10 Eylül 2016 01:10

Milletin  efendisi köylü can çekişiyor

Balıkesir Edremit Çamcı Mahallesi'nden zeytin üreticisi Ali Şimşek yazdığı mektupta üreticilerin yaşadığı zorlukları anlattı.

Paylaş

Zeytin Üreticisi Ali Şimşek
Edremit Çamcı Mahallesi/Balıkesir

Köylü milletin efendisi dediler, ama hiç de efendisi olamadı. Ne ürettiğinin sahibi oldu, ne de ürettiği ürünün üzerinde söz sahibi olabildi.

Ürettiği malın fiyatını maliyetini o bilirken ürettiğinin fiyatını hep başkaları belirledi. Ürettiğinin, emeğinin karşılığını alamayınca yarı aç, yarı tok yaşamak zorunda kaldı. Sağlıklı bir toprak reformu yapılsaydı, köylü toprak sahibi olsaydı ve desteklenseydi yoksul ve fakir kalmazdı.

Efendilik ekonomik kalkınma ile emeğin değerini bulması ile olur. Bugün artık köylü tarımdan topraktan koparılıyor. Yeni yetişen genç kuşak tarımda bir gelecek görmediği için köyünü terk ederek büyük şehirlerde kendine gelecek aramaktadır. Köylerdeki tarım yapan kuşak yaşlanıyor. İşte asıl felaket o zaman başlıyor. Tarımda da yabancı sermayeye teslim oluyoruz. 

12 Eylül darbesiyle liberal ekonomiye geçildi. Uygulanan tarım politikaları ile çiftçiler küçük üreticiler mağdur oldu. IMF, Dünya Bankası ve  Dünya Ticaret Örgütünün dayatmaları ile Türkiye köylüsü yabancı tarım şirketlerinin ve yerli büyük sermayenin yararına kendi topraklarında ücretli işçiliye zorlanıyor. Çiftçiler yabancı tekellere büyük tarım şirketlerine feda ediliyor. “Baksın başının çaresine” deniliyor. Bunun adına da reform diyorlar. 

Bu olumsuzluklardan biz zeytin üreticileri de payımıza düşeni alıyoruz. 20-30 yıldan beri zeytin ve zeytinyağı üreticisinin hemen hemen hiç yüzü gülmedi. Hiç emeğinin karşılığını almadı. Zaman geldi ürününü bile toplayamadı, dalında kaldı. Maliyetler girdiler artarken gübrede, ilaçta, mazotta fiyatlar hep artarken 7-8 yıl aynı fiyattan zeytini ve zeytinyağını satmak zorunda kaldı. 

Kimler kazandı kimler kaybetti? Küçük üretici-köylü kaybetti, büyük tüccarlar kazandı. Köylüden üreticiden bire aldı üçe sattı. Bu halde alırken aynı zeytinyağının fiyatını aşağı çektiler ancak satarken halka yansıtmıyorlar. Hep sermaye kazanıyor, biz kaybediyoruz.

Lafa gelince dünyada zeytinyağı şu fiyata diyorlar ama Avrupa’da, dünyadaki çiftçilerin aldıkları desteklere bak, bizim aldığımız desteklere bak. Gübreyi üç misline, mazotu dört misline kullanırız. Türkiye çiftçisi bu olumsuz şartlarda dünyada ve Avrupa’daki çiftçiyle nasıl rekabet etsin? Bizler bu olumsuz şartlarda üretmeye tarım yapmaya çalışıyoruz ve mucize yaratmaya çalışıyoruz. Kaldı ki bütün bu olumsuzlukların yanına bir de maden arama şirketlerinin dağlarımızı, zeytinliklerimizi ve sularımızı zehirleyip talan ettikleri bir ortamda zeytincilik yapmaya çalışıyoruz. Gelin bu şartlarda köylü efendidir deyin beyler.

ÖNCEKİ HABER

İçi boş eğitim bizleri birer robot yapar

SONRAKİ HABER

Birlik olmazsak nerede çalıştığımız fark etmez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...