. Maden mühendisliği öğrencileri olarak Hayatın Sesi televizyonunun yanındayız. Sınıflarımızda, amfilerimizde, kantinlerimizde, üniversitenin her alanında Hayatın Sesi’ni duyurmaya devam edeceğiz.


HEPİMİZİN SESİDİR
Nesrullah Ay
İstanbul Üniversitesi
İnşaat Kulübü Başkanı

 

YAYIN hayatına başladığı ilk günden bu yana kadar her zaman işçinin, emekçinin, öğrencinin yanında yer alan hayatımızın sesi olan Hayatın Sesi televizyonunun nedensiz ve aniden kapatılması öncelikle sesi olduğu bizlerin susturulması girişimidir. Ücretsiz, eşit ve anadilinde eğitim hakkını savunan ve üniversitelerin akademik bağımsızlığını, özerkliğini savunan ve bunun için çaba gösteren biz üniversite öğrencilerinin her zaman yanında olan seslerinin daha gür çıkmasını sağlayan Hayatın Sesi televizyonunun yayının durdurulsa bile susturulamayacağı bilinmelidir. Biz inşaat mühendisliği öğrencilerinin izlediği zaman, inşaat sektöründe olan işçi cinayetlerini, inşaatlar uğruna yapılan doğa katliamlarını bizlere gösterip mühendisliğin asıl değerlerinin neler olduğu her defasında bizlere aktaran Hayatın Sesi televizyonu hepimizin sesidir. 


Sesimizi kısmaya çalışıyorlar
Market işçisi Sabri Özkaya İstanbul

15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasıyla darbeci FETÖ’cülerle daha etkin mücadele etmek adına OHAL ilan edildi. Meclisin yetkileri daraltıldı, anayasa ağırlıklı olarak askıya alındı. KHK’lerle hukuka ve demokratik değerlere uygun olmayan uygulamalar bir bir hayata geçiyor. Bütün muhalif kesimleri yok etmenin bir aracı olarak kullanılan OHAL’in en son hedefi muhalif medya oldu. 1300 TL ile geçinen ve ekmeğini büyütmek için mücadeleden başka yolu olmayan işçiler olarak televizyonumuz olan Hayatın Sesi’ni susturanlar bizim sesimizi soluğumuzu kısmaya çalışıyorlar. Bu apaçık ortada bunu asla kabul etmiyoruz. Hayatın Sesi bizim sesimizdir.


Bize yapılmış bir saldırıdır
Kartal Belediyesi İşçisi

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra alınan OHAL kararı ve bu döneme ilişkin çıkarılan KHK’ler, kurunun yanında yaşın da yanmasına yol açmaya devam ediyor .

Hükümete muhalif olan darbe karşıtı her kesim olumsuz yönden payına düşeni maalesef alıyor. Her zaman olduğu gibi yine bu dönemde de ağır bedeller ödemek biz işçi sınıfına düşüyor. Kapitalist sistemin bekçileri ve uygulayıcaları buldukları her fırsatı işçi kıyımları ve emek örgütlerine saldırılarla değerlendiriyor. İşçi ve emekçilerin tek ulusal yayın kanalı olan ve bu konuda büyük duyarlılığa sahip Hayatın Sesi de OHAL kapsamında kapatılıyor.

Bizler bu ülkede üretilen her değerde emeği ve alın teri olan işçiler bunu kendimize yapılmış bir saldırı olarak algılıyor ve bu yanlıştan derhal dönülerek Hayatın Sesi’nin özgür olarak yayınına devam etmesini talep ediyoruz.


Bu yanlışa dur diyelim
Kartal Belediyesi İşçisi

GÜZEL ülkemin cefakar, fedakar, alın terinin karşılığını bulamayan örgütsüz emekçi kardeşlerim. Bu mektubu bizlerin ulusal iletişim araçlarından en etkilisi olan Evrensel gazetesine yazarak hepinize seslenmek istedim. Biliyorum ki bu gazete ile size ulaşabileceğim ve sesimi duyurabileceğim. Uzun zamandır Türkiye işçi ve emekçileri olarak karanlık günlerden geçiyoruz. Gün geçmiyor ki bizler aleyhine bir kanun, bir uygulama çıkmasın. “FETÖ”nün darbe girişimi sonucunda Hükümet tarafından alınan OHAL kararı ve buna istinaden KHK’ler, sadece darbe teşebbüsçülerini değil, ülkemizdeki aydın, demokrat, sosyalist ve özellikle de emekçi cephesini, yani açıkca darbe karşıtı olan bizleri de mağdur ediyor.

Dil, din, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin hepimiz emek kardeşiyiz. Bizlerin bu ülkede ulusal en güçlü sesi olan Hayatın Sesi televizyonu kapatılıyor. Aynı zamanda bizlerin emeği ve çabalarıyla kurulan bu kanal dışında muhalif olarak görülen tüm görsel ve yazılı basın da aynı kanun tanımaz zihniyet tarafından kapatılmak isteniyor. Sesimize ses verin birlik olalım örgütlü ve güçlü bir şekilde yapılan bu yanlışa dur diyelim. Hayatın Sesi bizim sesimizdir ve susturulamaz.


O televizyonu biz işçiler kurduk
 

Kartal Belediyesi İşçisi

“FETÖ” operasyonlarıyla Hükümet, baskı ve zulmünü işçi ve emekçilere yöneltiyor. Bütün muhalif kesimleri yok etmeye, işçi ve emekçilere güvencesiz bir geleceğin dayatıldığı süreçte, ezilen tüm kesimlerin sesi olan Hayatın Sesi televizyonunu ve diğer muhalif basın kapatılıyor. İşçiler emekçiler olarak Hayatın Sesi televizyonunu nasıl kurduysak, tüm baskılara rağmen öyle de yaşatacağız. İşçilerin ve emekçilerin sesinin kısılmasına asla müsade etmeyeceğiz. Milyonerlerin değil milyonların sesi susturulamaz. İktidar hayatı hedef aldığın da hayat iktidara direniş olur, yaşasın özgür basın!


Doğru haber aldığımız bir kanal vardı

Kartal’dan bir işçi

NEDEN hep olağanüstü durumlarda fatura işçiye, emekçiye, özgürlük ve demokrasiyi savunanlara kesiliyor?

Hayatın Sesi televizyonu büyük medya gruplarının arkasında olduğu ve kurduğu bir televizyon değil. Hayatın Sesi işçilerin, emekçilerin, ev kadınlarının 1’er, 5’er liralarla topladıkları bağışlarla kurduğu bir televizyon kanalıdır. İşçi ve emekçiler bu televizyonu özgürce  ve doğru haber almak için kurmuştur. Birileri darbeyi fırsata çevirerek emekçilerin haber alma özgürlüğünü elinden alarak kapatsın diye değil. Özgür basın susmayacak, susturmayacağız. Hayatın Sesi susmayacak, işçinin emekçinin sesi olmaya devam edecek.

ÖNCEKİ HABER

Macaristan'daki referandum yetersiz katılımdan iptal edildi

SONRAKİ HABER

CHP’li Bozkurt’tan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık mektup

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa