02 Eylül 2016 14:10

Alan Kurdi'ye adanan 'Sığınamayanlar' tanıtıldı

Ercüment Akdeniz'in yazdığı, Evrensel Basım Yayın tarafından basılan “Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar” kitap tanıtımı yapıldı.

Paylaş

Ercüment Akdeniz'in yazdığı, Evrensel Basım Yayın tarafından basılan “Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar” kitap tanıtımı Taksim'de bulunan Mephisto kitap evinde gerçekleştirildi. 

Yazar Ercüment Akdeniz'in katılımıyla yapılan toplantı, geçtiğimiz yıl bugün cansız bedeni Bodrum sahilinde bulunan 3 yaşındaki Suriyeli Alan Kurdi'ye adandı. Toplantıya, Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, Yazar Adnan Özyalçıner, DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, DİSK/Cam Keramik-İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş, Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Şilkan da katıldı.

'SIĞINAMAYANLAR' SINIF MÜCADELESİNİN PARÇASI

"Değişen 1864 değişen dünyada çerkesler belgeselini yapmıştım. 'Ya nereden çıktı bu Çerkesler' diye sormuşlardı. O 150 yıllık bir göç öyküsüydü. Benim göç eden insanlara ayrı bir ilgim var ve bunu sınıf mücadelesinin vazgeçilmez bir sorunu olarak görüyorum" diyerek konuşmasına başlayan Ercüment Akdeniz, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu çalışmaları Suriyeliler takip etti. 'Sığınamayanlar'da daha genel bir perspektifte genel olarak, mülteciler, göç, sığınma sorunu bağlamında ele almaya çalıştım. Türkiye'de her 100 kişiden 4'ü Suriyeli. Bu artık bizim bir parçamız. Ben özellikle Alan Kurdi'yi anmak istiyorum. Geçtiğimiz yıl bugün bulunmuştu bodrum kıyılarında. Dava devam ediyor. Bu çocukların katili kim? Tabiki bir sistem sorunu. Bunu deşifre etmeye çalıştım."

21.YY'DA GÖÇ OLGUSU

Kitapta 21.yy'ın sorununu anlamaya çalıştığını ifade eden Akdeniz, "20.yy'ı hep beraber hatırlayalım. Savaşlar, acılar çağıydı. Yeni çağda bunların hiçbiri olmayacak diyen kapitalizmin söyleminin tersine 21.yy daha büyük bir göç olgusunu ortaya çıkardı. Böyle bir soruna tanıklık etmek gerekiyordu. Bunu yapmaya çalışıyorum" diye konuştu. 

'ÜLKEMİZ KORKUNÇ BİR İNSANİ TRAJEDİ İLE KARŞILAŞTI'

Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Gazeteci Hakkı Özdal, "Çok sayıda akademisyenin bir KHK ile görevlerinden uzaklaştırıldığını öğrendik. Bunların arasında Fetullahçı Cemaatle alakası olma ihtimali bir yana, bizzat onunla mücadele etmiş cemaatle yada onunla irtisaklı devlet çetelerinin soruşturmalarına maruz kalmış demokrat devrimci sosyalist akademisyen dostlarımız da var.Tutuklanan gazeteciler var, Türkiye'nin en önemli dil bilimci Necmiye Alpay, Yazar Aslı Erdoğan, pek çok gazeteci baskı altında. Bütün bu yaşadıklarımız aslında yaklaşık 5 yıldır bölgede yaşanan ve uluslararası emperyalist politikaların bir sonucu" dedi. Özdal konuşmasına şöyle devam etti: "Ülkemizi hızla antidemokratik uygulamalara sürükleyen gelişmeler de bununla ilgili. Ercüment Akdeniz'in kitabı da bununla ilgili. Korkunç bir insani trajedi ile karşılaştı ülkemiz. Milyonlarca mülteci, ülkemize sığınmak zorunda kaldı. Onlar gerçek hayatlar yaşıyor, çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Ercüment'in bu konuyla ilgili ikinci kitabı. İlk kitabında kayıtdışı çalışan işçilerin hayatlarına eğilmişti. Şimdi geçtiğimiz yıl tam da bugün bütün dünyaın hafızasına korkunç bir fotoğrafla kazınan, 3 yaşındaki Suriyeli Alan Kurdi'nin hayatını kaybettiği korkunç olayın yıldönümünde bu kez kendi yurtlarından can havliyle kaçan insanların hem yolda hem de vardıkları noktada bizzat onlarla konuşarak ele alan kıymetli bir kitap var elimizde." 

ALAN'I GÖREN DÜNYA GÖZÜNÜ AÇTI MI?

Yazar Adnan Özyalçıner, "Sığındırılamayanların kitlesel ölümü ortada iken Alan Kurdi'nin trajik ölümü derin bir uykuya dalmış olan dünyanın gözlerini açtı mı acaba?" diye sordu. Özyalçıner, "Dünyanın egemenleri mülteci gerçeğine insani açıdan mı çıkarcı açıdan mı baktılar? Kitapta birçok soru daha var. Ercüment, yaşanan bu olaylardan yola çıkarak hem sorularını soruyor, sorulara çözümler arıyor" dedi. 

MÜLTECİLER ÜZERİNDEN KİRLİ PAZARLIKLARI GÖRDÜK

Alan Kurdi'nin o fotoğrafının dünyanın gözünü açmadığını ifade eden Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, "Dünyanın gözü açılsaydı biz aynı manzaraları bir daha görmeyecektik. Bu acılara tanıklık etmeye devam ettik. Partimiz diğer görevleri arasında işçiler arasında birliği sağlama görevini de diğer görevlerinin yanına koydu. Devletlerin iki yüzlülüğüne dair tanıklıklarımız sürüyor. Mültecilerin nasıl kirli pazarlık konusu yapıldığına da tanıklık ettik. Almanya hükümeti bu pazarlığın bir tarafıdır. İşçi sınıfının kendi kurtuluşuyla birlikte bu ülkede ve Ortadoğu'da barışı, kardeşliği, demokrasiyi tesis ederken göçmenlerin de bu sorunu kökten çözecek kurtuluşla birlikte gelecektir" dedi.

'BİZİ DİLE GETİRDİ'

Suriyeli Mülteci Hüseyin ise "Bizi dile getirdiği için, bizlerin dile getiremediğini Ercüment abi, bizimle tek tek sohbet ederek sayfaya döktü. Bizler savaşı gördük, sizler de savaşa yok deyin. Savaş çok kötü birşeydir. Çocukların öldürülmesi, yaşlıların mağdur kalması, başka ülkelere sığınmak zorunda kalırsınız. Orada da dışlanırsınız. Aşağılanırsınız. Bu çok kötü bir şeydir" diye konuştu.

EMEK ÖRGÜTLERİ HAREKETE GEÇMELİ

DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Seyit Aslan ise şu şekilde konuştu: "Bugün ülkemizde kendisine emek örgütüyüm diyen, gerçekten yaşanan bu dram karşısında politika üretemediklerini ve bu meseleye dair yeterince çalışma yürütmediklerini ifade etmek gerekiyor. Suriyeli mülteciler neden Türkiye'ye geldi, bu savaş kimlerin savaşı, dünyada bunun başka örnek ve sonuçları anlatılmadan, bilinç sıçraması yapılmadan doğal olarak işçilerin gözünde ortaya çıkan şey şu; kendi ücretini düşüren, kendi çalışma koşullarını esneten bir rol oynadıklarından dolayı Suriyelilere tepkisel yakşlaşıyorlar. Buradaki emek ve meslek örgütlerinin sorumluluğu düne kadar daha çok arttı."

'YERYÜZÜNÜ CENNETE DÖNÜŞTÜRMEK ELİMİZDE'

Evrensel Gazetesi Muhabiri Metehan Ud, "Mülteci sorunu elbette savaşta egemenlerin çıkarlarından ayrı gözetilerek açıklanamaz. Bu kitabın da bunu çok iyi açıkladığını düşünüyorum. Çok önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum ve teşekkür ediyorum" dedi. 

YAZAR'A DA GÖREV VAR

"Bence bu dramı anlatmak biraz da yazarlara düşüyor" diyen TYS Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Şilkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şiire, romana, öyküye bu dramları yazmak. Dünyanın en büyük yazarlarından Zweig faşizm geldiği zaman kendi ülkesini kaybetmek zorunda kalıyor. Paris'e gidiyor sığınamıyor. Londra'ya gidiyor, kendi dilini konuşması yasaklanıyor. New York'a sığınmak zorunda kalıyor. O kadar güçlü bir yazar, parası da var ama bir gemi biletini bile bulamayacak duruma düşüyor. Hepimize görev düşüyor. Bütün yeryüzünün cehenneme değil, cennete dönüştürmek bizim elimizde." (İstanbul/EVRENSEL)
    

 

ÖNCEKİ HABER

Samsun’da kapatılan okul imam hatipe dönüştürüldü

SONRAKİ HABER

Ağustos ayında 33 kadın öldürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...