14 Mayıs 2012 17:39

Fırat suyu hâlâ Marmara’ya akıyor...

Bajar, ilk albümü Nêz be (Yaklaş) ile  Kürtlerin hayatlarındaki kültürel dönüşümün müzikal dilini anlattı bizlere. Bajar, Ortadoğu müzik geleneği ile dünyadaki folk-rock üsluplarını Kürtlerin müzikleri ile buluşturarak, metropol hayatı içindeki varolma duygularına karşılık gelebilecek karm

Fırat suyu hâlâ  Marmara’ya akıyor...
Paylaş
Suzan Demir

Kürtlerin yoğunluklu olarak göç ettikleri şehrin, İstanbul’un öyküsünü anlatan Bajar, Kürtçe, Türkçe ezgilerle, ortak yaşayan bir halkın birbirine nasıl karıştığını döktü ezgilere...
Bajar’da en çok sevilen de bu oldu. Kendilerine has üslupları ve ezgileriyle kulaklarımızda tanıdık bir tını oluverdiler.
Uzun bir aradan sonra şimdilerde yeni albümleri için stüdyoya girdi Bajar grubu. Aslında bir yandan albüm çalışmaları devam ederken, bir yandan da Roboski Katliamı’na kayıtsız kalmayarak bir video yayınladılar. Sî û çar ‘heb’ (34 ‘adet’) Roboski Katliamı’nı anlatan bir şarkı ve klibi de Roboski’de ölen 34 kişinin görüntülerinden oluşuyor.

ROBOSKİ’YE MÜDAHİL OLMAK İSTEDİK

Sî û çar ‘heb’ (34 ‘adet’)’i albümden önce yayınladı Bajar. Çünkü  daha öncekilerden farklı bir yol izlediklerini On iki tane şarkı birikti hadi albüme girelim anlayışından uzaklaşmak için bu yöntemi seçtiklerini belirtiyor, Grubun Solisti Vedat Yıldırım.
Siyasal ve gündeme dair konuları hızla işlemenin, sanatsal üretimi de daha dinamik hale getireceği düşüncesiyle hareket eden grup, bunun hem üretimi sıcak hale getireceğini, hem de aynı zamanda olaylar karşısındaki tavrı belirleyeceğini dile getiriyor. Böylelikle o olaya müdahil olmuş olursunuz. “Bizimi amacımız da Roboski’ye müdahil olmaktı.” diyorlar kısaca.
Sanatçıların barış ortamına en büyük katkısının, ürünleri olduğu düşüncesiyle hareket eden grup, bu refleksin gelişmesi düşüncesinde. Vedat Yıldırım bu konu hakkında “İmzacılıktan çıkarak, tavır konulacak konular hakkındaki refleksi, çalışmalarımızla gösterebilmek lazım. İmza muhalifliği yetmiyor” diyor.
Bajar, Sî û çar ‘heb’  için epey meşakkatli bir çalışma yapmış aslında. Klip, Encü ailesinden ölenlerin fotoğraflarından oluşuyor. Bunun yanı sıra heron görüntüleri ve Bahman Ghobadi’nin Sarhoş Atlar Zamanı filminden de görüntüler var klipte. İlk bakışta kolay bir işmiş gibi gözükse de grup klibi oluşturmak için bir hayli zorlanmış. Çünkü İnternet’te doğru dürüst ölenlerin fotolarını bile bulamadıklarını ifade ediyorlar.
Bu çalışmayla, varolan içeriden bir oryantalizme de dikkat çekmek gibi bir amaçları var. Çünkü bu içeriden oryantalizim özellikle de Kürtler için işliyor. “Bunlar dağlı, bunlar köylüler gibi bir algı var. Bu algıyı kırmak amacıyla bir şeyler yapmak istemişler. Çünkü çocukların hepsinin facebook sayfası var, üniversiteye hazırlananı var. Sevgilileri var, sadece kaçakçı değil bu insanlar...” diyor Vedat Yıldırım, en çok da bu algıyı kırmak istediklerini de ekliyor sözlerine.
Bunların da ötesinde Bajar, en başta Roboski’nin unutulmaması için yapmış bu çalışmayı. Tarihe not düşmek, unutturmamak için...

SULAR KARIŞTIKÇA BULANIYOR BİR YANDAN DA...

Hikayenin, Fırat’tan Marmara’ya uzanan macerası devam ediyor ve hatta, Fırat suyu sadece Marmara’ya değil, Ege’ye, Akdeniz’e karışmaya başladı... Sular hâlâ karışmaya devam ediyor. Ama bu karışma beraberinde yer yer suyun bulanmasına da sebep oluyor. Çünkü 30 yıldır süren savaş, tüm bu coğrafyaya sirayet etmiş durumda... Vedat Yıldırım da bunun sebebinin sadece şehir yaşamının zorluklarını ya da oraya uyum sürecinin sancılarının olmadığını, bunun hâlâ sürmekte olan savaşın izleri olduğunu vurguluyor...

ORTAK BİR DİL YARATMA ÇABAMIZ VAR

Sular yer yer bulansa da Bajar’ın ilk albümden beri yapmaya çalıştığı ortak bir dil yaratma çabası ikinci albümde de devam ediyor. Kürtlerin en yoğun yaşadığı şehirlerin başında İstanbul geliyor. Bu kadar insan bir şekilde burada yaşamaya başlıyor. Toplu bir geri dönüş olmayacağına göre, elzem olan ortak bir dil yaratmaktır. Bu konuda hemfikir Bajar. Asıl şiarın temelini de bu oluşturuyor.

Bu nedenle grubun repertuvarlarında hem Kürtçe, hem de Türkçe şarkılar var. İlk albümde olduğu gibi ikinci albümde de bu dağılımı korumaya çalışmış grup. Ama yine de Kürtçe şarkıların ağırlıklı olduğunu da belirtmeden edemiyorlar.

Ama bu defa, farklı bir teması da var grubun. İlk albümde karakterler, amele Kürt, işportacı teması yerini orta sınıfa bırakıyor.

Beş gün çalışan, iki gün yatan ya da kendilerini AVM’lere atan, tüketim çılgınlığı, orta sınıf, beyaz yakalılar... Bu defa albümde onların, rutin, dayanılmaz dünyasının temasına da yer veriyor grup.

YAŞAMIMIZIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU SİYASET

Bajar’ın müzikal yapısını sadece şehrin toplumsal yapısı değil elbet, güncel ya da yakın tarihi ilgilendiren, sosyal meseleler de var heybelerinde. Roboski Katliamı’nın yanı sıra, belki ondan biraz daha geride kalan ama acıları hâlâ dinmeyen yaralar da, bu yapının içersinde yerini alıyor. Dersim Katliamı, Kürtlerin KCK adı altında toplu bir şekilde tutuklanması.

Vedat Yıldırım, siyaseti konu almalarının sebebini de şöyle açıklıyor: “Toplum mühendisliği cumhuriyet tarihi boyunca vardı. Yeni iktidar da dindar kuşak yaratmaya çalışıyor. Yeni bir restorasyon söz konusu. Bu dönüşüm, bir bakıyorsun medya dünyasında rızaya dönüşüyor. Chomsky’nin Rızanın İmalatı kitabı vardır. Aynı, orada bahsedilen bir rıza üretimi. Aslında Bajar olarak siyasetin içindeyiz. Çünkü yaşamımızın büyük çoğunluğu siyaset. Bunlar bizim hayatımızı şekillendiren olaylar ve bunlar bu ülkenin uzun yıllardır içinden çıkamadığı, siyasi problemler ve bizler tüm müzik çalışmalarımızda bundan etkileniyoruz. Derdimiz bu olaylar karşısında paralize olmadan, bazı şeyleri yeniden üretmek. Sanatsal birikimimizi, entelektüel birikimimizi bir şekilde yansıtmamız gerekli.”  (İstanbul/EVRENSEL)


MECBURİYET CADDEMİZDE DEVLET RENKLi KORİDORLAR

Albümde tek tek ortaya çıkmaya başlayan şarkılar var. Grup bunlar üzerinde çalışıyor. Bahoz filminin, enstrümantal ana tema müziğine söz yazılmış. Okul yıllarında belli meselelere kafa yoran öğrencileri, muhalif gençleri anlatan bir şarkı olmuş. “Mecburiyet caddemizde devlet renkli koridorlar, sınıflara sığmazdık ve kitaplar” Türkçe, Kürtçe bir beste. Fakat röportajı yaptığımız zaman, şarkının ismi henüz konmamıştı.
Dervişin heybesi diye bir şarkı var yine albümde. Bir göç hikayesi, her şeyini kaybetmiş, yola çıkmış, gemileri yakmış insanların türküsü. Her şey, o dervişin heybesinde... Sî û çar ‘heb’ (34 ‘adet’) Roboski için bestelenen bir şarkı. Ve Ahmet Kaya’nın bir şarkısı var “Yalan da olsa” sonra geleneksel bir halay... Gerisi ise albüm çıkınca.

(Fotoğraflar: Erkan Araz)

ÖNCEKİ HABER

Çocuk gelinlere paralı eğitim

SONRAKİ HABER

Demokratik özerklik barış projesidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...