24 Ağustos 2016 00:50

Kafkasların kaplıca ve tedavi merkezi Kislovodsk

Okay Deprem, Kafkasların kaplıca ve tedavi merkezi Kislovodsk şehrini yazdı.

Paylaş

Okay DEPREM
Stavropol

Kuzey Kafkasya’nın Stavropol eyaletinde Mineralnıye Vadı kentini gördükten sonra bölgenin en güneyine doğru hareket ediyoruz. Mineral Sular’dan Kafkas Sıradağları istikametine yöneldiğimiz 65 kilometrelik kara yolu boyunca yükseltiler sıklaşıyor, rakımları artıyor, tepeler ise daha bir yeşillenip güzelleşiyor. Artık Karaçay-Çerkes ve Kabarday Balkar Cumhuriyetlerinin neredeyse sınırındayız ve ezelden beri şöhretini duyageldiğimiz Kislovodsk şehrine, Olkhovka ve Beryozovka ırmaklarının açtığı dev kanyon arasından giriş yapıyoruz. Nereye bakarsanız etrafınızı kuşatan yemyeşil dağ ve tepeler, zirvelerine daha onlarca kilometre mesafe bulunan ulu dağların henüz ön yamaçları niteliğinde. Yerleşimin yayıldığı bayır ve vadilerin yüksekliğinin 750 ile 1200 metre arasındaki değişmesiyle, Kuzey Kafkasların merkezi yerleşim noktaları arasında muhtemelen en yükseği Kislovodsk (Acı Su). Balşoye Sedlo (Büyük Eyer) Dağı’nın yeşilin her rengini barındıran gür sırt ve bayırlarının meydana getirdiği muhteşem pitoresk landşafta nazır bir pansiyona yerleşip turumuza başlıyoruz.

NARZAN HAMAMLARI VE NARZAN GALERİSİ 

 Resort Bulvarı’nın ortalarında sağ tarafta tadilat halinde devasa bir kompleks dikkati çekiyor: “Büyük Narzan Hamamları”. Kislovodsk henüz resmen kurulmadan önce bölgenin karbonatlı, asidik şifalı yer altı suları potansiyelinin keşfedilmesiyle birlikte, sonradan birlik çapında haklı bir üne kavuşacak maden sularının isminin geldiği Narzan Membası’nın zenginliğinin büyük halk banyolarında cisimleştiği anıtsal bir tesis burası. Mühendis Klepinin tarafından 1901-1903 yılları arasında oryantal stilde inşa edilen ve bugün “federal önemde tarihsel ve kültürel abide” olarak kabul edilen yapı, henüz Rus Çarlığı’nın son zamanlarından itibaren toplu yıkanma ve havuzlarda vakit geçirme kültürünün yayılmakta olduğunun kanıtı. Buranın devamında, merkezin bir başka abide-i eseri “Narzan Galerisi” boy gösteriyor. 1848-58 yılları arasında İngiliz Mimar S. İ. Upton tarafından gotik-romantik stilde tasarlanıp yapılan ve “kültürel miras objesi” statüsünde korunan yapı, dolomit ve sülfat maden sularını halkın ücretsiz içebilmesi için düşünülmüş. Günün belli saatlerinde açılan galerideki çeşmelerden farklı asidik bileşimdeki suları soğuk ve sıcak olarak şişelemeksizin sınırsızca içmek mümkün 

RUSYA’NIN VE DÜNYANIN EN BÜYÜK PARKLARINDAN

Grand Otel’i geçtikten sonra solda yolun diğer tarafında Lenin heykeli, sağda çukurda ise kentin mimari simgelerinden beyaz renkli “Kolonnada” yani kemer altı yer alıyor. Burası “Kislovodsk Ulusal Parkı”nın sembolik girişi mahiyetinde. 1989’da 1380 hektar olup bugün 965 hektara kadar düşürülen alana sahip park, devasa bir korudan farksız ve vahşi Kafkas ormanlarıyla birleşir görüntüsü veriyor. Medikal parkın en önemli özelliklerinin başında her köşe bucağının bambaşka yontu, köprü, ark, anıtsal merdiven, pavyon, gölet, yapma kayalık ve bahçelerle süslü olması geliyor. 800 metredeki Olkhovka Nehri’nden 1400 metredeki Cinal Sıradağlarındaki teleferiğe kadar 30 kilometreyi aşan terapötik yürüyüş yolları ile kaplı olması itibariyle Rusya’da bir ilki teşkil ediyor (1901). Bu yaya yolları bilhassa kalp-damar, solunum ve sindirim sistemi hastaları ile metabolik bozuklukları olanların tedavilerine destek gayesiyle kurgulanmışlar. Parkın farklı noktalarında boy gösteren çok değişik formlardaki kırmızı ve kahve renkli kumtaşlarının bir tanesinin üzerinden Elbruz Dağı’nı (5642 m.) seyrediyoruz.

SOVYETLERİN HASTANE VE DİNLENME EVİ ÜSSÜ 

Kislovodsk, eski SSCB’de üst düzey hizmet kaliteleri, iç donanımları ve teçhizat zenginliği açılarından dünya çapında tanınırlığı olan sanatoryumların (sağlık kuruluşu); Yalta, Odessa, Soçi, Pyatigorsk gibi çok yoğun olarak konumlandığı merkezlerin başında geliyordu. Ulusal Park’ın kuzey sırt ve yamaçlarının dört bir tarafında birkaç yüz metrede bir, abartısız sub-tropikal bahçeleri andıran sıklık ve çeşitlilikte bitki örtüsü ile çevrili, etrafları envai çeşit heykel ve monument ile bezenmiş ve her biri modern bir saray estetiğinde bina edilmiş hastane ve dinlenme evleri karşımıza çıkıyor. Sadece 1920 ile 30 yılları arasında Sovyet emekçilerinin tedavi ve dinlenme ihtiyaçları için sıfırdan 20 adet kurulacak, eski dönemden kalan farklı 22 sıhhat tesisi de bu amaçla dönüştürülecektir. Özellikle 1930’larda tamamlanan 500 hasta kapasiteli “S. Orjonikidzde” ve NKVD görevlileri için yapılan otel-sanatoryumlar ile 1950’lerin başında temelleri atılan “Dağlık Zirveler”, “Piket”, “Dağ Havası”, “Moskova” gibi birinci sınıf terapi kompleksleri; altın çağını yaşayan Sovyet tıbbının çok ciddi hidrojeolojik etütler neticesinde balneoterapi sahasında hayata geçirdiği sağlık kurumlarıydı. 

BİR BİLİM İNSANININ KEŞFİYLE BAŞLAYAN KURULUŞ ÖYKÜSÜ

Günümüzde kışlık nüfusu 130 bin, yazlık nüfusu ise yüz binlerle ifade edilen kaplıca şehrinin ortaya çıkışı, 1793’de Bilim İnsanı Pyotr-Simon Pallas’ın bölgeyi ziyaretiyle başlıyor. Narzan pınarını inceleyip rezervin derinliğini ölçen uzman, Kislovodsk’un bu alanda büyük bir gelecek vadettiğini rapor eder. 1798 yılında Kafkas Cephesi Komutanı Kont I. I. Markov’un burada mola verip kamp kurması sırasında şifalı sularla banyo yapması ilk yerleşimin de işareti olacaktır. Ardından 1803’te Çar I. Aleksandr yörede bir askeri kale kurulması fermanını verir. Müstahkem mevkideki askerlerin zaman içinde ailelerini de alarak kale dışında saz ve saman çatılı basit kerpiç evler yapmaya girişmeleri ile sivil yerleşim de ortaya çıkmaya evrilir. 1812’de ilk olarak 3 tane yüzme havuzu ve hamamın inşa edileceği kale-kentin ilk popüler konuğu Rus Şair A. S. Puşkin olacaktır (1820, 29). Kislovodsk, asıl gelişimini ise General Yermolov döneminde yaşayacaktır. Önce 1875’te kara yolunun, ‘93’te ise demir yolunun bağlanması; ardından da 1895’de elektriğin gelmesiyle kalıcı nüfusu katlanmaya başlayan kasaba, Çar II. Nikolay’ın 1903’teki emriyle şehir hüviyetine kavuşur.       

RUS ENTELİJANSİYASININ UĞRAK YERİ  

Krasnodarlı olmasına rağmen, Rusya’nın yeni nesillerinin ezici çoğunluğu gibi Katya da, eski Sovyetler Birliği’nin en nadide dinlenme ve tedavi mesirelerinden Kislovodsk’u bugüne kadar görmemiş. Mini otel işleticisi Dağıstanlı adamın tarifine uyarak aşağılara iniyor, 1 Mayıs Caddesi’nden biraz ilerleyip meşhur Resort Bulvarı başında artık etrafa alıcı gözle bakmaya koyuluyoruz. Dönemin ünlü mimarları Bernardatsiya Kardeşler tarafından tasarlanarak 1836’da açılışı yapılan birkaç yüz metrelik yaya arteri boyunca 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. asrın ilk çeyreğinde inşa edilme, bitişik nizam olmayan enfes geç barok, yeni klasik ve art-niveau tarzında 3-4 katlı binalar sıralanıyor. Son derece uyumlu ve açık renkli bu yapılarından biri olan Aleksey Rebrov’un evinde Ünlü Yazarlar Mihail Lermontov ve Lev Tolstoy ikamet etmişler. Az ileride sol cephede beyaz ordu mensuplarınca öldürülen (1919) Çeka Çalışanı Kseniya Mihailovna Ge’nin çiçeklerle çevrili büstü beliriyor. Karl Marx Sokağı’na doğru ise, efsanevi Rus Besteci Sergey Rakhmaninov’un 1916 yılında çalışmalarını sürdürdüğü ev ile Komünist Şair Vladimir Mayakovskiy’in 1927’de kaldığı otel görülebiliyor.  

ÖNCEKİ HABER

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalan 5 takım belli oldu

SONRAKİ HABER

‘Aslı’nın Arkadaşları’ndan Yazı Nöbeti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...