25 Ağustos 2016 15:08

'Operasyon Türkiye’yi daha da güvensiz hale getirecek'

Demokrasi İçin Hukukçular, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), cihatçı gruplar ve koalisyon güçlerinin başlattığı operasyonla ilgili açıklama yaptı.

Paylaş

Demokrasi İçin Hukukçular, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), cihatçı gruplar ve koalisyon güçlerinin başlattığı operasyonun durdurulmasını istedi, bu operasyonun Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu daha fazla güvensiz hale getireceğini vurguladı.

Yazılı açılama yapan Demokrasi İçin Hukukçular (DİH) açıklamasında şunlar ifade edildi:  “TSK’nin Cerablus’a karşı başlattığı hava ve kara harekatı; siyaseten, hukuken ve insani açıdan geri dönülmesi zor bir felaket adımıdır, derhal durdurulmalıdır. AKP, Cerablus harekatı ile IŞİD’i hedef aldığı izlenimi vermekle birlikte, esas hedefinin sınırda Rojava Kürt özerk bölgesine karşı tampon oluşturma gayesi de açıkça ilan edilmektedir. Çeşitli yelpazelerden ırkçı-milliyetçi çevrelerin bu savaş histerisine desteğinin motivasyonu Kürt karşıtlığıdır.”

Açıklamada, “Kilis ve Karkamış saldırılarında olduğu gibi sınır güvenliğini de yok ederek, savaşı Türkiye topraklarına taşımıştır. Tüm katliamların ve bu saldırıların siyasi sorumlusu AKP hükümetleridir” denildi. Cerablus operasyonunun Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı olduğu iddiasının hiçbir geçerliliği ve çözüme katkısı olmadığı belirtilen açıklamada, “Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu daha fazla güvensiz hale getirmekten, kan deryasını büyütmekten başka hiçbir sonucu olmayacaktır” denildi.

Savaş kararının Rojava özerk bölgesine karşı tampon oluşturma, Antikürt politikası olduğu belirtilen açıklamada, cihatist grupların Cerablus’a yerleştirilmek istendiğine vurgu yapıldı.

Açıklamada şunlar belirtildi: “Cerablus harekatının meşru müdafaa olarak kabul edilmesi mümkün değildir. IŞİD 2 yıldır Cerablus’u kontrol ederken, Kilis’te onlarca insan IŞİD toplarıyla katledilmişken harekat düzenlemeyi düşünmeyen Hükümet, Cerablus’un IŞİD’den temizlenmesi ihtimali karşısında telaşa kapılarak, bölgeye yeni vekalet güçleri göndermek için harekete geçmiştir.”
Emperyalizme karşı güvencenin, otoriterleşme ve askerileşme değil demokratikleşme olduğu ifade edilen açıklamada, “Tekleşme değil halkların kendi kaderini tayin hakkını tanıyan barış siyaseti, eşit haklara dayalı özgürlükçü birliktir. Toplumsal kardeşliğin harcı, devletin ve toplumun daha çok Sünnileşmesi değil; inançların eşitliğine, devletin din ve mezheplerden bağımsızlığına dayalı özgürlükçü laiklik ilkesinin geliştirilmesiyle karılabilir” denildi.

Otoriterleşen rejim, savaş bahanesiyle, daha da fazla hak ve özgürlükleri, eleştiriyi yok etmeye, baskı rejimini tam itaatle sonuçlandırmayı amaçladığı belirtilen açıklamada, “Bilinmelidir ki, huzur ve güvenliğin yolu, askeri-polisiye operasyonlardan, OHAL rejiminden değil, insan hak ve hürriyetlerine, insan yaşamına saygıyı önceleyen, içeride ve dışarıda barışı esas alan gerçek anlamda hukuk devleti olmaktan geçer. (İstanbulEVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

Direnen belediye işçileri: Bizleri niye görmüyorsunuz?

SONRAKİ HABER

İki aylık süre kaçırılırsa yatırılan para yanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...