12 Eylül 2016 17:41

Eylem AYDOĞDU
İstanbul

1854’te doğan Oscar Wilde, yaşamının son yıllarında yazdığı “De Profundis” Reading Hapishanesinde yazılmış uzun soluklu bir mektuptur.

Bir edebiyat dergisinde arkadaşı Alfred Douglas’ın ve arkadaşının yazdığı yazıları savunmaya çalışması, Londra Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına ve hapse girmesine sebep olur Lord  Douglas’ın eline geçmeden kitap haline gelen mektuplarda, Oscar Wilde’ın yakın arkadaşıyla olan ilişkisinin çelişkileri ve iç dünyasının zenginliği de fark ediliyor. 

‘BEN BÜTÜN DEHAMI YAŞAMIMA HARCADIM’

Wilde, fırtınalı yaşamı boyunca edebiyat dünyasında bir akım yaratmıştır. Oscar Wilde’ı en iyi kendi sözleri anlatır: “Ben bütün dehamı yaşamıma harcadım; yapıtlarıma yalnızca yeteneğimi harcadım.” “De Profundis” kitabında Oscar Wilde’ın yakın arkadaşı Andre Gide’nin ön sözü bize yazar hakkında geniş bilgi vermektedir. Kitapta, yazarın Alfred Douglas’la olan ilişkisinde başına gelenler ve Douglas’ın kendisine yaptığı haksızlıklara yer verilmektedir. Alfred Douglas’ın Wilde ile olan ilişkisi babasını kızdırır. Alfred, babası tarafından eşcinsellikle suçlanır, Douglas’ın babasına duyduğu öfke çok büyüktür. Babasından annesinin uğradığı haksızlıkların öcünü almak istiyordur. Oscar Wilde, Douglas’ın öfkesinin büyüklüğünü kitapta şu sözlerle dile getirir: “Babana olan nefretin öyle boyutlardaydı ki, bana olan sevgini tümüyle geride bırakıyor, gözden siliyor, gölgeliyordu.” Yazar bu sitemleriyle, göremediği değerin sebebini baba öfkesine atarak sevgilisini kendi açısından daha rahat affetmeye çalışıyor olabilir mi? Kitabın birçok bölümünde yeterli değerin kendisine verilmediğinden bahseder. “Düşük ateşli grip hastalığına yakalanmıştın. Sana paranın alabileceği her şeyi sunmakla kalmayıp şefkat, bakım ve sevgiyi de esirgemedim. Kısa bir süre sonra senden bana geçen hastalık sonucu ağır nöbetler geçirmeye başladım. Beni öyle gördüğünde telaşa bile kapılmadın. Beni tümüyle yalnız, ilgisiz, bakımsız, hiçbir şeysiz bıraktın.” 

‘SENİN KUSURUN HAYATI ÇOK FAZLA TANIMANDI’

Oscar Wilde, mesleki gelişimine engel olmakla Douglas’ı suçlamaktadır. “1883 eylülünde yalnız kalıp çalışmam için bir büro tuttum. İlk hafta görünmedin ama ikinci hafta geri geldin; çalışmamdan vazgeçmek zorunda kaldım. Saat 12.00’de bir arabayla çıkıp geliyor, saat 15.00’e kadar çeşitli isteklerde bulunuyor, çay saati tekrar çıkageliyor, akşam yemeği hazırlanma zamanına kadar bekliyordun. Çalışmalarımı yapmam gereken o üç ay boyunca zamanım hep böyle geçti. Wilde mektuplarında Douglas’ın lükse düşkünlüğünden dolayı maddi kayıplara hatta iflasa kadar giden gelişmelerden bahsediyor. “Pervasızca bolluk içinde yaşama ısrarın tükenmek bilmeyen para isteme ısrarın seninle olsam da olmasam da tüm eğlencelerin karşılığını benim ödemem konusunda diretmen, bir süre sonra benim için ciddi mali zorluklar doğuruyordu.” Douglas’ın bu şekilde yaşamasına Oscar Wilde sorunun Douglas’ın dışında cereyan ediyormuş gibi gösterdiği cümleler de kitapta yer alıyor. “Senin kusurun hayatı çok az tanıman değil, çok fazla tanımandı.” Wilde kitapta sürekli affeden taraf rolündedir. Bu durum, yine Wilde’ın sevgilisini affetmek için, inanmak istediği kaçışlardan ikincisi olabilir mi? 

De Profundis, Oscar Wilde’ın merak edilen yaşamı içinde iyi bir bilgi kaynağı haline gelmiştir; aşkın derinliğine inildiğinde tutsaklık kavramıyla yer değiştirebileceğini, tutsaklığın yaşama bağlayabileceğine şahit olabilirsiniz. 

Evrensel'i Takip Et