14 Mayıs 2012 11:44

Şifa dağıtan eller şifa arıyor

Birçoğumuz hatırlarız, hastane duvarlarına asılı, hastalara “sus” işareti yapan hemşire fotoğrafını. “Hastane kuralı. Sessiz olun” mesajını veren o fotoğraf, aynı zamanda yoğun çalışma koşullarının, değersizleştirilen emeğin, düşük ücretle çalışmanın, özellikle sağlıkta dönüşümün

Şifa dağıtan eller şifa arıyor
Paylaş
Eda Yıldırım

Evet, hemşireler gerçekten mutsuz. Nedenini, 25 yıldır bu mesleğin içinde olan, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Servis Hemşiresi Meltem Ekici şöyle anlatıyor: “Artık mutsuz çalışıyorum. Gücümüzün üstünde çalışmak zorunda bırakıldık. Biz gündüz servisinde iki hemşire çalışıyoruz. Günde 22 hastaya bakıyoruz ki bu sayı daha önce 29’du. Normal şartlarda bu hasta sayısına karşılık 4 hemşire olmalıydı. İki hemşire 22 hastanın tedavisinden, bakımına her şeyiyle ilgileniyoruz, Bu yüzden doğru düzgün  dinlenemiyoruz.”

Meltem hemşire, bu kadar yoğun çalışma koşulları altında hastalara nitelikli sağlık hizmeti sunamadıklarını bu yüzden de mesleklerini severek yapamadıklarını belirterek yaşadıkları sorunların tek çıkış yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğini vurguluyor.  

GÜNDE 12 SAAT ÇALIŞMA

Meltem hemşire günde 8 saat çalışıyor, o da 25 yıllık hemşire olduğu için. Yeni gelen hemşireler 12 saat çalışıyor. Yatak kapasitesinin yüksek olduğu bir dönem 16 saate kadar  çıkmış. Gündüz vardiyası 08.00-20.00 arasında, gece vardiyası 20.00- 08.00 arasında devam ediyor. Oldukça yoğun bir servisleri var. Göğüs hastalıkları, akciğer kanseri, kronik bronşiti olan, desteğe ihtiyacı olan hastalar bu serviste tedavi görüyor. Meltem hemşire, günlük rutin işleyişlerini şöyle anlatıyor: “Sabah sekizde geliyoruz, hastaların kanlarını alıyoruz, ilaçlarımızı dağıtıyoruz. Normalde kan almak laborantların işi ama bunu da biz yapıyoruz, o yüzden iş yükümüz artıyor. Hastanın  her şeyiyle ilgilenmek zorundayız; ilacın temini, tedavinin yapılması, hastanın malzemesinin temini, ilaçların o günlük istenip istenmediğinin kontrolü, yani  hastanın bütün  bakımını yapıyoruz.”

Nasıl yetiştiklerine şaşırıyor Meltem hemşire. Bu kadar yoğun çalışmanın hayati hatalara gebe bir çalışma sistemi olduğunu söylüyor.

2 KİŞİ 22 HASTAYA BAKIYORLAR

Meltem hemşire,  22 hastaya iki hemşire bakınca durup dinlenmeye fırsat bulamadıklarını söylüyor. Hemşirelerin belirli bir öğle yemeği saati yok. İki hemşire, iş yoğunluğuna göre dönüşümlü olarak ayarlıyorlar. En fazla yarım saat yemek, on beş dakika da dinlenme molası verelibiyorlar.

“Normal şartlarda serviste 4 hemşire olsaydı, çalışma saatlerimizi 4+4 olarak ikiye böler, o 4 saat içerisinde dönüşümlü olarak  mutlaka bir yarım saat servisten uzak bir yerde dinlenme  molası verebilirdik” diyor Meltem hemşire. Hastanenin hemşire istihdamında da belli bir sistem yok, “Yani 10 yataklı serviste de bizim sayımız kadar hemşire çalıştırılıyor,  30 yataklı serviste de aynı sayıda hemşire çalıştırılıyor” diye açıklıyor.

Bu kadar yoğun çalışma temposuna karşın hemşire maaşları da tatmin edici değil. Ön lisans mezunu Meltem hemşire,  1500 TL maaş alıyor. Lise mezunlarının 1100 TL civarı aldığını, üniversite mezunlarının ise ön lisans mezunlarından biraz daha yüksek aldığını anlatıyor.

‘ŞİFA DAĞITIYORUZ AMA HAYAT GÜVENCEMİZ YOK’

Yaptıkları meslek gereği hastayla direk temas halinde oldukları için hemşirelerin bulaşıcı hastalık kapma riski yüksek. Ancak birçok hastanede buna karşı yeterli düzeyde koruma  önlemleri alınmıyor. Cerrahpaşa’da da hemşirelerin aynı sorunla karşı karşıya olduğunu söylüyor Meltem hemşire, “Biz yatan kanserli hastalara kemoterapi yapıyoruz. Bu kemoterapi ilaçları,  kabinlerde hazırlanması gereken ilaçlar. Çok ciddi zararları var ama bizim  kabinlerimiz yok. Sadece önlük, maske, eldivenle yeterince korunmak mümkün değil. Bu yüzden gelecekte kanser olma riskimiz var” diyor. Böyle bir durumda hemşireleri koruyan yasal bir düzenleme yok. Tazminat verilmiyor. Sadece hastalık riskine karşı değil; ne hasta, ne hekim ne de devlet şiddetine karşı herhangi bir koruma duvarının olduğunu söylüyor Meltem hemşire.

‘EVRAK DOLDURMAKTAN İŞ YAPAMIYORUZ’

Meltem hemşire, hükümetin sağlıkta dönüşüm adı altında yaptığı düzenlemelerin, sağlık çalışanlarının üzerindeki iş yükünü daha da arttırdığını belirtiyor. Özellikle, “kalite” adı altında yapılan kayıt işlemleri yüzünden hastalara yeterli vakti ayıramadıklarını ifade ediyor, “Her yaptığımız işlemi defalarca kayıt altına alıyoruz. Yedi sayfalık bir hasta dosyası var. Yataklı bir hastalar için bir hastanın sabah tedavilerini yazmak için en az on beş dakika sürüyor. Bunu 30 hastaya yaptığınızı düşünün 300 dakika eder. Bu rutin işleyiş gün boyunca devam ediyor. Yoksa 10 sene önce de, 15 sene önce de çok fazla maaş almıyordum ama hastayla daha çok zaman geçirebiliyordum”diyor.

Meltem hemşire, tekrar bir seçim olsa asla hemşireliği tercih etmeyeceğini dile getiriyor. “Birine yardım etmek, duasını almak, derdine derman olmak manevi anlamda insanı doyuran bir şey. Ama bu koşullarda sadece tükeniyoruz” diyor.  

Meltem hemşire, “mutlu hemşire” modelinin,  ancak çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sosyal ve ekonomik  taleplerin yerine getirilmesiyle oluşabileceğini belirtiyor. Taleplerinin çok net olduğunu dile getirerek, şöyle devam ediyor: “Anne olan hemşireler için, sosyal yaşamlarını kolaylaştırmak için kreş talebimiz var. Yıpranma payı, hayat güvencesi... Sayı olarak hasta başına hemşire sayısının daha fazla olmasını istiyoruz ve daha mutlu çalışmak istiyoruz.” (İstanbul/EVRENSEL)


‘BİR KERE HATIRLANMAK ANLAMLI DEĞİL’

Hemşireler bu kadar sorun yaşarken Hemşireler Haftası’nı kutlamanın  kendisi için çok anlamlı olmadığını ifade ediyor Meltem hemşire, “Yapay olarak bir hemşirelik yemeği düzenlemekle insanların sorunlarını halledebileceği düşünülüyor” diye de ekliyor. Hemşirelerin talepleri için mücadele etmekten başka çaresinin olmadığını ancak kadrolu, sözleşmeli, taşeron çalıştırılmanın örgütlenmeleri önünde ciddi bir engel oluşturduğuna vurgu yapıyor.

‘BİZ YARDIMCI HİZMETLİ DEĞİLİZ’

Meltem hemşire, hemşireliğin  mesleki olarak saygı görmediğini vurgulayarak şöyle örnekliyor: “Doktorun yardımcısı gibi görülüyoruz. Hastalar doktoru kutsal, hemşireyi yardımcı hizmet elemanı gibi görüyor. ‘Bunu uygulaman gerek’ dediğimiz hasta doktor söylerse istediğimizi yapıyor” Hemşire emeğinin, yardımcı hizmet elemanı olarak tarif edilmesinin büyük bir haksızlık olduğunu söyleyen Meltem hemşire, doktorların da bazen hemşire emeğini küçümseyen yaklaşımlarının olduğunu ancak eskiye göre çok yaygın şekilde karşılaşmadıklarını ekliyor.

‘PEKİ BİZ NASIL İYİLEŞECEĞİZ?​’

Meltem hemşire, hemşirelerin git gide tahammülsüzlüğünün arttığını, depresyon ilaçlarının kullanımının yaygınlaştığını  söylüyor ve ekliyor:  “Özellikle yeni mezunlar için hemşireliğin şartları daha ağır geliyor. İşlerini severek yapamıyorlar. Çünkü sevdirecek şartlar yok”. Sürekli yoğun çalışma yüzünden insancıl yönlerini kaybettiklerini belirterek, tamamen insana yönelik bu mesleğin nasıl bu duruma geldiğini anlayamadığını belirtiyor. Meltem hemşire, hem sosyal hem de aile yaşamlarının da  kötü biçimde etkilendiğini; her zaman yorgun, halsiz, sadece karnını doyurmak için işine giden bir hale büründüklerini anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Ekonomi emekçinin kanıyla büyüyor

SONRAKİ HABER

Anneler Günü’nde annelere barikat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...