‘Özelleştirmeye karşı uyanık olalım’
Petrol-İş Sendikası Adıyaman Şube Başkanı Ali Tırpan özelleştirmeye izin vermeyeceklerini ve mücadelelerini sürdüreceklerini bildirdi.
Serhad BUĞDAYCI
Adıyaman
Adıyaman TPAO işçileri hükümetin özelleştirmeyi gündeme getirmesini endişeyle karşıladı. Özelleştirilen her yerde işçilere yoksulluk, işsizlik ve kölece çalışma dayatıldığına dikkat çeken Petrol-İş Sendikası üyesi işçiler “Nasıl darbeye karşı çıktıysak, işimize ekmeğimize de sahip çıkmalıyız” dedi. Hükümetin hep zenginlere teşvik verdiğini, işçilerin menfaati için ise bir şey yapılmadığını vurgulayan TPAO işçileri, tüm işçileri özelleştirmeye karşı mücadele etmeye çağırdı.
‘BİRLEŞMELİYİZ!’
TPAO işçisi Cevat Gürbüz, “Hükümetin, devletin işçilerin çıkarına olan bir yasa çıkardığını hiç duymadım. Satmayı düşünmediği, planlamadığı hiçbir kurum kalmadı neredeyse. Ben TPAO işçisiyim. TPAO zarar etmiyor, tersine kâr ediyor. Ama hükümet onu da özelleştireceğim diyor. Hem de ülkemiz bu kadar karışık, büyük bir tehlikenin eşiğinden dönmüşken, sadece bunlarla uğraşması gerekirken ekmeğimizi kazandığımız işyerimizi özelleştirmeye çalışmasını doğru bulmuyorum” dedi. Daha önce özelleştirilen yerlerin ve işçilerinin halinin ortada olduğuna dikkat çeken Gürbüz, özelleştirmenin sadece zenginlere faydası olduğunu, işçilere ise hep zararı olduğunu kaydetti. Gürbüz “Biz işçiler nasıl darbelere karşı çıktıysak, işimize ekmeğimize de sahip çıkmasını bilmeliyiz. Sendikamız buna karşı çıkmalı. Biz işçiler birleşmeliyiz özelleştirmelere karşı. Başka yolu yok” dedi.
‘HEP SERMAYEYE TEŞVİK VAR’
İşçilerden Hüseyin Yıldız da özelleştirmenin daha çok iş kazası, sigortasız çalıştırma, kadrosuz çalıştırma, daha düşük ücret anlamına geldiğini ifade etti. “Özelleştirmeyi düşündükleri kurumlar bizlerin, halkın vergileri ile kurulmuş yerlerdir. Buralar halkın malıdır. Biz işçiler hep devletin yararını düşündük, düşünüyoruz da. Ama devlet hep zenginlerin, iş adamlarının, patronların menfaatleri için çalışıyor. Onları rahatlatan bizleri zor durumlara düşüren yasalar çıkarıyor. Ülkemiz uçurumun kenarından geldi. Darbeyi zenginler mi, patronlar mı, iş adamları mı engelledi? Günlerce sokaklarda onlar mı nöbet tuttu? Torba yasaya bakalım, biz işçilerin menfaatine olan bir şey var mı? Hep sermaye kesimine teşvik var” diyen Yıldız, bu gelişmeler nedeniyle TPAO işçileri olarak her gün diken üstünde çalıştıklarını dile getirdi. Yıldız şöyle devam etti: “Yıllardır özelleştirilecek, satacaklar, işsiz kalacağız, kadromuzu elimizden alacaklar korkusuyla yaşıyoruz. Daha önce özelleştirilen yerlerin ne halde olduğunu görüyoruz, biliyoruz. TPAO gibi ülkemiz için çok önemli ve kâr eden bir kuruluşun satılmaya çalışılması akıl işi değil. Bu kurumlara başta biz işçiler olmak üzere herkesin sahip çıkması lazım.”
ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİLMELİDİR
Petrol-İş Sendikası Adıyaman Şube Başkanı Ali Tırpan, kurulması öngörülen Türkiye Varlık Fonu’nun da fonlayıcılarından birisinin Özelleştirme İdaresi olacağına dikkat çekti. Petrol-İş’’n örgütlü olduğu Türkiye Petrolleri Anonim Ortalıklığı (TPAO), Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ), Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Eti Maden) ve Afyon Alkaloid Fabrikası’nın bağlı olduğu Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) özelleştirme hedefinde olduğunu belirten Tırpan, “Listedeki diğer kuruluşlarla birlikte sendikamızın örgütlü olduğu bu kuruluşlar, yüksek katma değer üreten ülkemizin gözbebeği kuruluşlardır. Devlet adına petrol arama ve üretimi yapan TPAO, petrol ve doğalgaz taşımacılığı faaliyetini yürüten BOTAŞ, bor kimyasalları üreten Eti Maden ve milli savunma sanayimizi oluşturan en önemli kurumlarından birisi olan MKEK’e bağlı patlayıcı fabrikaları, son derece stratejik kuruluşlardır. Özelleştirmelere karşı yıllardır kararlı bir mücadele veren sendikamız Petrol-İş, hükümeti özelleştirme politikaları konusunda bir kez daha uyarmaktadır” dedi.
Özel bütçeli idarelerin varlıklarının ÖİB aracılığıyla satılmasının, bu kuruluşların tümüyle özelleştirilmesinin önünü açacağını, kaydeden Tırpan, şöyle devam etti: “Düzenlemenin gerekçesinde sunulan, bu varlıkların ekonomiye kazandırılması hedefi, ÖİB’nin imar değişikliği yapma yetkisi ile birlikte daha fazla rant yaratılmasını amaçlamaktadır. Yıllardır üretimin lokomotifi fabrikaları haraç-mezat satan ÖİB’nin şimdi de emlakçılığa soyunduğu anlaşılmaktadır.”
Emekçi halkının birikimlerinin, kamu kaynakları ve işçilerin alın teriyle bugünlere gelen kuruluşların, “ekonomiye yeni kaynak” arayışlarına kurban edilemeyeceğini söyleyen tırpan, “Kamu kuruluşlarının varlık satışlarıyla zayıflatılmasına izin verilemez. Kamu kuruluşlarının elindeki varlıklar, faaliyetlerinin, üretimlerinin, ve yatırımlarının birer teminatıdır. Yapacakları yatırımların temelini, ellerinde tuttukları ve değerlendirdikleri varlıklar oluşturmaktadır. Bu nedenle söz konusu varlıkların, daha fazla rant yaratmak adına satışının yapılması, gelirin büyük kısmı ilgili kuruluşa geri dönecekse de, kamu kuruluşlarını zayıflatacaktır. Böylesi bir düzenleme, kamu kuruluşların üretimden ve kamu yararından çok finansal getiriye odaklanan bir yönetim anlayışını benimsemelerine neden olacaktır. Siyasi iktidarın baskısıyla, kamu kuruluşlarının yararına olmayan varlık satışlarının önü açılacaktır. Özelleştirme politikalarıyla zaten zayıflatılmış olan bu kamu kuruluşları, siyasi kararlarla yapılacak varlık satışlarından sonra daha da güç kaybedecektir” uyarısında bulundu.
Varlık satışlarıyla hükümetin, ekonomide kaynak sıkıntısını aşmak için kurmaya hazırlandığı varlık fonuna kaynak yaratmayı amaçladığını belirten Tırpan, şunları ifade etti: “Ülkemizde bugüne kadar kurulan fonlar batmıştır. İşsizlik Fonu gibi işçinin alın teriyle oluşan fonlar ise amacı dışında kullanılmıştır. Kamu kuruluşlarına ait varlıkların satışa çıkarılarak yeni fonlara kaynak aranması, ülkemizin en önemli değerlerinin günü kurtarmak adına heba edilmesi anlamına gelecektir. Şekli ne olursa olsun özelleştirme politikalarından tümüyle vazgeçilmelidir.”