01 Ekim 2016 00:53

Oruç tutmuyorsan öğretmen olamazsın

Öğretmen Muhammet, sözlü mülakatta, “Oruç tutuyor musun” sorusuna “Hayır” yanıtını verdiği için 45’e puan alarak elendiğini yazdı.

Paylaş

Muhammet CAN
Rehber Öğretmen 

Merhaba! Sevgili Evrensel okurları.‘Kamu personeli seçim sisteminde adaletsizliği gidereceğiz’ denilerek getirilen ‘mülakat’ın ilk ve tek mağduru olmadığımı belirterek başlamak isterim mektubuma.

Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden bu yıl (2016) mezun oldum. KPSS alan sınavından yani p121’den geçen yılın sistemiyle çok rahat atanabileceğim 80 puan alarak Adana’nın Seyhan ilçesinde bulunan Şehit Halit Yaşar Mine Ortaokuluna 21.09.2016 tarihinde mülakata çağrıldım. 15’inci komisyonda çekmem istenen zarftan eğitim bilimleri ve sosyolojiyle alakalı iki soru çıktı. Aldığım eğitim doğrultusunda karşı tarafın da fazlasıyla tatmin olduğunu gözlemlediğim cevaplar verdim. Son sorunun cevabını tamamlamak üzereyken komisyon üyelerinden gelen “Oruç tutuyor musun ?” sorusuyla karşılaştım. Hayır cevabının ardından değişen üslup mülakatın sonucuydu aslında.  29/09/2016’da açıklanan yeni puanım: 45 idi. Bu puan ile benim şahsımın değil genel olarak ‘Oruç tutuyor musun?’ sorusuna yanlış cevap(!) olan “hayır” cevabını verecek potansiyeldeki her insanın terbiyesinin(!) hedeflendiği aşikardır. Gücü elinde bulunduranların size hakkınız olanı vermemesi için herhangi bir suç işlemenize gerek duymadığını, onlarla aynı düşünceye sahip olmamanın yeterli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Toplumun aydınlık yüzü olan biz öğretmenlere böylesi çirkin adaletsizlikleri reva gören; emek, alın teri ve başarıyı hiçe sayan bir zihniyetle uygulanan mülakat açık açık KUL HAKKI YEMEKTİR. Bir öğretmene “Oruç tutuyor musun?” şeklinde bir soruyla hedeflenen şey ne olabilir? Öğretmenin mesleğindeki yeterliliği mi? Asıl soru bu olmalıdır. Aydın, ilerici, bilimsel eğitimi savunan öğretmenlerin mesleğe layık görülmemesinin ardında yatan sebep nedir! Asıl soru bu olmalıdır. İNSAN YAŞAMI NEDİR? Asıl soru budur.

Düşünmekten korkmak içler acısıdır ve bunu yenmenin tek yolu düşündüğünü söyleyebilmektir. Bu aynı zamanda olması gereken ‘sen’ ile ‘oldurulan sen’in çarpışmasıdır. Oysa doğa öyle mi! Hazan sabahlarının, yağmur kokan toprağın, kayayı aşındıran dalgaların lamı cimi yoktur, şakası da. Nettir!Bu netlik insanın doğadan öğrenmek zorunda olduğu bir meziyettir. Yavrusuna saldıran yılana çığlık olan bir kuş olamadıktan sonra yaşamak ne fayda? Sahi ya haksızlığa karşı gelmemiş insanları bir nefesle bile neden anmayız ? Bence doğa o oksijeni üretecek ve insana tükettirecek kadar alçak değildir.
 

ÖNCEKİ HABER

Bu listeyi yoksul aileler nasıl karşılasın?

SONRAKİ HABER

Savaşçı politikalar devrede

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...