6 Eylül 2016 01:51

Gani Kaplan: Mühim olan iç barışın sağlanması

Melek KILIÇGEDİK
İstanbul

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Cemevi Kartal Şubesinin düzenlediği Pir Sultan’ı Anma ve Kültür Festivali yoğun ilgi ve katılımla tamamlandı.

Grevdeki TEDİ işçilerinin katıldığı, işten atılan Avcılar Belediyesi temizlik işçilerinin mesaj gönderdiği festivale CHP, EMEP, HDP’nin de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti, kitle örgütü ve Alevi derneği de katıldı.

Birçok yazarın, şairin, sanatçının katılımıyla etkinlikler düzenlenen festivalde, PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan ile ülke gündemi ve Alevi örgütlülüğü hakkında konuştuk. Kaplan, insanların sokağa çıkmaktan dahi korkar hale geldiği bu dönemde böyle kitlesel etkinlikler yapılmasının önemine dikkat çekerek birlikte mücadele ve dayanışma çağrısı yaptı.

Türkiye’de Alevi örgütlülüğü hakkında neler söylersiniz?
Alevi örgütlülüğünde bir dağınıklık var, siyasi merkezin yanında olan örgütlenmeler var, bir de buna muhalif olan örgütlenmeler var. PSAKD ikinci kategoride yer alıyor, yıllardır bu alanda mücadele ediyor ve Alevi örgütlülüğünün en dinamik örgütüdür. Türkiye’nin genel gündemine dair de muhalefetimizi sürdürüyoruz. Güç birliği içerisinde yer alıyoruz. Meslek örgütleri, sendikalar, kitle örgütleriyle birlikte mitingler düzenliyoruz. Alevi halkını meydanlara taşıyan Pir Sultan’dır. Diğer örgütler cemevleri ibadethane olarak kabul edilsin mi, edilmesin mi yahut zorunlu din derslerini tartışıyorlar. Bunlar önemli konular ama Suriye örneğinde de gördük ki asıl mühim olan iç barışın, iç huzurun sağlanmasıdır. Yoksa bütün bu öneriler havada kalır.

DEVLET BİRİNDEN ARINIRKEN DİĞERİNE TESLİM OLUYOR

Darbe girişiminin ardından yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz ve yaşananlar Alevileri nasıl etkiliyor?
15 Temmuz sürecinde biz tüm şubelerimize acil mesaj çektik. Kesinlikle Aleviler sokağa çıkmasın diye. Devlet kendisini bir cemaat örgütlenmesinden arındırırken diğer yandan kendisini farklı bir cemaat, farklı bir tarikat örgütlenmelerine teslim etmiş durumda. Zaten devlet kadrolarına baktığınız zaman farklı tarikatların örgütlenmesini görüyorsunuz. Darbe girişiminden sonraki süreçte ise Aleviler için değişen bir şey olmadı. Aleviler darbeye de, cemaatlere de karşıdır, yıllardır ikisine de karşı mücadele ediyoruz. Fethullah Gülen’in ülkeye getirmek istediği yönetim biçimiyle devleti yönetenler arasında biz hiçbir fark görmüyoruz. İkisi de aynıdır. Yıllardır Pensilvanya’dan selam getirenler bugün kandırıldıklarını iddia ediyor. Biz yıllardan beri söyledik, 1999’da parti genel merkezlerine gittik siyah çelenkler bıraktık, Fethullah Gülen’in kitaplarını siyah ciltlerle kaplayarak bıraktık. Cemaat örgütlenmesinin tehlikeli boyutlarını biz 1999 yılında örgüt olarak bu ülkenin gündemine taşıdık. Dolayısıyla şu anki durumu çok tehlikeli buluyoruz. Türkiye seküler bir yapıya kavuşacak derken, maalesef polislere dahi baş örtü getirilen bir ülke oldu. Türkiye’nin şu anki en büyük sorunu iç barışın sağlanamamasıdır.

GÜLEN’İN KURDURDUĞU ÖRGÜTLERİ BİLİYORUZ

15 Temmuzdan sonra Gülen Cemaatine bağlı olduğu söylenen çok sayıda dernek, kurum kapatıldı. Bunların arasında Alevi kurumları da var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz bu durumu biliyorduk, özellikle İç Anadolu, Karadeniz, Batı Akdeniz bölgelerinde ciddi anlamda FETÖ’nün kurdurduğu Alevi örgütleri olduğunu biliyorduk. Biz bunları sahada tespit etmiştik. Lakin gel gör ki bunu ne Alevi kitlesine ne de hükümet kanadına yıllarca anlatamadık. Bugün kapatılan örgütlerin yanında, Ankara’da bir proje başlatılmıştı, Cami-Cemevi projesi. Orada bizim sakat kalan gençlerimiz çocuklarımız oldu projeye karşı çıktığı için. Aylarca orada mücadele ettiler, gözaltına alındılar. O projeyi de yine Fethullah Gülen’le Alevi örgütlenmesinde önemli yer tutan başka bir Alevi kurumu birlikte yürüttüler. Alevileri böyle asimile etmeye çalışmak tarihte kimsenin aklına gelmemiştir. Ne Selçuklu’nun, ne Osmanlı’nın, ne de cumhuriyetin. Maalesef İzzettin Doğan’la yakın temasta olan Alevi örgütleri bu projeyi başlattılar. Bunların olduğunu biliyorduk, hâlâ da varlar ama. 

İBADETİMİZDE BİRLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ

PSAKD nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Biz önce iğneyi kendimize batıralım. Gerek PSAKD gerek Alevilerin diğer örgütlenmeleri yıllardır kurdukları cemevleri etrafında dönmüş durmuş. Haftada 1-2 gün cenaze-yemek kalabalığını kitlesel örgütlenme saydılar. Biz göreve geldiğimizde bunun yetersiz olduğunu gördük. Biz Sivas, Tokat bölgesinde tüm köyleri gezdik ve gördük ki köylerin derdi bambaşka. Cemevini bırakın cenaze erkanını yürütecek insanlar da yok. PSAKD olarak Alevi-Bektaşi Federasyonu ile birlikte bir inanç kurulumuzu oluşturarak tüm Türkiye’de eğitim okulları, eğitim kursları açacağız, merkez köylerden insanlar seçilecek bunların eğitimini gerçekleştireceğiz. Pilot bölge olarak seçtiğimiz Muğla’da bunu gerçekleştirdik ve başarılı olduk. Her yaş grubundan, her köyden 5 kadın, 5 erkek eğittik, bunlar şu anda cenaze kaldırır durumda. Biz önce ibadetimizde birliği sağlamak için mücadele edeceğiz, bunun için de kurslar açacağız. Cem yürüten dedelerimizi eğiteceğiz, cenaze erkanı yürüten insanlarımızı eğiteceğiz. Ardahan’dan Datça’ya kadar tüm Türkiye’yi tarayacağız, bir harita çıkaracağız. Bu haritada Alevi örgütlülüğünün hangi alanda ağırlık vermesi gerektiğini belirleyeceğiz. Bunun dışında, artık Aleviler bulundukları bölgelerden göç eder oldular. Köylerde kendilerini güvende hissetmiyorlardı ve büyük şehirlere göç etmişlerdi, şimdi de batıya göç başladı. Bugün Batı Akdeniz ve Çanakkale arasındaki bölge Alevi nüfusunun en yoğun olduğu bölgedir. Buralar Alevi kurumlarının yıllarca el atmayışından kaynaklı ırkçı faşist partiler için oy deposuna dönmüş durumda. Öncelik hedefimiz o bölgeyi bu tür oluşumlardan kurtarmak olacak. Yine yaptığımız araştırmada Alevilerin yoğun yaşadığı köylerde devletin kuryelerinin çocuklara uyuşturucu dağıttığını gördük. Bunlardan kurtarmak için o bölgede merkezler açmayı hedefliyoruz. Bunun dışında 7 Ulu Ozan’ın animasyon filmini çekeceğiz. “Cemevleri Yarışıyor” diye taslak bir projemiz var. 15-18 yaş arasındaki gençlere Alevi tarihi ve yakın siyasi tarihle alakalı sorular içeren bilgi yarışması yapacağız. Katılan gençlerimize Anadolu’daki tüm ziyaretgahlarımızı gezdireceğiz. Kazananı da Avrupa ve Balkanlar’daki ziyaretgahlarımıza göndereceğiz. Bunu da televizyonlar aracılığıyla yapacağız. Hayat’ın Sesi TV, Yol TV ve TV 10 da bu projeyi yayımlayabileceğini söyledi.

Evrensel'i Takip Et