Akortsuz solu değil, ahenkli koru
Öğrenci Velileri Derneği (ÖVDER) İzmir Şube Başkanı Orhan Yüce televizyon kanallarının karartılması üzerine yazdı
Orhan YÜCE*
Olağanüstü Hal sürecinde çıkarılan KHK kapsamında, Hayatın Sesi TV, imc TV, Denge TV, Jiyan TV, Zarok TV ve Van TV’nin de aralarında bulunduğu 12 TV ve 11 radyo susturuldu. Daha önce de KHK ile, 16 televizyon, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete, 15 dergi, 29 yayınevi ve dağıtım durdurulmuştu. İktidar, bugün yaptıklarıyla, meydanlarda demokrasi isteyenlere “alın işte size demokrasi” diyor. Meydanlarda benim sesimden başka ses duymayacaksınız. Bu yetmez, evinizde, kahvenizde, iş yerinizde ve sendikanızda da benim sesim olacak diyor. Ülkeyi yöneten anlayış, “demokrasi çok seslilik değil, tek sestir” demek istiyor. Acaba bu anlayış, diktayı nasıl tanımlıyor? Dikta yönetiminde nasıl yaşanır? Sesleri kısılmış, hakları ellerinden alınmış, ekmeği küçülmüş, okulları sahibinin sesine dönüştürülmüş, gık diyenin kafasına kurşun, gözüne biber gazı sıkılmış bir toplum hangi sistemde yaşadığını düşünür? Televizyonların, radyoların, gazetelerin kapatılması gerçekten demokrasiye mi hizmet eder, diktaya mı?
Zarok (çocuk) TV ne yapmış? Hepimizin bildiği şirinleri Kürtçe yayımlamış, TV 10, Yol TV ne yapmış? Alevilerin sesi olmuş. imc TV ne yapmış? Doğanın, halkların sesi kulağı olmuş. 20 yıllık Hayatın Sesi TV ne yapmış? Fabrika önünde hakkını arayan işçinin, örgütlenmek isteyen emekçinin, sınavsız bilimsel eğitim isteyen öğrencinin, parasız demokratik eğitim isteyen velinin, eşit yurttaşlık isteyen Kürtlerin, inanç özgürlüğü isteyen alevinin, insanca yaşam için savaşın bitmesini isteyen halkların, evleri başlarına yıkılmak istenen mahalle halkının her zaman yanında olmaya, Onların sesini ülkeyi yönetenlere iletmeye çalışmış.
“Canım bunları duyurmak bölücülüğün sesi olmaktır” gerekçesi hemen hazırdır. Aksine Hayatın Sesi TV, bölmek değil, talepleri bölünmüşlerin birleşmesi, Ahenkli bir koroya dönüşmesi için sokaklarda idi. Bugün iktidarın nimetlerinden yararlanan ve 24 saat akortsuz tek ses ve manşetlerle halkı “mankafaya” çevirmeye çalışan TV, radyo ve gazetelere karşı, emekçinin birer liralarıyla kurulan,”milyarderlerin değil, milyonların sesi” olan Hayatın Sesi TV, işçinin, emekçinin, Alevinin, Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Arap’ın, akademisyenin, çevresinin, öğretmenin, öğrencinin, mültecinin sesini birleştirip, BAĞIMSIZ DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE talebini ahenkli bir koru haline getirmek için vardı. Sokaklarda gerçek demokrasi talebinde bulunanların sesi için bu kanlar açıktı.
Hayatın sesi susmayacak. Akortsuz soluya karşı, Ahenkli koroyu hep birlikte söylemeye devam edeceğiz.
*Öğrenci Velileri Derneği
(ÖVDER) İzmir Şube Başkanı