11 Eylül 2016 08:09

Türkiye bir Latin Amerika ülkesi değildir

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün'Türkiye bir Latin Amerika ülkesi değildir' diyerek yaptığı çağrıyı bir Latin Amerika ülkesinden dinliyordum.

Paylaş

Mehmet TARHAN

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 15 Temmuz akşamı televizyona bağlanıp ‘’Her şeyden önce Türkiye bir Latin Amerika ülkesi değildir.” diyerek yaptığı çağrıyı bir Latin Amerika ülkesinden, Arjantin’den dinliyordum. Darbelerden çok çekmiş Arjantin’de sosyal medyada hızla 1 numaraya yükseldi Türkiye ve darbe hakkındaki paylaşımlar. 30000’den fazla insanın gözaltında kaybedildiği 1976 ile 1983 arasındaki cunta yönetimi sırasında yaşananlar hala belleklerde tazeliğini koruyor. Dolayısıyla 15 Temmuz’dan bu yana en sağından en soluna Arjantin basını da Türkiye’deki gelişmelere ciddi şekilde ilgi gösteriyor. Aynı ilgi neredeyse tüm Arjantinlilerde mevcut ama 15 Temmuzun üzerinden iki hafta geçmeden basındaki haber ve yorumların ve sıradan Arjantinlilerin soru ve yorumlarının değiştiğini söylemek gerekiyor.

Başlarda darbeyi alt etmiş olması nedeniyle pozitif yaklaşılan hükümet ve Erdoğan’ın aleyhine çalışmaya başladı basının Türkiye’ye ilgisi. Çünkü gelişmeleri takip eden gazeteciler Erdoğan ve AKP hakkında daha derinlemesine bilgiler aktarmaya başladıkça Arjantinliler Kürt meselesinden, Türkiye’nin Suriye politikalarından ve çihatçı çetelerle ilişkilerinden daha fazla haberdar olmaya başladılar. 15 Temmuz sonrası yaşanan toplu gözaltılar, pasaport iptalleri, kapatılan okullar, dernekler, sendikalar, özellikle tüm muhaliflere karşı yürütülen cadı avı ve 60000’i bulan görevden almalar ile OHAL ilanı ve gözaltı süresinin 30 güne çıkarılması gibi bilgiler Arjantinlilere cunta dönemini hatırlatıyor. Mesela 27 Mayıs’tan bu yana Hurşit Külter’den haber alınamaması sıradan Arjantinli için şok edici ve neredeyse Videla ile Erdoğan’ı eşitliyor. Kürdistan’da yaşanan savaş ve Suriye’ye yönelik askeri harekat ise Filistin’e desteğin neredeyse ahlaki bir şart gibi algılandığı bu ülkede Türkiye ile şimdiki yakın dostu İsrail’i eşitliyor gibi. Entelektüel ve akademik çevreler başta olmak üzere Arjantin’de PYD, YPG ve özellikle YPJ’nin popülaritesinin gitgide arttığını söylemek de mümkün.

Geçtiğimiz cuma günü (9 Eylül 2016) bir grup Arjantin vatandaşı Dışişleri Bakanı Susana Mabel Malcorra’ya iletilmek üzere bir mektup kaleme aldılar ve bakanlığa teslim ettiler. Dört bölümden oluşan mektupta darbe girişiminin engellenmiş olmasının Türkiye’de demokrasi olduğu anlamına gelmediği etraflıca açıklanıyor.  Mektubu kaleme alanlar arasında Nobel Barış ödülü sahibi Adolfo Perez Esquivel, Plaza de Mayo annelerinden Nora Cortinias gibi isimler ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve insan hakları savunucusu yurttaş yer alıyor.

Birinci bölümde 7 Haziran 2015 sonrasında savaşın yeniden başlamasıyla oluşan tablo kısa bir kronoloji ile anlatılıyor. Ardından Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Human Rights Watch ve HDP raporlarına dayandırılarak çeşitli istatistikler ortaya konuluyor:
-35 şehirde en az 111 defa toplam 1540 gün süreli ya da süresiz sokağa çıkma yasağı
-Sakağa çıkma yasaklarından etkilenen en az 1.671.000 yurttaş
-79’u çocuk, 71’i kadın ve 30’u 60 yaşından büyük olmak üzere 321 sivilin ölümü
-En az 335.000 kişinin evlerini terk ederek göçe zorlanması
İkinci bölümde 7 Haziran sonrası özellikle HDP ve DBP’ye yönelik saldırılar sıralanıyor:
-Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması
-DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek’in tutuklanması
-DBP’li belediye Eş Başkanlarının tutuklanması
-Her seviyeden HDP ve DBP yöneticilerinin tutuklanması
-Hurşit Külter’in gözaltına alınması ve sonrasında haber alınamıyor oluşu
Üçüncü bölümde ise 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hükümetin OHAL ilanı ve uygulamaları hakkında bilgi veriliyor. Burada doğrudan hükümet açıklamalarına dayandırılan haberler ve P24’ün günlük raporundan faydalanılmış. Rakamların her geçen gün hızla yükseldiği bilgisi de not düşülmüş. Mektubun son akademisyen ve öğretmen görevden almalarından önce hazırlandığı anlaşılıyor.:
-81.494 kamu görevlisinin işten çıkarılması ya da açığa alınması
-4225 akademik personelin üniversitelerden atılması
-18.000’den fazla eğitim kurumu, 131 basın kuruluşu, 1125 dernek ve 19 sendikanın kapatılması
-27 Ağustos 2016 tarihi itibariyle en az 104 gazetecinin gözaltında olması
-En az 18.756 gözaltı ve 10192 tutuklamanın yanısıra Uluslararası Af Örgütü’nün işkence ve kötü muamele duyumlarına dair yaptığı açıklama
-Bütün gazeteciler dahil olmak üzere 55.978 pasaportun iptal edilmesi
-OHAL ilanı ve gözaltı süresinin 30 güne çıkarılması. 
Bütün bu uygulamaların anlatıldığı mektup Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığına ve cihadist gruplarla ilişkilerine de dikkat çekiyor. Halihazırdaki Türkiye rejiminin bir askeri cunta rejiminden farklı olmadığının belirtildiği bu dördüncü ve son bölümde Arjantin hükümeti Türkiye, AKP ve Erdoğan ile ilişkilerini gözden geçirmeye davet ediliyor. Bununla beraber Arjantin Dış İşleri bakanlığı ve hükümetinden şunlar talep ediliyor:
-Türkiye’de şimdiye kadar on binlerce insanın ölümüne neden olan çatışmaların sonlandırılması ve Barış sürecinin yeniden başlaması için baskı yapılması
-Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin sonlandırılması için uluslararası kurumlar nezdinde girişimde bulunulması ve halihazırdaki BM başvurularına destek olunması
-Türkiye’deki rejimin mağdurlarıyla dayanışma gösterilmesi
-Arjantin hükümetinin Türkiye yönetiminin insan hakları ihlallerine karşı açık tutum alması, bunun önüne geçmek için uluslararası düzeyde girişimlerde bulunması
-Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonu ve cihadist gruplarla ilişkisini sonlandırması için baskı yapılması
-Diplomatik temsilcilikleri aracılığıyla Türkiye’de yaşanan ihlaller hakkında raporlar hazırlayarak Arjantin kamuoyu ile paylaşması
Yönetimdeki sağcı Macri hükümeti bu talepleri ne kadar karşılar bilinmez fakat Arjantinliler açısından darbe girişimi sonrası “Demokrasi Kahramanı Erdoğan”ın ve Türkiye’nin görüntüsü budur. AKP-CHP-MHP heyetleri belki Gülen ve FETÖ’nün ne tür bir şeytan olduğuna açıklayabilirler ancak gözaltında kayıpları, tutuklanan siyasetçileri, kapatılan sendikaları, gazeteleri, hapsedilen gazetecileri, on binlerce gözaltı ve işten çıkarmaları açıklayamayacakları aşikar. Çünkü Arjantinliler darbenin tam da bu demek olduğunu gayet iyi biliyorlar. Evet, Türkiye bir Latin Amerika ülkesi değildir.

ÖNCEKİ HABER

KESK, açığa alınanların izleyeceği hukuki süreci anlattı

SONRAKİ HABER

7 Haziran'dan önce, savaştan sonra: HDP’nin suçu ne?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...