26 Eylül 2016 00:56

Tezkereye değil barışa ihtiyaç var

Gazetemize konuşan insan hakları örgütü yöneticileri Türkiye’nin tezkereye değil barışa ihtiyacı olduğuna vurgu yaptı.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Meclis 1 Ekim’de yeni yasama yılına başlayacak. Yeni yasama yılında Meclisin ilk gündem maddesi ise Irak-Suriye tezkeresi olacak. İnsan hakları örgütleri, Türkiye’nin tezkereye değil barışa ihtiyacı olduğuna vurgu yaptı.

Hükümet, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasını” içeren  tezkereyi süresinin 1 yıl daha uzatılması için tekrar Meclise gönderdi. Başbakan Binali Yıldırım’ın imzasıyla Meclise gönderilen tezkere 1 Ekim’de genel kurulda görüşülecek. Gazetemize konuşan insan hakları örgütleri temsilcileri tezkereye tepki gösterdi.

TÜRKDOĞAN: MÜZAKERE YENİDEN BAŞLAMALI

İnsanlar Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Ortadoğu’da devam eden bir savaş olduğunu belirterek, “Türkiye de artık bu savaşın doğrudan doğruya içerisinde” dedi. Barışı her zaman savunduklarını anlatan Türkdoğan, “Ve barışın hakkının sürekli savunulması gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.

Hükümetin uyguladığı politikalara işaret eden Türkdoğan şunları söyledi: “Türkiye’nin bütün pozisyonları çelişkili. Yani sadece barışı sağlamak adına değil. Türkiye bir yandan bu ülkelerin toprak bütünlüğünün tanınması gerektiğinden bahsediyor. Bir yandan da silahlı güçlerini bu ülkelerde bulundurarak, aslında o ülkelerin toprak bütünlüğüne doğrudan doğruya müdahale ediyor. Türkiye’nin söyledikleriyle yaptıkları hiç birbirine uymuyor.

Türkiye, bütün vatandaşların haklarını tanıyoruz, diyor. Ama 20 milyonluk Kürtlerin akrabaları olan, Irak ve Suriye Kürtlerine düşmanlık yapıyor. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın, tutarsız bir politika var. Türkiye’deki o bildiğimiz klasik resmi ideoloji maalesef uygulanan bir politika ve o artık sürdürülemiyor. Aslında Türkiye’nin artık bu tutarsızlıklarına bir son vermesi gerekiyor.” Toplumun önemli bir kesimin barışı istediğini bunun da 2013 ila 2015 yılları arasında yaşanan çözüm sürecinde ortaya çıktığını hatırlatan Türkdoğan, “Dolayısıyla halkın talebi görmezden gelindi. Sürekli savaş tehdidiyle şu anda olağanüstü halle, vatandaş sürekli tehdit edilerek bir iktidar sürdürülmek isteniyor. Savaş tezkereleri de bunun bir aracı. Biz hak savunucuları kesinlikle, hiçbir şekilde, şiddetle, savaşla, yaşamayacağız, her zaman barışı isteyeceğiz. Her zaman sorunların siyasal yollarla, barışçıl yollarla çözümünü isteyeceğiz” şeklinde konuştu. Türkdoğan, kamuoyuna da şu çağrıyı yaptı: “Ortadoğu ve Türkiye’deki sorunlar askeri ve şiddet yöntemleriyle, savaşla çözülmez bunlar siyasal sorunlar ve insan hakları sorunları pekala insan hakları esas alınarak bu sorunların hepsi çözülebilir. Bu vesileyle özellikle Türkiye’nin hem iç barışı hem de diğer ülkelerle barış süreci bakımından yeniden bir diyalog ve müzakere sürecine girilmesi gerektiğini söylüyorum. Savaş tezkeresine karşı uzatılan barış elinin tutulması gerektiği söylüyoruz.”

ÜNSAL: İÇ BARIŞIN SAĞLANMASI GEREKİR

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Hükümetin Irak-Suriye tezkeresinin süresini yeniden uzatmak isteme nedeninin çözüme kavuşturulmayan Kürt sorunu olduğu söyledi. Ünsal, “Meseleyi, ulusal sınırları dışında nasıl bastırabileceğine dair bir adım gibi geliyor bana. Oysa kendi iç barışını, demokratikleşmesini ve kendi vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini karşılayan bir Türkiye’nin çözemediği problemleri kendi ulusal sınırları dışarısında bastırmak üzerine asker göndermesine de gerek kalmaz” diye konuştu.

Türkiye’nin yapması gerekenin iç demokratikleşme ve özgürlükleri genişleterek vatandaşların sorunlarını çözmek olduğunu anlatan Ünsal, böyle bir Türkiye’nin gıpta ile bakılan ve gelip yerleşilecek bir ülke haline geleceğini de söyledi. Ünsal, “Ama kendi sorunlarını dışarıda yapacağı askeri operasyonlara bağlayan bir Türkiye hem sorunlarını çözmemiş olur hem de bu sorunları dışarıya da taşımış olur” dedi. İki yıllık barış sürecinin nimetini herkesin gördüğünü belirten Ünsal, şunları söyledi: “Hem ekonomi, hem de toplumsal barış, hem de can güvenliği vs. bakımından Türkiye oldukça iyi bir noktadaydı. Şimdi tekrar o günlere gelmesi lazım. Türkiye’nin barış sürecinde ihmal ettiği ve hataya düştüğü noktaları tekrar etmemesi gerekiyor. Nihayetinde önemli bir tecrübe biriktirdi. O tecrübenin öğreticiliği doğrultusunda yeni süreçte aynı hataları yapmadan ilerleyebilir.”

FİNCANCI: TEZKEREYİ DURDURABİLİRİZ YETER Kİ İSTEYELİM

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, savaşa karşı olduklarını belirterek, “Sınır ötesi ya da sınır içinde nereye asker gönderdikleri hiçbir önemi yok” dedi. Tezkere çıkmadan bile sınır dışına asker gönderildiğini anlatan Fincancı şunları söyledi: “Tabutlar dışarıdan gelmeye başladı. Kendi iktidarları, kendi yapmak istedikleri için genç insanların ölüme gönderilmesi kabul edilebilir bir şey değildir.”

Başka bir ülkeye asker göndermenin tek tanımın işgal olduğunu da ifade eden Fincancı, hükümet politikalarına işaret ederek şunları söyledi: “Barış konuşmalarından başka seçenek yok. Türkiye’nin de Ortadoğu’nun da hızla barışa dair adımlar atması gerekiyor. Bunun için çaba gösterilmesi gerekir.”  Fincancı kamuoyuna çağrısını da şu ifadelerle yaptı: “Herkesin tezkereye karşı durması gerekiyor. Ve barış talep etmesi gerekiyor. Biz 1 Mart’ta Irak tezkeresini durdurabilmiştik. Bunu da durdurabilme gücü var toplumun. Yeter ki istesin.”

ÖNCEKİ HABER

Sendikal faaliyetten dolayı tutuklandılar

SONRAKİ HABER

Zeynep Karababa’dan ‘Bitmeyen Hüzün’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...