24 Ağustos 2016 00:53

İzmir'deki sendikalar: Bombalara karşı barışı savunmalıyız

Antep’te 54 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı Türk-İş, DİSK ve KESK’li yönetici ve işçilerle konuştuk.

Paylaş

Metehan UD
Eda AKTAŞ
İzmir

Antep’te 54 kişinin yaşamını yitirdiği katliamı Türk-İş, DİSK ve KESK’li yönetici ve işçilerle konuştuk. Hükümetin bir an önce dış politikasını değiştirmesi gerektiğini ifade eden emekçiler, her şeye rağmen barış talebinin alanlarda savunulması gerektiğini belirtti. 

Türk- İş’e bağlı Tez-Koop İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Caner Fırat, sözlerine başsağlığı ve sabır dilekleri ile başlayarak şöyle devam etti: “Hükümetin gerek dış güçlerle gerek de kendi insanlarıyla kavgalı olması ve aldıkları kararlar ne yazık ki bizi bu duruma getiriyor. Biz artık insanlar ölsün istemiyoruz, bu coğrafyada herkesin kardeşçe yaşamasını istiyoruz. Öte yandan doğudaki savaş bitmiyor. Devletin yanlış politikaları, ‘Terörü yok ediyorum’ diye oradaki insanları zulme uğratması da ne yazık ki bizi bu durumlara kadar getirdi. Biz barış demeye devam edeceğiz. Bu kan kimsenin elinde kalmayacak” dedi. 

Toplumun bombalara karşı duyarsız hale geldiğini de ifade eden Fırat, “Bu olaylar normalmiş gibi algılanıyor. Artık oradaki insanlar üzerinden politika yapılmaması gerekiyor” dedi. Hükümetin kutuplaşmayı körüklediğini ifade eden Fırat, “Hükümet ‘Barış istiyoruz’ diyor ama uzlaşıcı bir tavrı olmadığı gibi aksine körüklüyorlar ortamı. Biz buna karşıyız barışın sağlanması için, bu ülkenin tüm sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek uzlaşı yolunu kurması gerekiyor.

Maalesef  Türkiye gitgide çözüm odaklı çalışmaktan ziyade, savaşı destekleyici çalışmalara gitmeye başladı. Buna karşı herkesin ‘milli bayrak’ adı altında değil de barış için bir araya gelmeleri gerektiğini düşünüyorum”.

‘İSTİFA ETMEDİLER’

DİSK Genel İş İzmir 5 No’lu Şube Yöneticisi Ayhan Turhal da, patlamaların sebebinin AKP’nin Ortadoğu politikalarının bir sonucu olduğunu vurgulayarak,  “Özellikle benim dikkatimi çeken, 20 günden fazla belli meydanlarda ‘demokrasi’ nöbetleri tutuldu. Oralarda da olsun anlamında söylemiyorum ama bu nöbetler bittikten sonra patlamalar tekrar başladı. Saldırılar daha önceden tutanaklara girdiği halde olduysa devletin burada bir güvenlik zafiyeti var ya da devletin yol verdiği bir durum var. Yoksa göz göre göre olmaz bu işler. Avrupa ülkelerinde en küçük şeylerde istifa ediliyor ama burada defalarca patlama oldu ama hiç bir devlet görevlisi istifa etmedi, gereğini de yapmadı” dedi. 10 Ekim’den sonra toplumda çok ciddi bir kırılma yaşandığını belirten Turhal, “Biz bunu eylemlerde görüyoruz. Tam aksine bizlerin sokağı bırakmaması lazım. Emek ve demokrasi güçleri olarak sokakta var olan gücümüzle olmamız gerekiyor.

Geri çekilmeye karşı psikolojik üstünlüğü geri sağlamamız gerekiyor. Bunun da emareleri var. Demokrasi için güç birliği oluşturuldu ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün daha kitlesel olması  için özel toplantılar yapılıyor” dedi. 

‘ARTIK BARIŞ VE KARDEŞLİK GELSİN’

KESK Tüm Bel Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Faruğ Vergili de, yaşananların tek kelimeyle bir vahşet olduğunu ve kabul edilemez olduğunu vurgulayarak,  “Düğünde insanlar eğlenirken ya da bir ortaklaşmada bir araya geldiklerinde hangi terör örgütünden olursa olsun masum insanlara yapılan bu tür patlamaları kınıyoruz. İktidardan, ülkemizde bu tür patlamaların  olmamasını istiyoruz nasıl ki kendi güvenliklerini sağlıyorlarsa normal vatandaşın da güvenliklerini sağlasınlar” dedi.

Hükümetin özellikle Antep ve Kilis gibi sınır illerinde güvenlik önlemlerinde daha hassas davranması ve sınır kontrollerini arttırması gerektiğini kaydeden Vergili, “Herhangi bir ufak basın açıklamamıza alınan ‘güvenlik tedbirlerinin’ bu noktada daha çok halka yönelik yapılmasını istiyoruz; belki yapılıyordur ama şu anda bana göre yetersiz. Bu ülkede artık barış ve kardeşlik gelsin diyoruz.”

‘DIŞ POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİ’

Faruk Aksoy (TEKSİF İzmir Şube Başkanı): Bu ülkede farklı ideolojiden insanlar ölüyor ama kınayanlar hep aynı. Ben bu yaşananların, ülkeyi yönetenlerin basiretsizliğinden ve beceriksizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.  Bu patlamalar daha önce atılan adımların sonuçları. Devlet öncelikle dış politikalarını değil gözden geçirmek bir an önce terk etmeli. Tayyip Erdoğan’ın,  bayram namazını Şam’da kılarak halife olma gibi bir düşüncesi vardı. Kendi kişisel hırslarını Ortadoğu politikalarına mal ettiler. Sendikalar ve kitle örgütleri dün olduğu gibi herkesi barışı haykırmaya davet etmeli ve barış için her şey göze alınıp yine alanlara meydanlara çıkılmalıdır. 

‘İŞÇİLER AYRIMSIZ OLARAK BU ACIYI PAYLAŞIYOR’

Murat Seven (İZSU İşçisi):  Gerek siyasi anlamda gerek de sosyal medyada bir insana yakışmayan açıklamalar yapıldı. Barış dilinin biraz daha yükselmesi, aslında bütün toplumlara bu ülkede barışın demokratikleşmenin önünü açacak durumlar sergilemeli. Burada sendikalar, özellikle bu anlamda daha etkin kurumlar. Çünkü çalışan işçiler arasında her kesimden, her ırktan insanlar var. Biz kendi işyerlerimizde bu konu üzerinde konuştuğumuzda AKP’ye, MHP’ye oy vermiş birçok insan bu acıyı paylaşıyor birlikte hareket edip alana çıkılması gerektiğine, herkes tamamen iyi niyetli olarak “evet” diyor. Bu anlamda sendikalar daha çok alana çıkmalıdır. 

ÖNCEKİ HABER

‘Aslı’nın Arkadaşları’ndan Yazı Nöbeti

SONRAKİ HABER

İşçi özelleştirmeden sonra yaşanan hak gasplarına dur dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...