02 Eylül 2016 00:51

Paylarına ya ölüm ya kölelik düşüyor

Ercüment Akdeniz'in yazdığı “Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar” kitabı Evrensel Basım Yayın etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Ercüment Akdeniz’in yazdığı “Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar” kitabında, memleketinde yüzü gülmeyen, batının ikiyüzlülüğü ve muktedirlerin yüzsüzlüğü arasında sıkışıp kalan mülteciler anlatılıyor. Kitap; konuya ilişkin raporların, haberlerin, doğrudan temaslarla elde edilmiş bilgilerin ve röportajların ışığında ortaya konmuş bir çalışma. 

Evrensel Basım Yayın etiketiyle raflardaki yerini alan kitap, ölümü ve kıyıya vuran minik bedeniyle tüm dünyada yankı uyandıran Alan Kurdi’ye adandı. Alan Kurdi’nin ölümü kuşkusuz insanlığın vicdanında derin bir yara açmıştı. Bu; ön yargılar, çarpıtmalar ve milliyetçiliğin getirdiği pusun bir an olsun dağılmasına neden olmuştu. İşte o aralanan pusta daha çok zihinde yer edinen “Nasıl oldu, ne yapılmalı” sorularının peşinden gidiyor Akdeniz. 

KÂR HIRSIYLA BEKLEŞENLER

Titizlikle hazırlanmış bir kitap bu; raporlar, istatistikler, haberler taranmış, didik didik edilmiş, satır aralarında kalanlar dahi berraklaştırılmış. Akdeniz, araştırmacı gazeteciliğin hakkını vermiş. En mühimi de, masa başında kotarılıvermiş bir kitap değil bu. Akdeniz, mültecilerle görüşmeler, röportajlar yapmış. Onların durumlarını takip etmiş. Masa başı çalışmalar, yazarı ne kadar örtmeye çalışsa da bir ekran soğukluğunda toparlanır. Sahada neler olup bittiğiyle de ilgilenilmiş olması ve meseleden doğrudan yahut dolaylı etkilenen kesimlerle kurulan temas, kitaba “kanlı canlı” bir anlatım kazandırmış. 

SERMAYENİN DERDİ BAŞKA

Akdeniz, kitabında paylaşım savaşından pay kapmak adına savaşın nasıl körüklendiğini de, cehennem yerine dönen bölgeden savrulan insanların kendilerine bir “sığınak” bulmasının nasıl güçleştirildiğini de, tüm bu karmaşa içerisinde sermayedarların kâr hırsıyla nasıl bekleştiğini de gösteriyor. 

Sermaye, Akdeniz’in altını çizdiği üzere Türkiye’yi bölgenin en ucuz emek ülkesi haline getirmenin derdine düşmüş durumda. Mülteciler ucuz iş gücü olarak görülüp tehlikeli ve ağır iş kollarında çalıştırılırken, başka noktalardan pompalanan milliyetçilikle aslında aynı baskı mekanizmasının altında bulunan işçiler birbirine düşman ediliyor. 

Türkiye’de 3 milyona dayanmış bir mülteci nüfusu var ve bu mülteciler iş cinayetlerine kurban gidiyor; tehlikeli, ağır iş kollarında çalışıyor, bir yandan da sermaye “Günü geldiğinde gitsinler ama giderken kıdem tazminatı da beklemesinler” diye hükümete tüyo veriyorken, milliyetçi reflekslerle ve sermayenin hileli aynasıyla mesele elbet anlaşılamıyor. “Sığınamayanlar”, ise bir pencere açıyor. O pencereden görünen perspektif, “malum medyanın” gösterdiğine de hiç benzemiyor.   

DEŞİFRE EDİYOR, İTHAM EDİYOR

 Akdeniz, mültecinin payına Ege’de ölümü, kampta yarı mahkumluğu ya da sermaye için köleliği reva görenleri deşifre ediyor, itham ediyor. Akdeniz, “Ölüm denizinden kurtulanlar, bu kez ‘geri kabul’ fanusuna alınmışlardı. Ve orada nefes almak gerçekten çok güçtü” diyor. Unutturmuyor. Çünkü onlar, ağır koşullara rağmen dönemiyor, gidemiyor ve dahi aslında kelimenin tam anlamıyla kalamıyor bile… 

KİTABA KATKILAR VE FOTOĞRAFLAR

Edcüment Akdeniz’in, 2014 yılında yayımlanan “Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler” kitabının ardından yazdığı “Ölüm Koridorundan Mülteci Pazarlığına: Sığınamayanlar”da mültecilere ilişkin fotoğraflar ve görseller de yer alıyor. Sebastian Backhaus, M. Eren Bozbaş, Erem Kansoy ve Uğur Zengin kitaba etkileyici fotoğraflarla destek veren isimler. Kitabın ön sözünü ise Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu yazdı.

Ercüment Akdeniz “Sığınamayanlar”ı bugün 13.30’da Taksim’de bulunan Mephisto Kitabevi’nde anlatacak. 

ÖNCEKİ HABER

Mersinli gazeteciler: Meslektaşlarımızı bırakın

SONRAKİ HABER

ABD 2016 başkanlık seçimleri: Şahinlerin savaşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...