14 Eylül 2016 00:53

Fabrika ve ölümün aynı anlama geldiği ülke

Binden fazla işçinin öldüğü Rana Plaza yıkımının üzerinden üç yıl geçti. Bangladeş’te, şimdiye kadar hiçbir fabrika sahibi gereken cezayı almadı.

Paylaş

Jason MOTLAGH
el Cezire

Rana Plaza kompleksi, çalıştığı binanın üstüne çöktüğünde Saddam Hossain sağ kolunun yarısı kaybetti.

Bugün üzerinden üç yıldan fazla zaman geçmiş olan tekstil endüstrisindeki o acı hadise, Bangledeş’teki çalışma koşullarına uluslararası toplumun dikkatini çekti. Hossain ise, kimliği tam olarak belli olmayan fabrika patronlarının yargılanıyor olmasıyla avutulmak isteniyor.

Hossain da adaletin geleceğine ve iyi bir sonuç çıkacağına inanmıyor: Fabrika ve ölümlerin aynı anlama geldiği bu ülkede, şimdiye kadar hiçbir fabrika sahibi cezalandırılmadı.

41 sanığın cinayetten yargılandığı bu aydan itibaren ise bir değişimin başlaması olasılığı var. 

BİNAYA YASADIŞI KAT EKLEMİŞLER

Ülkede Sohel Rana’dan fazla kimseden nefret edilmedi. Rana, politik olarak yasaların üstünde faaliyet gösteren sermaye gruplarının etkin olduğu başkentin kenar mahallelerinde 8 katlı Rana Plaza’nın sahibi.

Yargılama sürecinde; binanın eski baş mühendisi, birçok fabrika sahibi ve bir düzineden fazla hükümet memuru “uyarıların göz ardı” edilmesi suçlaması ile karşı karşıya. Ancak yetkililer, “kitlesel öldürme”ye benzeyen yıkım nedeniyle, suçlamayı “cinayet” derecesine yükseltti. Sanıkların bazıları ise, yasadışı bir biçimde binaya fazladan kat eklenmesi suretiyle bina güvenlik kurallarının  ihlal edilmesi ile suçlanıyor.

Savcı Khandaker Abdul Mannan, el Cezire’ye, “Hükümetin tek tek her üyesi onlar için adalet istiyor” dedi. Savcı, suçlu bulunurlarsa sanıkların ölüm ya da ömür boyu hapis ile karşı karşıya kalabileceklerini söyledi.

GÖRMEZDEN GELMEK İÇİN ‘FAZLA BÜYÜK’

İşçi ve insan hakları grupları, patronların, tehlikeli çalışma koşulları konusunda suç ortaklığı yapan Batılı şirketlerin ve kamu görevlilerinin sorumluluğu üstlerinden atma çabasına karşı çıkıyor.

İşçi Hakları Birliği Müdürü Scott Nova, “Hükümlüler, sorumlu olan tarafların tamamı (sorumsuz hükümet, önemsemeyen denetçiler, insafsız marka ve satıcılar) yerine suçu kendi üzerlerine almış olacaklar” dedi: “Adalet olduğu kadarıyla; bu hükümetin göz ardı edemeyeceği kadar büyük bir olay.”

1100’den fazla insanın öldüğü ve 2 bin 500’ünün ciddi bir biçimde yaralandığı Eylül 2013 trajedisinin, dünyanın ikinci büyük elbise endüstrisi için dönüm noktalarından birisi olduğundan kimse şüphe duymuyor.  

İŞÇİ MÜCADELESİNİN BAŞARDIKLARI...

Yıllarca süren direnişten sonra, H&M ve Zara gibi 150’den fazla belli başlı Avrupa şirketini içeren bir grup, beş yıllık bağlayıcılığı olan Bangladeş’te Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşması’nı kabul etti. Walmart ve Gap’ı kapsayan başka bir Kuzey Amerika şirketleri bloku, Bangladeş İşçi Güvenliği için İttifak’ı kurdu. İttifak bağlayıcı değil ama uymayan ya da tamamen bağlantıyı koparan üyelere karşı parasal ceza uygulayabiliyor.

İşçilere gelince...  Fabrika işçileri, trajediden sonra asgari ücretin aylık 38 dolardan 68 dolara yükseltilmesi için başarılı eylemler yaptı. 

Sözde işçi örgütlenmesine izin veren ve daha iyi koşullara yönelttiği iddia edilen çalışma yasaları iyileştirildi. Sosyal medya, tehlikeli çalışma koşulları hakkında bilgi paylaşmanın bir aracı olarak kullanıldı.

Müşterileri arasında H&M de olan önemli bir Bangledeşli şirket, hak ihlalleri karşısında kör olabilen satıcıların, Rana Plaza’nın ardından “gerçekten zihniyetlerini değiştirdiğini” iddia etti. Rana Plaza’nın güvenliğin güçlendirilmesinde daha fazla yatırıma yol açtığı, tesislerin daha iyi denetlenmesini sağladığını ileri sürdü. Aynı zamanda, şunu ekledi: “İşçilerimiz daha bilgili.” 

SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ İÇİN ÇOK VAAT, AZ EYLEM

İşçi ve insan hakları grupları büyük batı markalarının sözlerinin arkasında durması için ısrarcı oldu. Nova, binalarının çoğunun hâlâ yeterince güvenli olmadığını, çünkü sahiplerinin ayak sürdüğünü, çoğu markanın tadilat için gerekli ödeme yardımı yükümlülüklerini yerine getirmediğini söyledi. Özellikle de yangın çıkışı ve hayati yapısal onarımlar konusunda...

Nova, hükümet denetleme programı ya da Walmart’a dayalı ittifak tarafından kapatılmış ve güvenlik uygulamaları için ödeme talep eden fabrikalar arasında, “tablo kötü” diye ekledi.

Her iki güvenlik koalisyonu daha yapılacak çok şey olduğunu onaylarken; kredi sağlamak ve yangın güvenlik ekipman maliyetlerini düşürmek için fabrika sahiplerine yardım ettiklerine dikkat çekti. Anlaşmanın internet sitesinde, fabrikalardaki problemlerin yarısından fazlasının düzeltilmesine rağmen, diğer 1400’den fazlasının mühendis açığı ve politik güvensizlikten dolayı planın gerisinde kaldığını söylüyor.

3 MİLYON TEKSTİL İŞÇİSİ 5 BİN TAŞERON İŞYERİ

2016’nın ilk çeyreğinde hazırlanan bir raporda, İttifak’ın tekstil fabrikalarındaki yangınların yüzde 90 azaldığı, güvenlik uygulamalarında başarısız olan fabrikaların ödeneklerinin üç kat arttırıldığı açıklandı. Ancak Bangladeş’te çok önemli olan yangın çıkışının binalara eklenmesi talebini grup zorla kabullendi. 

Her iki grubun da hâlâ uğraştığı temel konu taşeronluk sorunları.

Amerika ve Avrupalı markalar tarafından verilen “tedarik zincirlerini temizleme” sözlerine rağmen, onların ince eleyip sık dokuduğu anlaşmalı firmalar ülkede faaliyet yürütenlerin sadece üçte biri.

New York Üniversitesi’nin (NYU) araştırma raporuna göre; üç milyon tekstil işçisini istihdam eden 5 bin taşeron fabrika, güvenlik uygulamaları ya da herhangi bir önlem olmaksızın çalışmaya devam ediyor. 

El Cezire’ye yapılan bir açıklamada İttifak, yetkili taşeronlara izin verilmişken, bu fabrikaların üye fabrikalar gibi aynı eğitim, kayıt ve uygulama standartlarına bağlı kalmak zorunda olduğunu söyledi.

Bir üye yeni bir fabrika eklerse, ilk olarak İttifak ya da anlaşma tarafından denetlenmiş olmalı. Üretime başlamadan önce düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu, diğerlerinin denetlenmiş fabrikalarda kalmasını ve onaylanmamış fabrika ekleyen üyeleri uyarmayı sağlıyor.

İttifak yaptığı açıklamada “Herhangi bir İttifak üyesi tarafından yetkilendirilmemiş taşeronlar yasaklanır, ve üyelerimiz yetkisiz taşeron tehdidini minimize etme ihtiyacının farkına varırlar” deniyor. 

KİTABIN VE YASANIN DIŞI

Tekstil endüstrisinin büyük bölümünde şirket sahipleri, başka şirketlerin kontratlarını kaybetme korkusuyla kısa ve zorlu “teslim zamanları” şartı nedeniyle hâlâ sorumluluklarını taşeronlara yüklediğini ifade etti. 

NYU raporundaki rehber araştırmacı Sarah Leibowitz yaptığı bir açıklamada, “Küresel markalar yetkisiz taşeronlara karşı sıkı politikalara sahip olduklarını söylemelerine rağmen, gerçekte, binlerce küçük fabrikada milyonlarca işçi onların mallarını üretiyor” dedi: “Bu fabrikalarda çalışma çok tehlikeli, henüz hiçbir uluslararası araştırmacı onları incelemedi.”

İşçi yasaları sendika kurmayı kolaylaştırmasına rağmen, istismar ve gözdağı pratikte uygulanmasını oldukça zorlaştırıyor. Bu gerçek tekstil işçilerinin katlandığı riskleri daha da şiddetlendiriyor.

2015 İnsan Hakları İzleme raporu, fiziksel saldırı, fazla mesaiye zorlama, ücretli doğum izninin reddi, ikramiye ve ücret ödemelerinin zamanında yapılmaması gibi sorunlara dikkat çekti.

Tepki gösteren işçiler, hükümetin gizli ama etkin desteğiyle fabrika yönetimi ve kiralanmış üçüncü taraflarca düzenli olarak işten atıldı ya da tehdit ve dayakla karşılaştı. 

İŞÇİ HAYATININ GARANTİSİ İŞÇİLERİN EYLEMİ

Nova çözüm olarak şunları söylüyor: “Yasalara uygun bina yapılması ve işçilerin kolektif bir biçimde haklarını koruması için eyleme geçebilmesinin sağlanması; Bangladeş gibi bir yerde güvenliğin çifte garantisidir.”

İttifak, işçileri doğrudan ilgilendiren bütün konularda bir emek danışma grubu oluşturdu. Ek olarak 24 saatlik bir telefon hattı, başta sendika örgütçülerine karşı olmak üzere istismar iddialarına daha iyi müdahale edilmesini sağladı. 

Ancak bunların hiçbiri Saddam Hossain gibi Rana Plaza’dan kurtulan işçiler için bir farklılık yaratmadı. Kabustan kıvranan ve engelli, 31 yaşındaki eski satışçı bu şehirde çalışmaktan vazgeçti ve artık çok katlı binalara ayak basamıyor.

Hükümetin yıkımdan sonra ödediği 15 bin dolar giderek tükenirken, o şimdi köyünde, öncelikli tedavisini güvenceye alacağı bir büro işi arıyor.

Ülkenin adalet sistemine güvenmiyor.

“Rana kesinlikle mahkum olacak” diyor: “Ancak hepimiz onun hükümetin yüksek makamlarıyla bağlantılı çok güçlü bir adam olduğunu biliyoruz.”
 

(Çeviren Arif Koşar)
*Ara başlıklar Evrensel’in tercihidir

ÖNCEKİ HABER

Şurupçuya kıyak pancarcıya darbe

SONRAKİ HABER

OHAL kararnameleri Anayasa ve hukuka aykırıdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...